Gece Dolaşan Adam
Bu şehri herkes uykudayken seviyorum. Çünkü sana rastlama ihtimalim olmuyor. Çıkıp dolaşıyorum. Kimselere bir şey söylemiyorum. Sokaklar boş ve sessiz. Yolumun üzerinde çoğu zaman çöplere minnet eden kediler oluyor. Kendimi onlara yakın hissediyorum. Onlar bile şaşıyor bana. Kısa bir bakış atıp, sonra kaldıkları yerden yiyecek eşelemeye devam ediyorlar.
Köprüden yürüyerek geçiyorum. Hani herkes uykuda ya! Polislerde uyumuş. Şimdi Yıldız’dan Beşiktaş’a doğru iniyorum. Yanımda olduğunu kuruyorum. Elimdeki sıcaklığını duyuyorum. Sarılmalarını özlüyorum.
Öyle umutsuzum. Sonra fark ediyorum, büyümüşüm. Sesim kalınlaşmış, sakalım çıkmış, dahası erkek olmuşum. Evet, bir gecede büyümüşüm!
Yürüyorum. Şehir beni içine çekiyor. Hiç görmediğim sokaklar görüyorum. Herkes uykuda. Sadece bir kaç evin ışığı hala açık. Öğrenciler diyorum, sınava çalışıyorlardır diye kuruyorum. Kayboluyorum.
Sokağın dibinde pembe bir ışık görüyorum. Bilmem ne oteliymiş. Giriyorum. Bir oda diyorum danışmaya, ‘hay hay beyim,’ diyor. ‘Beş numara,’ diyor. Kapıyı açar açmaz burnuma ter ve rutubet kokusu geliyor. Aldırmıyorum. Pencereden sokağa bakınıyorum az önce oradan gelmemiş gibi. Sokak sessiz. Sokak yalnız. Sokak ben.
On dakika sonra kapım çalınıyor. Bir kadın. ‘Beni içeri almayacak mısın yakışıklı?’ diyor. Ben yakışıklı değilim diyorum. Ben adamda değilim zaten. Kadının üzerinde beyaz bir gecelik var. Geceliğini çıkarıyor. Kadın çıplak. Bir hareketle onu yatağa doğru fırlatıyorum. Edepsizce basıyor kahkahayı. Sonra hayvanlaşıyorum. Üzerinde tepiniyorum. Gözyaşım terime karışıyor. Kadının memeleri uzadıkça uzuyor. Memelerinin üstüne oturup boğaza kadar kayıyorum. Ben indikten sonra şişiyorlar. Kadının memeleri bir balon oluyor. Pencere camından uçup gidiyor. Terim odanın ter kokusuna ekleniyor. Midem bulanıyor. Odaya, otele, danışmaya ana avrat dümdüz gidiyorum. Kusuyorum. Oda kusmuk doluyor. Camdan, kapıdan çıkıp bütün oteli kaplıyor.
Sonra gün ağarıyor. Şehir uyanıyor. Sen uyanıyorsun. Odanın içine sabahın ilk ışıkları vuruyor. Beyaz pijamalarının içerisinde seni kuruyorum. Ne güzel olurdun sabahları.
Kasım 2010
Mehmet Koçal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.