- 1220 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Güne düşen sancı
Ve ışığı da söndürür mum. Çarmıha gerilmiş bir anatominin dik başlı kadını olan ben, nasılda yerle bir ettim ömür dediğim çapulcuların hayatlarını. Oysa avuçlarımdan içtikleri hayat bir gram zehirdi bin yılın çivisini sökerken. Ve adamlar tanıdım yüzlerinde bin maske, hepsi hayat cilvelerinin orospusu olan. Çoğu kez vuruldum çıplak düşüncelerinin sancı kokan yataklarında, uyandım hepsi ölmüştü gözyaşlarımın şehvetinde.
Tanıdığım adamlar kadar yoktum aslında, bir meleğin beyaz tenine kandım uyuttum seni dudaklarımda. Özlemiştin biliyorum, kasık sancılarını tetikleyen bir kadındı yalnızlığım. Esmer bir adamın kumar masasında unuttum umudu, gördüm dedi! Vuruldum o an şakağıma düşen saçlarımın baharında. Ve ben, o adamı en çok eski kitap ayraçlarında aradım. Dokundum her sayfanın ar yerine, utancımdan kırıldım. Üşüştü İsa’nın laneti yüreğime, esmer bir adamın koynunda uyanmak neyime. Ben istemiştim ki şehvet kokan bir çift gözün en masum dokunuşu olayım.
Hayatın sancısında tükettim ömrü, geriye bir avuç yokluk kaldığı vakit gitmek istedim şehrinden. Sonra her durak başına yüzün düşmüştü, indim her durakta. Selamladım hatta kucakladım doyasıya, her nefes kuru bir candı. Öldürdüm canımı da.
Göğüs kafesine nefesi sıkışan adamları da aldım koynuma, dokundum ellerimle dudaklarına hepsinde aynı söz. Bir düşün kirli yüzüsün, dokunma güneşe denk gelen tenime.
Kalbi kırık sandallar vardı denizimde, her acıyı kucaklayan geniş kucağı olan adamlar. Sahipsiz bir yosmanın gözyaşlarını saklayan iç vardı, içimden öte. Hanilerini saklayan bir geçmişin öksüz, kuraklaşan dudaklarına emanet ettiğim sen, ne de çok büyümüşsün benden sonra. Saçlarına da aklar yağmış ve kuraklaşmış avuçların benden sonra. İç acılarımın toplamını da unutmamışsın hani, karalamışsın bir cümlenin içinde biliyorum. Bırak, örtme üstünü üşüsün biraz, sıcaklığına dem vursun, seni ölesiye özlesin.
Öldüler!
Hepsi öldü kelebeklerin dudaklarında, uyuma dedim!
Dinlemedi keşkeler, bir ninninin ön sözünde vurulduk sevgili.
Sen geleceğini geçmişin kollarında ıslatırken, yeniden vurulduk, her sabahın koynuna aç girip gecesinde vurulduk.