- 692 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Deli Ali Mahallesi
Bir deli Ali vardı bu mahallede;
Sadece mahalleyi değil koskoca şehri bile canından bezdirmişti. Hırsızlık, gasp, adam yaralama, bazen de onun üzerine atılan işlemediği suçlar… Daha doğrusu yürürken yolda ayağı taşa takılıp düşen Ali’den bilirdi.
__ Şu uğursuz Alinin yüzünü gördük ya; onun için düştük
derlerdi.
Ali defalarca mahpus damına düştü. Onu içeri atanlar bile artık bıkmıştı. Ama bu Alinin suçu değildi ki! O dünyaya zihinsel özürlü, yani toplumun anlayacağı dilden konuşursak, deli olarak gelmişti. Fakat sosyete anne ve baba zavallı Ali’yi kabullenmeyip onu küçük yaşta sokağa atmışlardı.
Ne yapsın zavallı; küçükken sesi güzeldi. İnsanlar ona sapık şarkılar, tekerlemeler söyletir, birbirlerine küfür ettirirler mükâfat diye de çıkartır para verirlerdi. Ama Ali büyüdükçe, insanlar cimrileşti ve para vermez oldular.
Kendine öğretilen her kötü söze ve işe rağmen, Ali bir yerlerde çalışmayı denedi. Ama kimse ona iş vermeyip;
__ Hadi be deli yoluna git, benim derdim bana yetiyor zaten
deyip onu dışladılar.
Hiç bir çare bulamayan Ali hırsızlığa ve gaspa başladı. Kendine karşı çıkanları da taş ve sopa ile yaralıyordu. Ama o deli oluşuna rağmen Ali’nin güzel huyları da vardı. Çocukları günahsız, hayvanları da sadık oldukları için çok severdi. Peşine takılıp deli diye bağıran çocuklara güler geçer ve gözleri dolu dolu olurdu. Ondan bundan çalıp gasbettiği paraları da, sokakta dilencilik yapan kimsesiz sokak çocuklarına verirdi.
Bir de Ali’nin kendisi gibi sokaklarda ve çöplüklerde yatan köpeği vardı. Gece boyunca köpek Ali’nin yanına kadar sokulup, onu sanki ısıtmaya çalışırdı. Sabahleyin de güneş ilk ışıklarını vurmaya başladığı anda, Ali’nin yüzünü yalayarak onu uyandırırdı.
Yıllardan beri Ali’yi bir türlü anlamayan insanlar utansın. Onu bir köpek bile anlamıştı…
Yine soğuk bir kış gecesiydi. Ali ve köpeği sokakta adeta birbirine sarılmış uyuyordu. Bir anda ortalıkta sesler ve bağrışmalar oldu. Herkes hızlı hızlı aynı yöne doğru koşuyor, birbirlerine;
__İtfaiyeye haber verdiniz mi?
diyorlardı.
Ali hemen yerinden fırlayıp yangının olduğu yöne doğru koşmaya başladı. Yanan evin önü oldukça kalabalık ve bir kadını üç beş kişi zor tutuyordu. Kadın;
__Bırakın beni, çocuklarım içeride yanıyor, yavrularımı kurtarayım
diye feryatlar ediyordu.
Yanan evin içinde çocuk olduğunu duyar da yerinde durur mu Ali; Birden bakışları şahinleşti. Bir ok gibi yerinden fırlayıp, bir alev topu haline gelen eve doğru koşmaya başladı. Ama ona hiç kimse engel olmamıştı.
Yanan evin üst katına çıkan merdivenler de artık göçmek üzereydi. Ali zor zahmet üst kata çıktı ve boğulmak üzere olan birbirine sarılmış ağlayan iki küçük çocuğu da sanki eliyle koymuş gibi buluverdi. Çocukları alıp merdivenden dışarı çıkmayı denedi ama merdiven alevlere dayanamayıp çoktan göçmüştü. Çok hızlı düşünmesi gerekiyordu. Bir ara çocukları camdan dışarı fırlatmak aklına geldi. Camı kırdı. O sırada daha yeni gelen itfaiyenin gerdirmiş olduğu brandasına çocukları bırakıverdi.
Atlama sırası artık kendisinde idi. Herkes atla atla diye bağırıyordu. Ama o şöyle bir kalabalık üzerinde göz gezdirip bu zamana kadar yaşadım da ne oldu dercesine kendini alevlerin içine bırakıverdi. Aslında bu güne kadar da onu ateş kadar sıcak karşılayan ve ısıtan hiç bir şey olmamıştı. Az sonra ev yerle bir oldu.
Ali’nin o sadık köpeği de günlerce Ali’den bir parça bulabilmek için evin enkazının içinde dolaştı durdu. Daha sonra o köpekte ortalıktan kayboldu gitti. Kim bilir belki de o da kahrından ölmüştür.
Çok geçmedi, bu mahallenin insanları da, hiç akla hayale gelmeyecek şeyler yaptılar. Mahalleye yıllardan beri sevmedikleri Ali’nin ismini verdiler. “Deli Ali Mahallesi”
Hatta diğer mahalle sakinleri de;
__Ali’yi en çok biz severdik, karnını biz doyururduk. Onun ismi bizim mahallemize layık
diye birbirleri ile kavga ettiler. Bu insanlar daha da ileri giderek, Ali’nin bir resmini bulup, tabela yaptırarak, mahallenin her köşesine astılar.
Hiç kimsenin sevmediği Ali’yi bu şehir artık kahraman ilan etmişti. Ama ne işe yarar ölü bir kahraman…
Çok geçmedi bu haber basına intikal etti. Bir anda bir mahallede bile hiç sevilmeyen Ali’yi koskoca Türkiye tanıdı. Bu ölü kahraman için herkes;
__Keşke bizim mahallemizde yaşasaydı, ona gözümüz gibi bakardık
demekten başka bir şey yapamadılar.
Şimdi; bir elma çaldı, ekmek çaldı, ısınmak için kahveye girdi diye Ali’yi döven, ona söven, mahalle manavı, bakkalı ve kahvecisi simdi tam sokağın başında asılı tabelasına bakıp utanarak ;
__Keşke yaşasaydı. Onu bağrımıza basardık ,
diyorlar ama, mümkün mü?
Ali’nin ölümünden sonra başka yerleri bilmem, ama bu mahalle sakinleri kedisine, köpeğine, Ali’sine, delisine iyi davranıp bağrına basıyorlar.
Bir zamanlar seni sevmeyip, dışlayan bu mahalle artık çok değişti Ali; Senin sayende…
“Ruhun Şad olsun”
Deli Ali mahallesinin kahraman çocuğu…
Cengiz ÖYKE
YORUMLAR
güzel bir öykü okudum ve biraz da içim burkuldu...keşke bir şeyi kaybettikten sonra değilde o yaşarken zamnanın da göz kulak olup sahip çıksak ona
greenstone özlem tarafından 11/12/2010 4:47:25 PM zamanında düzenlenmiştir.