7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1741
Okunma


Bir bir ışıkları söner şehrin, kötü haber tez yayılır.
Nefret ateşten bir kor, için için yayılır, yakıp kavurur bedeni!
İnsan özünü unutur bazen…
Sonra yeniden kendi olabilmek için yine kendi suretine çevirir gönlünün aynasını.
Öyle acı dolu bir andır ki o an, kendi kabuğundan çıkıp özünü bulması öyle bir sancılıdır ki, dehşete kapılır insan!
Gördüklerine şaşırır bazen, ürker kendinden! Sorgulamaya başlar içindeki Ademi/alemi…
Dibine kadar batar özünün sapaklarına. Aynada yansıyan acıtır canını.
Değiştiremediği gerçeklerle yüz yüze geldiğinde. Değiştirememenin değişmesi gerektiği o sancılı süreç
hazin bir ızdıraba sebep olur.
İnsan kendini tanıyamaz bazen!
Anlam bulamaz, anlam katamaz yaptıklarına. Akışına bırakmak ister hırçın ırmaklarını durgun sulara kavuşsun, durulsun, dinlensin diye. Lakin aktıkça daha bir azgınlaşır, hırçınlaşır gönül ırmakları…
Sonra gerçekler katlanılamaz hale geldiğinde inanç devreye girer. Bir insanın inandığı şey her ne ise, kurtuluşu da o olur!
Eğer inancının gölgesinde kalmak gibi bir yanılgıya düşerse kaybı da bir o kadar hazin bir sona götürür ruhunu, kalbini, aklını...
Fakat hayatta doğru bildiği en büyük inanca sıkı sıkıya sarılmayı becerebilmişse eğer, muhteşem bir ahenkle mükafatlandırılır
Ahenktir çünkü mutluluğun tanımı…
Uyumdur aslında hayat!
Her şeyin içinde, özünde barınan tek gerçek uyumdur!
Varlıkta, insanda, doğada, gündüzde, gecede, yemekte, aşta ve sanatta…
Her yerde, her şeyde bir uyum vardır. Tezatlıklar tadını kaçırır insanın.
Kelimeler bile dökülürken dilden uyum icap eder. Çünkü uyumsuzluğa tahammülü yoktur insanın.
Çelişkide kalmak birinin hayatınıza çelme takması gibidir. Eğer düşerseniz aklınıza gelecek ilk sorunun düşmek mi zor yoksa kalkmayı becerebilmek mi olmasına benzer.
Çelişkide orta yol olmaz, tümüyle orta yolun kendisi gibi görünse de aslında değildir
ya zirvedesindir, ya başlangıçta… Durmadan yer değiştirirsin, bir ona gidersin, bir diğerine. Çünkü aklın med-cezirde yoğrulmaktadır.
Gerçek olan şudur ki; zirvede olmak mutlu olmak değilse, başlangıçta olmak da mutsuz olmak demek değildir.
Önemli olan insanın hangi duruma uyumluluk sağladığıdır. Başlangıçta mutluysan, ille de tırmanmaya gerek yoktur.
İnsan yerini iyi seçmelidir hayatta…
Çünkü hayat seçimlerimizden ibarettir yalnızca.
Mesele, doğru da olsa yanlış da olsa karar verebilmek ve bu kararın arkasında durabilmektedir…
Çünkü doğru-yanlış ikilisi göreceli kavramlardır kişiye ve algıya göre yer değiştirebilen olgulardır.
Başkasına göre yanlış olan, bir başkasına göre doğru olarak kabul görebilir.
İşte bu yüzden insan ne istediğini iyi bilmeli ve belki de yalnız kendi kararları ve istekleri doğrultusunda, kendi penceresinden bakmalıdır hayata...
fulya...