Esintim Doğum Günün Kutlu Olsun...

• 8 Kasım 2010 Pazartesi 00:01:41

Dostları olmalı insanın,
Aynen gemilerin limanlari gibi
Zaman zaman uğradığın
Yükünü boşalttığın
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
Geri döneceğin Günü bekleme umuduyla
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
Halatlarını çözmeli
Seni çok ama çok özlemeli
Dostları olmalı insanın,
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen
Düşünmediklerini düşündüren
Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
Gerektiginde senin için ateşi yutabilen
Yolunu ısıtan ustan olmalı,
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde
Üzerindeki tek gömleğini.

Oğuzkan Bölükbaşı

Şair ne güzel dile getirmiş dostluk kavramını…Sanki seni anlatıyor…

Canım arkadaşım Esintim;

Böylesine özel bir gün de bir şiir yazayım dedim ama inan ki imgelerle çok zıt düştün.Sana güneşim desem,güneş bile gece batıyor,sana mumum desem birgün mutlaka tükeniyor,uğur böceğim desem terlik pabuç alan birine kaçıyor…Anlayacağın imgeli bir şiirin içinde kaybetmek istemedim seni…

Kaç yıla devrildi arkadaşlığımız inan hatırlamıyorum.Seni tanıdığımdan bu güne kendince üstlendiğin bir görev gibi ayna oldun yarınıma.Hiç sıkılmadan ve bıkmadan her anımda yanımda oldun…Bazı kelimeler vardır ya hani kullanırız ama hakkını vermeyiz…Sen Dostluk kavramının hakkını fazlasıyla verdin şekerim…Seni tanımak ve kazanmak benim için büyük şans…

Şu patates torbası hikayesini hatırlıyorsun değil mi ? (yüzünde oluşan gülümsemeyi hissediyorum)İşte o patates torbamı ara sıra yüklenerek ,yorgunluğumu nasıl giderdiğini bir bilsen..Soluklandığımız an da dahi boş durmayı sevmedin hiçbir zaman…Torbayı benimle açıp patateslerin durumlarına baktık tek tek ve çürümeye başlayan patatesleri nasıl da şutladık hayatımızdan ))

Azcık nostalji turuna çıkalım ne dersin :))

Bir yayınında Osmanlıcaya olan merakını öğrenmiştim..Munzurluk yaparak internet Osmanlıcasından noktasız kurduğum bir cümleyi yayında okuman için yollamıştım…Gülmekten konuşamaz hale gelip,peşpeşe parça koymak zorunda kalmıştın ))

Şiirlere merakımız bi hayli fazlaydı.Okumayı ve şiirin içine girip o duyguyu yaşamayı seviyorduk.Sana şiir yazdırana kadar göbeğimi çatlatmıştın artık ) Bir iki derken peşpeşe gelen şiirlerle kaleminin kilidini çözüvermiştin.Osmanlıca terimlerle süslediğin şiirlerden tut da Ali Baba Çiftliğindekilere ( Islak Kedi 1-2 , İbibik) varana kadar…Şimdi her yağmurda sokakta ıslanan bir kedi görsem hemencecik dizelerin aklıma geliyor.Osmanlıca bir kelime duysam veya okusam o an aklıma geliyorsun..Gerçi ben konuda biraz algılama sorunu yaşıyorum ama idare et be şehrisultanım .Mağlum ağır dil,her kelimenin altında bir şeyler aramak,bulmak,yakalamak yoruyor bu yaşlı beynimi ))

Mesafeler bize işlemiyor be Esintim..Ömer Faruk Hüsmüllü’nün de dediği gibi “ Gerçek dostluklar birbirinden uzakta iken de birbirinin ne düşündüklerini,nasıl davranacaklarını bilirler “ Biz senle kurduğumuz gönül yoluyla birleşip her daim hasbi hal eder olduk…

Aslında sayfalar dolusu yazacak anılarımız var ama gel gör ki beynimdeki kelimeler sevinçten zıpladıkları için hangi cümleyi yazacağımı hangi kelimeyi kullanacağımı bulmakta zorlanıyorum…

Günün ehem ve önemine uygun bir sürü dilek yazmaktansa biraz nostalji yaparak duygularımı dile getirmeye çalıştım…Dilerim beraber bir sürü anıya imza atabileceğimiz günlerimiz ve senelerimiz olur canım arkadaşım..

Doğum gününü yürekten kutlar, yüreğinden geçenlerin seni bulması dileğimle…

Emekle yoğrulmuş ve içine sevgi tanecikleri eklenmiş bir pasta yolluyorum buradan..

Bir mum yak ve kapa gözlerini

Tuttuğun dilekte binlerce dilek hakkı dile ki hakkettin tüm güzelliklerin sana gelmesi için 365 günü bekleme gereği duyma ))

Seni çok ama çok seviyorum Esintim…Birlikte nice yıllara…