Bayramımız Bayram Olsun/Arifeden Sonra Bayram
Güzelliklerin neşvünema bulduğu, dostlukların tazelendiği, acıların sarıldığı zaman kesitine girizgâhtır arife. Bu güzelliğin ayrımına varmak için arif olmak gerekmez. Yüreğinizin olması yeterli.
Arife gününden bayramın ayak seslerini duyar gönüller. Evlerde bir telâş başlar. Anneler, tatlılar,sütlüler hazırlamanın hazzını ve yorgunluğunu birlikte yaşar. Bayramlar, insan ömrünün ipekten ibrişimden örülmüş zaman kesitleridir. Çocukların tertemiz ruhuna, düne ait güzellikler nakşeder bayramlar. Ve dünden geleceğe kristalden bir gönül köprüsü kurar. Bu tarz, bize özgü; yerli malı hasletlerdendir ve dünya durdukça yaşatılması gerekir. Çocuk,yaşayarak öğrendiği has davranışları, yarınlara taşır hatıralar atlasında.
Komşuluğun, sadece günaydın iyi akşamlar sözcükleriyle sınırlı olduğu günümüzde; dünün bayramlarının kaynaştıran, hemhal eden iksirine ne kadar da muhtacız. Az sadakanın çok belayı def ettiğini düşünürsek, başımıza gelen felaketlerde gafletimizin payını yabana atamayız. Kaldı ki kardeşine verebileceğin hiçbir şeyin yoksa tebessüm et öğüdü bizler içindir. İsteriz ki bayramlarımız, bir kendimze geliş vetiresinin başlangıcı olsun. Gönüllerimiz sürur bulsun.
Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle dört mevsimin birlikte yaşandığı güzel yurdumuzda, bayramların bayram olabilmesi için nelere ihtiyacımız var: Öncelikle, şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda, nifak tohumlarının yeşermesine izin vermeyeceğiz. Bayramın ne anlama geldiğini, Hz. İbrahim ve İsmail’in gösterdiği ubudiyyet ve vefanın ne demek olduğunu düşüneceğiz. Birbirimize vefa gösterceğiz. Ayrılıkçılara itibar etmeyeceğiz. Bu coğrafyada yaşayanların asgari değil, azami müşterekleri var. Bölüp parçalamak yerine, derleyip toparlamak olacak tek kaygımız. Dört mevsimin birlikte devran sürdüğü, güzel yurdumuzda birlik ve beraberlik içinde nefes alıp verecek, dünyayı ve ülkemizi güzelleştireceğiz ki bayramlar bayram ola...
Bayram günleri, paylaşmanın kardeşliğin ne olduğunu öğretir. Dostluklar temize çekilir, küsler barışır. Yetimlerin, öksüzlerin, gönülleri hoş edilemeye çalışılır. Acıları bir nebze olsun unutturulur. Kanadı kırıkların kanatları sarılır. Eh! Nede olsa bayramdır seyrandır zaman…
Kimi kimsesi olmayan, pencere önünde kırık yüreği, nemli gözüyle yollara bakan yaşlılar ziyaret edilir. Elleri öpülür hayır duaları alınır. Ve o dua parayla pulla alınamaz.Çünkü “ Ben kalbi kırıklarla beraberim.” hadisi kutsisinin aydınlığında kabule şayan bir duadır, kaçırılmamalıdır.
“Yediğiniz kalır ,yedirdiğiniz sizinle gider; giydiğiniz kalır, giydirdiğiniz sizinle gider.” Öğüdünü de kulak arkası etmemek gerekir bayramda. Hâli vakti yerinde insanlar sınıfındaysanız. Eşinizle dostunuzla da bayramlaşın yiyin için; ama daha ziyade, çevrenizdeki ve dünyanın değişik coğrafyalarında felakete uğramış, yaralı ve gönlü kırık insanlara ulaşın bir şekilde. Onların acılarına ortak olun. Yarım elma gönül alma babında da olsa destek olun.
Yüreği kırık insanlar da arifeden sonra bayramın geldiğinin farkına varsınlar. Bayramlar bayram olsun. Tuzu kuruların birbirini ağırladığı panayırlar değil…
Bayramımız bayram olsun ey ehli dil ehli vefa.
Gönüllerden gam silinsin, pay edilsin daim sefa.
Ankara,12.11.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.