FARKLI BAKIŞ
Güneş guruba kaymakta yine... Ve ben her zamanki gibi bu güneşin batışındaki muhteşem manzarayı temaşa etmekteyim. O kadar dalmışım ki arkadaşım gelip de söylemse fark etmeyecektim elimdeki çayın soğuduğunu. Ona manzaranın güzelliğinden ve bunun beni ruhumda farklı duygulara sevk ettiğini söyledim. Onun bu söylediklerime kahkaha ile gülmesi biraz beni şaşırttı. Bana bu manzarada hiçbir şeyin olmadığını, sadece turuncu bir gök olduğunu söylemişti.
Ve aradan yıllar geçmesine rağmen ben de aynı duygular devam ederken onda da yine aynı düşünceler vardı. Ben o zaman anlamıştım insanın hoşuna gidecek şeylerin sadece kendisine ait olduğunu. Sadece bir manzara örneği bana bunu göstermişti. Peki, neden böyleydi?
Yüce Yaratıcının insanın içine dercetmiş olduğu bir tılsımdı bu. Bu farklılaşma olmasaydı eğer herkes aynı yazıp, aynı çizseydi dünyada farklı bir şey bulamayacaktık. En basitinden hayat bize çok soğuk, sıradan ve beyhude gelecekti. Hiçbir zaman dilimi aynı değildir ki insanlar da aynı olsun. Her insan kutsal bir mahlûkattır. Bu kutsallığına yakışacak şey de onun envai çeşit şekilde yaşaması, duyması, hissetmesi ve algılamasıdır. Her sesin her soluğun farklı olması her canlının duygu ve düşüncelerinin farklı yansımasıdır. Her insanın nazarı, bu zaviyeden farklıdır. Mesela bir bardak dolusu suya bakan insan ya bardaktaki sanatsal işlemleri görecek, ya bardağın içindeki suyu görecek, ya bardağın arkasındaki nesneleri görecek ve bunlar için de kılıf arayacaktır. Yine bir kediyi düşünürsek, bu kediye bakıp; gözü ne güzel, kulağı ne tatlı, ne güzel patileri var, ne güzel ses çıkarıyor, çok yumuşak diyebiliriz. Bu insandan insana değişir.
Dünyadaki hiçbir insanın parmak izleri bile birbirine benzemezken, insanların aynı olaylar için aynı şeyleri söylemesini düşünmek pek de doğru olmaz zannediyorum ki.
Bu yazılar benim görüşüm. Katılmayabilirsiniz. Yukarıda da bahsettik zaten uzun uzun herkes farklı düşünebilir diye bir konu hakkında.
İlhan KAPLAN