Muhsin YAZICIOĞLU Yazıları/İslâm’da Birlik Şuuru/1
Bilindiği gibi Müslüman insanın birlik şuuru İslâm dinini Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif gibi iki temel kaynağının emri ve tavsiyesi olduğu kadar aklın da gereğidir. Bunlar kadar önemli bir nokta da, İslâm’ın, özü itibariyle "birlik" şuuru için var oluşudur. Zira yüce dinimiz "vahdet", yani birlik temeli üzerine kurulmuştur. Hakiki anlamda Allah’ın tek ilah olarak benimsenmesi demek olan "vahdet" fikri, aynı zamanda bütün hayata şamil bir prensibi insanlığa sunmaktadır. Müslüman toplumlar, güçlü olabilmek için birlik içinde yaşamaya mecbur bulundukları gibi, Allah’ın tekliği konusundaki sağlam inançları itibariyle bir bakıma itikadi yönden birliğin zaruretinden şüpheye düşmemeye memurdurlar.
Her toplum için geçerli bir kural olan "birlikten kuvvet doğar" sözünün, İslâm toplumları için daha derin bir anlam taşıması İslâm’ın vahdet dini oluşundandır.
En kusursuz anlamda bir olan, tek olan Allah’a inanmış Müslüman’ların kendi aralarında birlik içinde bulunmaları gereği, en basit zekâ seviyesinin bile kabul etmekte zorlanmayacağı bir hakikattir.
Ama ne olmaktadır da, hemen her Müslüman, birliğin önemini yeterince bildiği halde günümüz Müslüman’ları arasında bir türlü birlik gerçekleşmemektedir? Bizce asıl soru budur. Yoksa birliğin fayda ve faziletlerinden günlerce konuşulabilir. Birliğin olmayışı halinde de nelerin bizi beklediğini anlatmak için de günlerce nefes tüketilebilir. Oysa bunlara hiç gerek yok sanırız. Zira günümüzde İslâm âlemine bir bakmak, durumu anlamak ve birliğin yokluğundan gelen vahim neticeleri ürpertiyle kavramak için yeterlidir. Afganistan’dan Eritre’ye, Filipinler’den Bulgaristan’a kadar dünyanın dört bir yanındaki Müslüman’lar, hem birbirleriyle bağlantısız, hem de dünün Osmanlı’sı gibi dünya çapında bir himaye merkezinden mahrum bulunduğu için her türlü perişanlıkla karşı karşıyadır. Hem maddeten gerilik, hem manen çöküş, hem de onursuz yaşayış günümüz Müslüman’larının kara bahtı olmuştur.
Tabii ki, bunun böyle olması kaçınılmazdır. Zira yüce rabbimiz Âli İmran Suresi’nin 103. Âyet’inde, hem nazil olduğu günler için, hem sonraki bütün zamanlar için birliği emrederken aksi durumun ne kadar korkunç bir manzara teşkil edeceğini ibretle tasvir buyurmaktadır.
"Allah’ın ipine toplu olarak sımsıkı sarılın ve ayırıma düşmeyin. Allah’ın sizler üzerindeki nimetini hatırlayın. Sizler birbirinize düşman idiniz de Allah kalblerinizi kaynaştırmış, kardeşler olarak sabahlamıştınız. Üstelik bir ateş çukurunun kenarında idiniz de Allah sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle beyan ediyor; umulur ki hidayetten ayrılmayasınız."
(Yeni Ufuk/15 Haziran 1989)