GEL DE GÜLME!
Güldürmek zorunda kaldığım için özür dilerim.
Bu iddialı bir söz, okuyun o zaman.
Ben güleceğim yazarken.
“İki kadın sessizce oturuyorlarmış.” Alın size dünyanın en kısa fıkrası. Hem de Necip Fazıl’dan… Kimse kızmasın özellikle de bayan okuyucular ve bizi yanlış anlamasınlar lütfen.
En uzun fıkrası ise şudur herhalde: “İki adam birini çekiştiriyordu.” Bunu, durumu kadınlarla eşitlemek için attım.
Belediye başkanlarımızdan biri, bir düğünde nikâh kıyarken ağzından şöyle bir şey kaçırdı; “Sizleri, KOCA KARI ilan ediyorum.” Eee gel de gülme şimdi. Bal gibi de güldüm buna. Hayatın içinde var bunlar niye mahrum kalalım ki! Siz hapşırığınızı bir tutun bakayım da ne oluyor gör(meyin)ün. Evlilik kocakarı ilacı gibi bir şey mi olur bundan sonra ne?
Biri aşağıdaki fıkrayı anlattı o gün bugündür gülüyorum. Okuyun lütfen!
İki travesti arabayla giderken kaza geçirmişler. Biri düşmüş ve baygınlık geçirmiş. Ayakta olan ötekinin başına gelmiş ve çok ince ve işveli ve davetkâr ve kadınsı bir sesle, "Orkide, Orkide canımmm!" diye hafif hafif dürtmüş. Bakmış ses yok, durum ciddi. Orkide Hanımbey’den ses çıkmıyor ve bir hareket yok. Gür ve erkeksi bir sesle sarsmaya başlamış: "Nurettin Abee, Nurettin Abee!" Gıcık kaptığınız biri varsa ismi değiştirebilirsiniz, etkilidir.
Yaşanmış bir hikâye, bunu uzaklardan bir dost anlatmıştı geçenlerde:
Bir kız bir erkeğe âşık oluyor. Hem de sırılsıklam âşık oluyor. Ama gel gör ki kaderin garip cilvesi çocukcağız yumuşak huylu çıkıyor. Ama kız sırılsıklam âşık yine de. Sonra yine kaderin garip cilvesi olacak ki kızcağızı bizim yumuşakçanın ağabeyine istemesinler mi? Bunu duyan yumuşakça bizim deli gibi âşık kızımızın yanına gelip şunu diyor. “Aşkım seni ağabeyime istediler. Dünya ahret bacımsın artık!” Tabi sonuç olarak kızcağız evlenmemiş. Üzüldüm ama kızın haline. Hayat derler buna ya çekersin ya çektiriler.
Biri aşağıdaki fıkrayı anlattı o gün bugündür düşünüyorum. Demokrasi var iktidar yok iktidar var muhalefet yok muhalefet var halk yok velhasılı kelam hiçbir şey memlekette yan yana gelmiyor bir türlü. Biri var biri yok, biri yok biri var! Siz başka şeylere de uyarlayabilirsiniz. Okuyun lütfen! Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail bunları alır karşısına ve: "Türk Cehennemi’ne mi yoksa Avrupa Cehennemi’ne mi gitmek istersiniz?"diye sorar. "Fark nedir?" diye sorar bizim mevtalar. Azrail "Avrupa Cehennemi’nde her gün bir kepçe, Türk Cehennemi’nde her gün bir kova bok yersiniz" der. Üç tanesi "Biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der ve Türk Cehennemi’ni seçerler. Bir tanesi ise uyanıklık yaptığını zannedip Avrupa Cehennemi’ni seçer. Ve aradan epey zaman geçer. Avrupa Cehennemi’ndeki adam artık kepçe kepçe bok yemekten bıkmıştır. Bir gün diğer arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için Türk Cehennemi’ne ziyarete gider. Oysa onları şen şakrak bir halde cıvıl cıvıl görür. Türk Cehennemi’ndekilerin yüzleri gülüyor, espriler havada uçuşuyor başka bir hava ve başka bir letafet var. Bizim Avrupa Cehennemi’ndeki adam bu duruma akıl sır erdiremez ve dayanamaz sorar: "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?" Bizimkiler basmış kahkahayı: "Oğlum, oğlum" derler "Burası Türk Cehennemi; bir gün bok olur kova olmaz; bir gün kova olur bok olmaz; bir gün bok ve biz oluruz yetkili olmaz yani anlayacağın 3 aydır bir bok yediğimiz yok!"Öğrenci var okul yok, okul var öğrenci yok, öğrenci ve okul var öğretmen yok. Hasta var doktor yok, doktor var hasta yok, ikisi var hastane yok.
“İki yoktan ne çıkar fehmedelim bir kere” demiş ya Nabi; öyle değil işte.
Bir de Demirel’den patlatalım bir espri:
Kırıkkale’de cephane fabrikasında patlama olmuştu yıllarca evvel. Neden önlem alınmadığı konusu gazetelerde yayınlanıp günlerce manşetlerden inmezken Demirel kendi üslubunca olayı şöyle değerlendirmiştir:
“KİMİN AKLINA GELİR PATLAYACAĞI?”
Espri de öyle değil mi biraz? Mizah da öyle değil mi biraz? Kimin aklına gelir mizahın, cephanenin ve esprinin nerede ne zaman nasıl patlayacağı?
Güldürmek zorunda kaldığım için özür dilerim.
Bu iddialı bir sözdü.
Ben yazarken gülmekten öleyazdım.
Vallahi öyle yazdım.