- 544 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
NACİ !
Naci, iş çıkışı hemen büfeye uğradı. Haftanın iş stresini üzerinden atmak istiyordu. Yıllardır böyleydi zaten. Her hafta sonu; bir gün doya doya dinlenmek onun tek aktivitesiydi. Sinema, tiyatro, maça gidip zaman öldürmeyi aklından bile geçirmiyordu. Hanımı:
- Herif, şu koskoca şehre geldik geleli, peşine takıp da bir eğlenceye götürmedin ya, ne diyem sana! Heç mi emeğim geçmedi sana?
Çocukları:
- Baba ne olursun, bizi sinemaya ya da maça götürsene!
Hanımı ve çocukları, kendilerini yerden yere vursa da hiç tınlamazdı.
-Neyinize yetmiyor evdeki televizyon?Her bir şey var onun içinde.Ne ararsan…Müsaade edin,bir gün de kendi dünyama çekileyim.
Hanımı içinden küplere biniyordu ama kocasına belli etmiyordu. Naci ise karısının yüz mimiklerinden; midesindekileri bırak, ta bağırsaklarındaki kurtçukların bile nasıl vızıldadığını hissediyordu.
“ Bu avratın, köydeyken bana gaçmadan önce cilvesine gurban olurdum.Şimdi ise yüzünü bile göresim galmadı valla.Beş çocuktan sonra seksiliği ney galmadı.Benim de canım var canım.Hala ayaktayım,ölmedim ya.” İçsel duygular içerisinde eşine intizarda bulunurdu.
Karısından beklediği cinsel fantezilerine karşılık bulamayınca genelevinin yolunu su yolu yapmıştı.Her ay,ücretini alır almaz doğruca oraya koşardı. Birisine bağlı kalmazdı.Genelevinin bütün sokaklarındaki fahişelerin isimlerini tek tek biliyordu:
Yosma,Zerrin,Yıldız,Papatya ve daha bir çoğu.
Her gitmesinde değişik olaylarla karşılaşıyordu. Hatta bir defasında erkekli kadınlı bir turist grubunun genelevini gezişlerini takip etmişti de;unutamadığı ilginç bir olayla karşılaşmıştı:
“Turist grubunun içerisindeki erkeklerden bazıları, salonda müşteri bekleyen fahişelerin resimlerini çekiyorlar, videoya kayıt yapıyorlardı.Erkeklerden bir iki tanesi,fahişelerle “iş yapma” teklifinde bulununca kıyametler kopmuştu. Fahişenin biri alabildiğine bağırıyordu:
“ Ulan, bizler;kabuklunun(!) değil,kapuksuzun orospularıyız!Bizi ne bellediniz.Defolun gidin!”
Kadın, öfkesini yenememiş,ayağındaki takunya ile turisti kovalamaya kalkmıştı.
Olayı seyreden bütün Türk erkekleri Naci de dahil olmak üzere, bir taraftan alkış yağmuru, diğer taraftan sözlü tezahüratta bulunmuşlardı:
“ Yaşa var ol! Bizim şerefimizi ayaklar altına aldırmadın. Sana paramız değil, canımız bile feda olsun!”
Bu olayın ardından bütün Türk erkekleri o fahişenin on sekiz nolu kapısında sıraya geçmişlerdi. Tabi Naci de kuyruktaydı, gururlu bir erkek olarak!
Büfede ki genç çocuğa:
- Tayfun’cuğum bana bir aslan sütü sarar mısın?
- Emrin olur ağabey. Yarın Pazar,senin günün!
- Ne yapalım be koçum,yarın kurtlarımı dökecem!
Büfeci genç çocuk, rakıyı kağıda sarıp poşete koyarken;komşu sitede oturan Naci’nin hafta sonlarında sadece rakı almak için geldiğini biliyordu.Diğer günler uğramazdı.Ekmek almaya çocuklarını gönderirdi.O sadece kendine ait olanla ilgilenirdi.
Pazar günü, saat onda büyük market açılır açılmaz, iki paket tavuk göğsü alıp geldi.Mangalı,balkonda yaktı. Eşi artık, ısrar etmiyordu. Bir defasında ağzını açmıştı ama bin pişman olmuştu:
- Herif,senin yaptığın hata.Komşulara rezil oluyom.Şöyle uzak bir yere gitsek,kırlara doğru!..
- Ulan avrat beni günaha sokma!Arabam mı var da ben sizi götürmedim pikniğe ha.Bir taksi tutmaya kalksam kaça patlar biliyon mu?
Mangalın dumanı,komşuların pencerelerini yalamaya devam etti.Bir taraftan da anason kokusu,inceden inceye diğer balkonlara doğru sinsice yaklaşıyordu. Çok geçmeden bütün balkonlardan kadınların ve erkeklerin kafaları aşağıya doğru uzanmıştı.Uzanmaları ile birlikte homurtular,çığlığa dönüşmeden arı vızltısı gibi yankı yapıyordu bloklar arasında:
- Adam,yontulmamış ayı canım!
- Ayıya gurban olurum.Bir çerçeve bal verirsin ya da iki tane armut,çeker gider!
- Bu Naci denen beladan bir türlü kurtulamayacağız da!
- Adam,laftan sözden de anlamıyor ki!
- Aynı tas, aynı hamam!
Naci,rakıyı yarılamış,radyonun kaset çalarına yeni aldığı bandı yerleştirmişti.
Neşet Ertaş, yanık sesiyle bağırıp duruyordu:
“ Al yanak allanıyor
Aman yazması pullanıyor
O yar çıkmış karşımda
Aman dal gibi sallanıyor”
Naci, türkücüye eşlik etmekte geç kalmadı:
"Al yanak allanıyor.."
O sırada olanlar oldu. Yan komşusunun balkonundan gelen sese doğru kafasını çevirdi.
- Ulan şerefsiz! Seni, her pazar çekmeye mecbur muyuz. Bir pazarımız var onu da zehir ettin!
Naci, vurdumduymaz tavrıyla elindeki kadehi öfkeli komşusuna doğru kaldırıp:
“ Al yanak allanıyor
Aman yazması pullanıyor
O yar çıkmış karşımda
Aman dal gibi sallanıyor”
Türküsünü cırtlak sesiyle söylemeye çalışıyordu!..
Biraz sonra kapının zili uzun uzun çaldı.Kapıyı Naci’nin eşi açtı:
- Hanımefendi bu daire hakkında şikayet var.Çevreyi rahatsız etmekten.Ceza kesmek zorundayız.
Bu kaçıncı ceza kesmeleriydi,kendileri de unutmuşlardı. Naci,elindeki, kadehle zabıtalara gülücükler gönderiyordu:
“ Al yanak allanıyor
Aman yazması pullanıyor
O yar çıkmış karşımda
Aman dal gibi sallanıyor”
YORUMLAR
...ve yarın yine günlerden pazar :))) Böyle pazar tatili düşmanı arkadaşlar keşke hristiyan olsalardı da kiliseye falan gitselerdi diye düşünüyorum. Neme lazım Allah akıl fikir versin. Rakıya para bulup, çoluk çocuğuna para mı var da isteklerinizi geri çeviriyorum diyen anlayışı tebrik etmek lazım.
Çok iyi bir noktadan yakalamışsınız Ayhan Bey, tebrik ediyorum. Saygımla...
:))))))))) Güzel bir hikayeydi Ayhan Bey. Anlatımınızın ustalığı da daha da güzelleştiriyor. Tebrik ediyorum kaleminizi. Sanıyorum biraz da erkeklerin farklı yönlere gitmesinde bayanların ilgisizliği de çok önemli bir faktör.
Nermin Kaçar tarafından 11/6/2010 11:20:18 PM zamanında düzenlenmiştir.