- 905 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEKS VE GÜÇ
Dişi-erkek dengesinin neden sağlanamadığını biliyor muyuz. Yoksa böyle bir sorun olmadığı halde gündemde tutulmasında analiz edemediğimiz amaçlar mı var.
Dişi-erkek dengesini <eşitlik> sözcüğü ile kestirip atmak yeterli olmuyor. Öncelikle; eşitlik sözcüğünün bu konu içinde kullanılışını tanımlamalı, yüklendiği ayrıcalıklı anlamıyla kullanmalı bence. Bunu yapamayacağım için, ben denge diyorum.
Yaratılışın canlı olanını nebat/bitki ve hayvan diye ikiye ayırsam, gene olmuyor. Yosunsu tutaçla bir kayaya yapışık yaşayan midye aklıma takılıyor mesela. En kolayı ahırdakilere hayvan deyip kurtulmak.
İnsan ahırdakilerden ayrılma bir yaratılmış. Düşünürler, farkını genelde aklı, sezgileri, vicdanı..vs. insani dediğimiz özelliklerle tanımlayıp ayrı bir yere koyuyorlar insanı.
Yaratılışçılarla evrimciler de bu kavgayı seviyorlar. Mitoloji ve göksel Ortadoğu dinleri, insana ayrı oluş şekilleri yakıştırıyorlar.
Erkek dişiden daha güçlü. Mesela öküzün yanında inek, horozun yanında tavuk, adamın yanında kadın daha cılız kalıyor. Kasları, kemikleri, boynuzları…
Bu da genellemeye yetmiyor. Dişinin daha güçlü ve etkin olduğu karadul örümceği, kolibri kuşu gibi hayvanlar var.
Yaşam devinimleri, varlığı sürdürebilme, olabildiğince kalıcılık, olabildiğince üstünlük sağlamaya yöneliktir. Beslenmek gerekir, korunmak gerekir, üremek gerekir.
İlkellik, yaratılışın yontulmamış dönemlerinde, kaba güç üstünlük için ana belirleyici olmuş olabilir. Din öğretileri de kuramlarını buna göre oluşturmuş olabilirler.
Gücü fazla olan aslan payını kapmıştır her zaman. Kontrolü ve egemenliği elinde tutan kaba güç olmuş olabilir. Güçlü güçsüzü istediği kalıba sokmuş olabilir.
İlkel çağlarda güç bilekteydi, yani erkekteydi. Erkek kadına, insanla hayvan arasında bir ara sınıf belirlemiş olabilir.
Kadının bir şekilde tepkisi/ savunma mekanizmasının devreye girmesi gerekiyordur. Öyle ya her canlı var olma, daha iyi olma savaşımını vermek zorunda.
Gıkın çıktığında suratına okkalı osmanlı şamarını yiyorsan ve kendini fizik gücünle savunacak durumda değilsen, çözümler üreteceksin. Yaşamak zorundasın. Hatta olabildiğince daha iyi yaşamak istemektesin.
Evet,
İşte tam burada savunma mekanizması kendiliğinden oluşur; kaba gücün zayıf noktası. Devreye şeytan girer. Canlıya bahşedilen kösnüllük, üreme, cinslerin sürekliliğini, zürriyeti idame ettirme güdüsünü; başka amaçlarla ( mesela savunma, koz/silah olarak) kullanma eğilimi imdada yetişir.
İlkel çağların binlerce yılı ve hatta günümüzün gelişememiş insan topluluklarında; ERKEK KABA GÜCÜYLE, KADIN CİNSELLİĞİYLE hayatta kalmayı, etki oluşturmayı, beğeni ve kazanım elde etmeyi kolay yol olarak kullanmıştır/kullanmaktadır.
Cinsellik erkeğe satılması gereken, bedel karşılığı sunulması gereken bir değer, bir silah olarak, insanlık tarihine damgasını böylece vurmuş oldu.
ERKEĞİN KABA GÜCÜ=DİŞİNİN CİNSELLİĞİ.
Saklandığı, bedeli karşılığı sunulduğu için kadın cinselliği bambaşka bir boyut kazandı. O kadar ki; kadının insan değil de, apış arası en önemli olan cinsel bir obje konumunda köleleşmesine kadar vardırıldı.
Dişi-erkek dengesi kaba güç ve cinselliğe oturtularak eşitlik imkansız hale geldi.
İyi midir kötü müdür bilemem ama günümüzde (belki kaba güç yoksunlarının geliştirdikleriyle) farklı ve geri dönüşü olamayacak değerler silsilesi aldı başını gidiyor. Bilim, sanat, uygarlık, vs…
Uygar çağın gerçekleri, dişi-erkek eşitliğini savunanların kadınlar değil, erkeklerin olması gerektiğini gösteriyor.
Eğer yaşam ortamı ilkel kaldıysa sorun yok. Kaba güç kullanımı sürdürülür. Bedeli bir şekilde ödenerek kadının cinselliği satın alınır. Çünkü kaba gücün egemenliği, hala kazanımları ve kontrolü elde tutmaya ve dişiye bedel ödemeye olanak sağlayacaktır.
Gelişen uygarlık kaba gücün pabucunu dama attıysa; erkek yeni denge argümanları bulmak zorundadır. Kaba gücün kazanımlarından yoksun kalmıştır. Üstelik kaba güç dışındaki mevcutlarda, binyıllar boyu erkek tembelleşmiş, dişi farklı yetiler kazanmıştır.
Bunun adı: DİŞİ-ERKEK EŞİTLİĞİDİR. Erkeğin savunması, sağlaması gereken budur. Yoksa uygar toplumlarda kantarın topuzu dişiden yana kaymaya başlamıştır.
Farklı bir özelliğin yok, osmanlı tokadı hiç yok.
Ey er kişi saltanat bitti.
Eğer kadını eşitliğe zorlamazsan, kapasiten kadının cinsel objesi olmaya da yetmeyeceğine göre, işin zor.
Son zamanlardaki, güdümlü eskiye dönüşün altında yatan gerçek bu olabilir. İlkellik, türban ve sürüleşmeden kimler egemen konumunu korumaya çalışıyor acaba.
Ve en acısı kimler (KADINLARIMIZ) buna destek veriyor, çanak tutuyorlar.
İnsanlığın en karanlık yanı ve en büyük hatası sergileniyor şu anda ülkemizde.
Türban takıp cinsel çekiciliklerini sergileyen kadınlarımız, uygar geçinip yaşamını cinselliği üzerine kuran süslü püslü kokanalarımız, bu karanlık sapkınlığın piyonlarımıdır acaba.
büyükharman
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.