- 3707 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kur'an Okunurken Neden Susup Dinlemeliyiz?
"Kuran okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki esirgenmiş olursunuz." (Araf Suresi, 204)
Kur’an okunurken susup dinlemek, ayette de çok açık ifade edildiği üzere yalnızca Allah kelamına karşı olması gereken saygı içeren bir tavır değil, aynı zamanda Allah’ın farz kıldığı bir davranıştır. Ayetin devamından bu buyruk konusunda dikkatli olmanın, esirgenmeye vesile olacağı anlaşılır. İnsan konuştuğunda, ne söylendiğini anlayamaz. Bu yüzden Kur’an’ı anlamak için, susmak ve dinlemek emredilir.
Bazı ortamlarda, insanlar başka işlerle uğraşırken arka planda, sürekli Kur’an okunmasının, güzel bir ibadet olduğu zannedilir. Oysa Kur’an, saygıyla, her kelimesinin dikkatlice dinlenilmesi ve ayetler üzerinde düşünülüp öğüt alınması gereken ‘şerefli’ bir sözdür.
İslami kaynaklara göre; Hz. Ömer’in (ra) Müslüman olmasında öncelikli etken, Kur’an ayetlerini dinlemesi olmuştur. Hz. Ömer (ra), kız kardeşinin evinde Kur’an ayetlerini dinlemiş, etkilenmiş ve ilk Müslümanlardan olmuştur.
İnkar edenlerin Kur’an’ın dinlenmesini engellemelerinin nedeni de budur. Kur’an okunurken yaygaralar koparırlar ki insanlar duyamasınlar ve etkilenemesinler:
İnkar edenler dediler ki: "Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve onda (okunurken) yaygaralar koparın. Belki üstün gelirsiniz." (Fussilet Suresi, 26)
Kuşkusuz, Kur’an’ı okumaktan ve dinlemekten amaç, Kur’an’ı anlamaya çalışmak, onun sınırları içerisinde yaşamaya çalışmak ve "iyiliği emretme" emri gereği insanlara da duyurmaktır.
Kur’an, Allah’tan mesajdır; kesin kanıttır. Yaşam rehberidir, hidayete ulaştırandır. Kur’an insana, önündeki iki yoldan hangisini seçeceğini ve o yolda nasıl yürüyeceğini tarif eder. Allah, "Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör." (İnsan Suresi, 3) buyurur. İnsan, Rabb’inin gösterdiği yolda O’nun doğrularıyla yaşamak için, Kur’an’ın ışığından yararlanacaktır.
Şiddetli ışık gözleri kör ederken, Kur’an’ın kıyaslanamayacak güçteki ilahi ışığı, göremeyen gözleri açar. İnsanların kalpleri imanla, ruhları da Kur’an ahlakıyla nurlanır…
Bediüzzaman’ın, Kur’an’ı dinlemek ve nurundan yararlanmak konusundaki tefekkürü şöyledir:
"Kainat mecsid-i kebirinde(büyük cami) Kur’an, kainatı okuyor. Onu dinleyelim... O nur ile nurlanalım... Hidayetiyle amel edelim... ve O’nu vird-i zeban edelim(dilden düşürmeyelim, devamlı tekrarlayalım)... Evet, söz O’dur... ve O’na hak derler. Hak olup, Hak’tan gelip, hak diyen ve hakikati gösteren ve nurânî hikmeti neşreden(yayan) O’dur!.."
Kur’an yaşam rehberidir. Rehberlik yapabilmesi için de bizim anlayacağımız bir dilde olmalıdır ki, neyi işaret ettiğini/tanıttığını görebilelim. İnsan yabancı bir ülkede kendi dilinde konuşan rehbere ihtiyaç duyarken, yaşamının rehberi anlamadığı bir dilde olabilir mi?..
Kendisinde, inananlar için güzel örnekler olan Peygamberimiz(sav), “Oku!” buyruğuna uydu, okudu, anladı, düşündü. O’nun izinde, ilk önce bu buyruğa uymalı; Kur’an’ı okuyup, anlayıp, Hz. Peygamber’in (s) iman ettiği Kur’an’a tabi olunmalıdır. Onu kendi dilinde okuyan, Allah’ı anlamaya/tanımaya çalışan her insan, yine kendi dilinde Rabb’ini hoşnut edebilir.
Elimize her alıp okuduğumuzda, bir önceki okumamızdan farklı sırların önümüzde açıldığını hissettiğimiz tek kitaptır Kur’an… Samimiyetle okunduğunda insana, bulunduğu boyuta göre en derin sırlarını açar. Şöyle söyler İbn-i Arabi:
“Basireti açılmış olan, yani “Rabbinden bir nur üzerinde” (Zümer Suresi, 22) hidayet olunan kul, bir ayeti okuduğu her defasında, önceki okumalarda kendisine bahşedilmiş ve sonrakilerde bahşedilecek olanlardan ayrı, yeni bir manaya iletilmektedir.
Allah O’na, “Rabbim ilmimi artır” (Taha Suresi, 114) diye niyaz edenin duasına icabet etmiştir.
Anlayışı iki okumada kalan kişi ziyandadır.
Anlayışı her okumada yenilenen kişiyse kazançtadır.
Okuyup da hiçbir şey anlamayana gelince, Allah ona rahmet etsin.”
Fuat Türker, Körpe Kalemler-Kasım
YORUMLAR
Sayın Hocam bu değerli yazınız için canı gönülden teşekkür ederim.
Hazreti Kuranı okumaadığımız gibi saygıyıda unur oldu bir nesil.Yada evimizde kapalı kap içinde muhafaz edilip duvar süsü.Camilere gidiyoruz Kuaranı Kerim pencere önlerine konulmuş diz hizasında görevlilerin umurdamı değil yoksa saygıyı mı bilmiyor.
Kuranı Kerim ,ezan onun manevi atmosferine giremedik , igremediler değil bir konu daha ya okuyan kardeşimiz Kuranı Kerimin gerektiğini yapmayıp sonrda okumaya başladıysa.O zaman bir kulaktan girip bir kulaktan çıkyot mübarek.Ya ezan yaşam şekliyle okunuşa baktığımızda Allah affetsin.Hazreti Kuran okunduğunda insan erimeli ,yanmalı ,gözündenyaş gelmeli ,kaybolup gitmeli ,aşık olmalı.Günah işleyip,harama batıp,dünyalık düşünüp okuyunca etkisi altında kalamıyoruz.
Saygı ve hürmetlerimle.