SEVGİNİN GÜCÜ
-Geçenlerde internette bir hikaye gözüme ilişti, yazıyı okumaya başlamadan önce resmine uzun uzun baktım, önce çözemedim olayı, dikkatimi iyice toplayıp yeniden baktığımda ise, yesil bir kertenkelenin ağzının hemen yanında, kahverengi, kendine benzeyen bir varlık gördüm. Önce kertenkelenin canavarca bir eylem içinde olduğu aklıma geldi, aklım karışmış vaziyette yazıyı okumaya başladım;
‘Japon mimarlarından biri evini baştan aşağı yeniliyordu. Tamirat esnasında söktüğü kapılardan birinin duvarla irtibatlı bölümünde, iç kısmında, iki tahta arsında sıkışıp kalmış bir kertenkele buldu.’
-Hala gözümün önündeki resime bir anlam yüklemeye çalışırken, diğer taraftan da hikayeyi okumaya devam ediyordum. Yavaş yavaş hayal gücüm çalışmaya başladı, aklıma ilk gelen ölmüş olacağı ve kapıyı oraya monta eden işçilerin ne kadar dikkatsiz olduğu ve istemedende olsa canice bir ölüme sebep oldukları düşüncesi içimi burkmaya ve nefretimi kabartmaya yetti. Devam ediyordum okumaya;
‘Biraz daha dikkatle bakınca kertenkelenin canlı olduğunu fark etti. Onu oradan kurtarmaya çalışırken bu kez kertenkelenin bir ayağından du/vara çivilenmiş olduğunu gördü.’
-İçime bi su serpildi, kertenkele ölmemişti, ama nasıl!
‘On yıl önce yapılan eve kapısı takılırken dışarıdan çakılan bir çivi, o an kapıyla duvar arasında bulunan kertenkelenin ayağına isabet etmiş olmalı diye düşündü Japon mimar.
Peki nasıl olmuştu da bu kertenkele, bir santim boyu bile, kıpırdayamadığı bu karanlık duvar boşluğunda on yıldır canlı kalmayı başarmıştı?
Mimar, tamirat işlerini bir kenara bırakarak kertenkeleyi izlemeye başlı. Bu kertenkelenin sadece havayla beslenmediğine göre, bunca yıl yaşamını nasıl sürdürebildiğini merak ediyordu.
Bir süre sonra duvar boşluğunda bir hareket oldu. Japon mimar, nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkelenin geldiğini gördü. Gelen kertenkele, yerinden kıpırdayamayacak halde olana, ağzında yiyecek taşıyordu.
Bu kertenkele diğerinin belki annesiydi, belki eşi, belki de arkadaşı Kim bilir? Ama bilinen bir şey var ki aralarındaki güçlü sevgi, birinin bıkıp usanmadan diğerini hayatta tutabilmek için ona yiyecek taşımsına neden olmuştu.’
Aklım iyice karışmıştı, günün her saatinde, trafikte, iş yerinde, markette alış veriş yaparken, hatta kapı komşumuzla asansörde kerşılaştığımızda, çıkarsız selamı bile birbirine çok gören bir toplumda yaşıyorken, bu vefa örneğinin insan olmayan, (hayvan demekten utanıyorum) canlı tarafından yaşanmış olması beni çok şaşırttı. Şimdi okuyuculara soruyorum;
-En son nezaman hiç tanımadığınız birine selam verdiniz?
-En son ne zaman yaşlı birinin poşetlerine yardım ettiniz?
-En son ne zaman tatlı yapıp, bir porsiyonunu karşı komşunuza ikram ettiniz?
-En son ne zaman yolda garip gördüşünüz bir çocuğun başını okşayıp, hediye verdiniz?
-En son ne zaman hiç sebebsiz eşinize, karı/koca SENİ SEVİYORUM dediniz?
Lütfen bu soruları kendimize soralım ve alacağımız her evet cevabı için biraz daha gayret edelim…
YORUMLAR
-En son nezaman hiç tanımadığınız birine selam verdiniz?
-En son ne zaman yaşlı birinin poşetlerine yardım ettiniz?
-En son ne zaman tatlı yapıp, bir porsiyonunu karşı komşunuza ikram ettiniz?
-En son ne zaman yolda garip gördüşünüz bir çocuğun başını okşayıp, hediye verdiniz?
-En son ne zaman hiç sebebsiz eşinize, karı/koca SENİ SEVİYORUM dediniz?
tebrikler