mavi üzerine inci kolye...........
Bindokuzyüzsekseniki yılıydı…
Bodrum’a ilk gittiğimde….
Henüz on sekiz yaşındaydım ve cezaevinden yeni çıkmıştım.. dönemin öznel koşulları ve zorlukları içerisinde benimle görüşmeyi ret etmeyen tek arkadaşım vardı yanımda… öylesine daralmıştık ki; Ankara’da bir tuğla fabrikasının çevre aydınlatmasını yaparak kazandığım paranın bir bölümünü ihtiyacı olan arkadaşlarımıza dağıtıp… kalan on iki bin lirayla Şubat ayında yollara dökülmüştük….
Boğuluyorduk… ve bu bir şekilde bitmeliydi…
Önceleri niyetimiz bir tekne bulup kaçmaktı…. bir çok insanın yaptığı gibi…
O zamanlar ünlü olan, ama şimdi adını anımsamadığım bir Türk Sanat Müziği yorumcusuna ait pansiyona yerleştik… pansiyoncunun,düşünsel anlamda biraz özürlü bir erkek kardeşi vardı…(sonraları çok düşündüm…özürlü olan o muydu) ve biz ayrılana kadar Bodrum’dan, hiç ayrılmadı peşimizden… bir gölge gibiydi ve Ankara’da yaşadıklarımız, sürekli arkamızı kollamalar, ürkek ağır tavırlar orada da sayesinde devam etti…hiç yabancılık çekmedik…..bodrum’da..
Şimdi dolmuş durakları ve terminal olan, caminin kenarındaki alandan başlayarak… o zaman çok az sayıda olan dükkanlarda, ilgimi çeken ve yıllarca unutmadığım… farklı bir büyü vardı……
Bodrum’un kadınları….
Hemen tüm dükkanlarda en az bir tane kadın ya da neredeyse çocuk yaşlarda kızlar çalışıyordu…..hepsi oldukça esmer idi… beyaz giyiyorlardı, bembeyaz dişleri ve boyunlarını saran iri taneli, inci kolyeleri vardı….
İnanılmaz etkilenmiştim…. onlardan… çoğu zaman gözlerimi alamıyordum ve arkadaşım uyarmak zorunda kalıyordu beni……dönemin etkenlerini anımsatarak.
Bir akşam…. şimdi yerinde kocaman bir otel olan… küçük bir meyhanede rakı içmeye gittik, deniz tarafında dört beş masalık bir alanı vardı ve dalgalar masaların altına kadar uzanıyordu… rüzgardan ve yağmurdan korunmak için inşaat kalaslarında bir koruma yapılmış ve üzerine naylon çekilmişti… bu yüzden biraz sisli ve bulanık da olsa, deniz görünüyordu…ve sesi içerimizdeki karmaşayı bastırırcasına kulaklarımıza doluyordu.. bir ara naylonların arasından gölgemizi fark ettik…. ve gülüştük kendimizce… pansiyoncunun kardeşi çok içiyordu ve bu yüzden eline fazlaca para verilmiyordu…. az sonra kapıda belirdi… oradan geçiyormuş…. davet ettik… etmek zorunda kaldık… o kadar çok öyküsü vardı ki… hiç susmadı…. kopana kadar dinledik onu….ben kopana kadar….
Ve
genç bir kadın belirdi kapıda… içeri girip köşedeki masaya yöneldi… arkadan da yaşlıca bir kadın, girip içeri aynı masaya oturdu… çok farklıydı… Bodrum’da gördüğüm, tüm kadınlardan daha esmerdi… siyahlar giymişti… ve inci kolyesi vardı… yosun kokusu kapladı meyhaneyi…. yüzünde bir tebessüm vardı ve tüm vucuduyla konuşuyordu… zaman zaman rahatsız eden daracık siyah eteğini sürekli yukarı doğru çekiyor ve şöyle bir çevresine bakıyordu... bir kaç kez göz göze geldik... böyle anlarda, utanıp hemen kafamı çeviriyordum… gözlerimi alamıyordum… aklımı da… zaman zaman arkadaşımdan gelen diz darbeleri ile masaya dönüyor... sonra tekrar köşede ki masanın konuğu oluyordum…… bu, gece boyunca sürdü gitti… kalktılar..
Bu nasıl bir şeydi… böyle bir heyecanı daha önce hiç duymamıştım… üstelik hiç tanımadığım, ilk kez gördüğüm ve görsellikten öte hiç bir fikrimin olmadığı bir kadına.. tanımadığım bir duyguyla ilk karşılaşmaydı bu, belki de… ismi Aslı idi ve annesi yazardı… İngiltere’de yaşıyordu, sıkça Bodrum’a annesini ziyarete geliyordu… Bodrum’un biraz kıyısında büyükçe bir evde yaşıyorlardı…
O beni hiç tanımadı… hiç bilmedi… bilgiler ise pansiyoncunun kardeşinden geldi… ilk kez onu can kulağıyla dinlemiştim… ve kendime çok gülmüştüm…
Akşamları o meyhaneye gitmeye devam ettik….ama Aslı’yı bir daha hiç göremedim….
Ve
sonraki yıllarda… uzunca süre gidip gelmeye devam ettim…… göremedim…
O meyhanedeki akşamlarda, arkadaşımla sohbetlerimizde… tekne bulmamıza rağmen, gitme fikri… yavaş yavaş söndü kafamızda…… ve Ankara’ya döndük……
Sonraki gidişlerimde Bodrum sürekli kalabalıklaştı… hem insan hem bina olarak… yerli kadınlar kilolarını vermeye ve sarışın olmaya başladılar….ve İstanbul kadını egemen oldu Bodrum’a…..
Ben İstanbul’u hiç sevmem…..
Dün rakı masasında
İçerken yalnızlığımla,
Şimdi artık olmayan
Bodrum’u anımsadım….
Bodrumun dükkanlarını…
Dükkanlarındaki kadınları….
Ve
Aslı’yı………..
30/05/2006 ege altun
alıntı www.egealtun.com