Var mısınız?
Şimdi sebepsiz, sınırsız, yargısız sevmeye var mısınız? Benimle aşk şerbeti içmeye ve kendinizi benim ellerime bırakmaya ne dersiniz?
Zamanın ritminde durmadan büyüyen ufacık tefecik çocuklar gibi. Yaşamak hayatı
benim ezgilerimde, ertelenmiş hayatlarımızı yaşamak.
Hüzünlü bir dize olmak değil amacım, zamanı kaçırmadan yaşamalı ve yaşatmalıyım. Çocukları bilmem ama bu duyguyu tadıp da bilenlerin reddedemeyeceği bir büyü. En büyük büyü AŞK. Aşk şartsız sevmektir
hiç beklemeyen zamanlarda beklenmeyen davranışlarda bulunmak, sözcükler söylemektir
“Gözlerin büyüleyici, kurtuluşum yok” demiştiniz hatırladınız mı? Benim olmak için artık bahaneye de gerek kalmadı. Ve bir gün “dur” diyeceğim demiştim geçip giden zamana. Gün o gündür biriciğim.
Ben her daim akmaya hazırım nehirlerden kollarınıza. Eğer siz de hazırsanız tabii. Benim tek tanem olur musunuz ?..
Göznurum ......
Sakin ama keyifli bir yaşantım varken kendimi bu masalda buldum ve
engellemek için çaba sarfettim. İçimdeki kız çocuğu bu duygulardan uzak tutar sandım. Aslında ilk zamanlar hiç bu şekilde sizden etkileneceğimi tahmin etmemiştim. Günler geçtikçe sohbetlerimizden ve bakışlarınızdan etkilenmeye başladım. Düşünüyorum da belki siz bana kur yapsanız ya da ben size aynı şekilde yaklaşsam bu denli güzel ve güçlü bir bağ kurulmazdı. İkimiz de son derece dostane yaklaştık hatırlayın lütfen. Saygıdan ödün vermeden devam ettik. Şimdi de aynen saygı ve sevgi çerçevesine dokunmadan buradayız işte. Geç kalmadan tüm güzelliklere haydi gel, gel güzel adamım.
Hayallerim vardı sevdaya dair, bir bir yazdım hepsini gönlüme. Bazen endişeye düşüren, ruhumun derinliklerinde huzursuz yalı çapkını düşlerim vardı. Aşk her adamın işi değildir, öyle ki dağlar yıkılsa üzerine ah etmeyenlerin bir gül goncasına bakıp bakıp gözyaşı dökmeleridir Aşk. Bir busenin deprem olduğu, nefesinin bitmeyen şarkılar söylediği, dinleyenim, titreyenim, inleyenim olmalıdır. Masalın sonunda efsane adamım olmaktır.
Mutlaka acılı, acısız günleriniz olmuştur ama bilin ki hayat çok kısa ve herkesin yaşayamayacağı bu mutluluğu yakaladıysanız kuyruğundan bırakmayınız. Size gıpta ile bakacak öyle çok insan var ki. Işte yaman sevda dedikleri bu; aşk uğruna ömrünü bile feda edebilmek ve bir tek günüm bile onsuz haram olsun diyebilmek. Düştüğünüz yerleri yakıp geçmelisiniz, ellerim uzandığında sizi bulabilmeliyim. Gözlerimi kapatıp o an sizin ruhunuza girebilmeli ve sizi hissedebilmeliyim. Kokunuzu içime çekebilmeliyim. Alıp yıldızlara götürmelisiniz, sabahı karşılamalıyız ve ilk ışıklarda yitip gitmeliyiz o günün akşamına kadar. Bakarken yeryüzüne dudaklarınızdan içeceğim bir yudum ölüm olmalısınız. Hep aklımdasınız ladessiniz, düşüncelerimi çalanım, yolunu beklediğim, doyamadığım...
Meleğiniz olmalıyım, her gece siz istemeseniz de sizi kollayıp kimsenin sizi incitmesine izin vermemeliyim. Beni yaşamaya başladığınızda size yollanmış bir ödül olduğumu anlayacaksınız. Ve kendinizi şanslı göreceksiniz yanınızda varlığımı hissettiğiniz için.
Size bunları yazmaya karar verdiğim sabah pencereyi açtım ve içeri dolan değişik bir koku vardı, anlayamadım. Dedi ki kuşlar “bu aşkın kokusu”. Ve cıvıldamaya başladılar sabahın o güzel kızıllığında. Ne güzel değil mi, kuşlar "cik cik". Allah’ım ne güzel ne güzel bahar gelmiş. Anladım ki benim baharım da gelmiş kalbime, hoş gelmiş. Ben neyleyim şimdi. Nerelere gideyim. Şimdi nereden çıktı bu adam bu aşk diyemiyorum gözlerimde ışık yüzümde gülümseme oluyorsunuz. Kalan ömrümde ne güzel yakışacaksınız bana. Yüreğimi yüreğinize teslim edeceğim gün yakındır.
Hey benim biriciğim, GÜZEL ADAMIM.
Bir gün bana bir papatya fotoğrafı yolladınız ve arkasından baktığınızı söylediğiniz fal. Papatya falı ha. Hay allah hiç aklıma gelmezdi ama benim güzel adamımın aklına gelmiş. Ne kadar ince ruhlusunuz, ne kadar zarifsiniz oysa ki bırakın fal bakmayı bana doğru dürüst çiçek bile hediye edilmemiştir. Siz ki gezdiğiniz ormanda benim için arayıp tarayıp papatya bulmuşsunuz ve de fal bakmışsınız ... Enfes bir duygu biliyor musunuz.
Aklımın çıkarmaya çalıştığı
Gönlümün ucundan yakaladığı
Ve beni bırakacağa benzemeyen adam, güzel adamım… ne dersin… var mısın ?
2005-MEKTUPLAR