- 1056 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EMİNE SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU Edebiyatımıza hizmet anısına
EMİNE SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU
- Edebiyatımıza hizmet anısına -
Edep bahçesinde çiçek açarken,
Emin adımlarla gezer dünyada.
Gönül sarayından güller saçarken,
İlmiyle dolaşır gezer dünyada.
İki yavrusu var endamı zinde,
Asalet yerinde yol almış dinde,
Sevgisi saygısı Çin’de Makin’de,
Dertleşir kalemle yazar dünyada.
Hayal yaylasında yayla yaylamaz,
Edepten ayrılıp kem söz söylemez,
Namert sofrasında gönül eylemez,
O ceylan bakışla çizer dünyada.
Vurguyla söz eder gönlü hazından,
Rüzgâr yaya kalır koşma hızından,
Yazdığı duygular kalbin özünden,
Yalandan yanlıştan bezer dünyada.
Bir yanında güneş bir yanında ay,
Kalbi sırça köşkü gözü nurdan ay
Meziyeti bitmez yorulmazsan say,
Bakışlar mehlika sezer dünyada.
Dumanoğlu der ki, Emine Ana,
Delilsiz sözlerle çıkmaz meydana,
Ağzın da ki, kelâm şifadır cana,
Saygısız meczubu ezer dünyada.
Hafızam beni yanıltmıyorsa 2006 yılıydı. İLESAM’da düzenlenen bir şiir etkinliğine iki yavrusuyla birlikte oldukça güzel ve zarif bir hanımefendi geldi. Kendi elleriyle evinde hazırlamış olduğu pastayı şairlere ikram ediyordu. Merakımı yenemedim, yanımdaki dostlara sordum. “Şair-yazar Emine Sevinç Öksüzoğlu.” dediler.
İsmini daha önce duyduğum ancak, o gün tanışma şerefine nail olduğum kalem şaheseriyle çeşitli toplantı ve şiir dinletilerinde zaman zaman bir araya geldik, aynı organizasyonlarda eserlerimizi sunduk. Sıklıkla bir araya gelişlerimizde onu daha iyi tanıma fırsatı buldum. Son derece mazbut, kişilikli, ne söylediğini bilen, edebiyat dünyasının derinliklerine korkusuzca dalan, bu işe gönül vermiş şahsiyetleri başarılarına ortak ederek onları da onore eden, paylaşımcı, yalnızlığın kimseye fayda getirmeyeceğini, her işte olduğu gibi edebiyatta da takım olmanın daha güzel eserleri meydana getireceğini bilen, hayata dolu dolu bakan bir edebiyatçı hanım efendi…
Güçlü kişiliğiyle yaşama sıkı sıkıya tutunan ve hep gülen gözlerle bakmayı bilen bir yazar. Pozitif düşünen ve pozitif düşünceyi yaşatan, hümanist bir insan. Eğitime önem veren ve kitaplarının gelirlerini bu yönde harcayan bir kişilik. İnsanları din, dil ırk, cinsiyet gözetmeksizin seven ve gerektiğinde de elinden geldiğince insanlara yardımcı olmayı kendine görev bilen aydın bir Türk kadını Emine Sevinç Öksüzoğlu.
Eserlerinde; ezilmişliğin, terkedilmişliğin insanlarının kaderi olmaması gerektiğini savunuyor değerli yazar Öksüzoğlu. Dünyanın neresinde olursa olsun insanların ağlamaması adına kalemiyle gayret gösteriyor. Hele Filistinli bir çocuk için yazdığı bir şiir beni çok etkiledi. Bu şiirin bir bölümünü gözlerimden akan yaşa mani olamayarak aşağıya alıyorum:
Ey çocuk
İşgal edilmiş hayatın kahramanı yaptılar seni
Çocuk yüreğinle direnişi, mücadeleyi öğrendin çaresiz
Şimdi bakma bana öyle başın dik ak bir alınla
Ellerin kan kokuyor gözlerin kan bakıyor çocuk
Bana hiç sorma zaten Filistin gözlerimde ağlıyor
Tarihî geçmişi eski olan toplumlar büyük şairler, yazarlar yetiştirmişlerdir. Türk toplumu da bu olgunun içindedir. Kültürümüzü, ahlaki değerlerimizi, dilimizi geçmişten günümüze onlar taşımış, bu değerlerimizin kaybolmamasına onlar vesile olmuşlardır. Yaşadığımız coğrafyada şair ve yazarlar ne kadar çok olursa kalkınmışlığımız o kadar hızlı, değerlerimiz de kaybolmadan gelecek kuşaklara aktarılır inancını gütmekteyim. O yüzden Öksüzoğlu gibi diline, kültürüne sahip yazarlara çok ihtiyacımız var.
Bir kişide yazma yeteneği varsa bu onun iyi şeyler yazmasına kafi gelmez. Belli sanat eserlerini (resim, müzik, tiyatro, sinema vb.), takip etmeli, bu sanat dallarıyla uğraşmalı, iç ve dış dünyasını genişletmelidir. Aksi takdirde yazdıkları belli bir çerçevenin dışına çıkmaz ve güdük kalır. Bunu birçok şairin eserlerinde görmek mümkündür.
Bir şair-yazar; dış dünyadan aldıklarıyla iç dünyasındaki duyguları birlikte beslemeli, malzemesini bu şekilde yoğurmalıdır. Çünkü, en büyük edebî eserler içgüdülerden doğar ve ömrü uzun olur. Öksüzoğlu, tüm bunları gerçekleştirmiş ve hedefine ulaşmış bir edebiyatçıdır.
Yazıda sözcükler çok önemlidir. Çünkü, yazının asıl malzemesi budur. Sözcükler beton kalıp gibidir. Bu kalıp ne kadar sağlam olursa meydana getirilen eser de o denli sağlam ve uzun ömürlü olur. İşte, Öksüzoğlu’nun da sözcük ve cümleleri böyledir. Sade ve anlaşılır.
Oldukça mütevazı ve vurgulu kelimelerle konuşmayı seviyor, verdiği mesajlar belleklerde hemen yerini alıyor. Onun bu özelliğini ve ağırbaşlılığını temeline, yetişme tarzını araştırdığımda anladım. Saygıdeğer Öksüzoğlu, mükemmel bir aile terbiyesi almış, kendini sürekli yenilemiş. Tiyatro eğitimi alan ve edebiyatın her türünde adını kazımış, onlarca kitap çıkartıp, yüzlerce makale ve hikâyeye imza atmış, kaleminden sevgi, saygı damlayan donanımlı bir hanımefendi.
Ben Öksüzoğlu’nun bu kadar başarılı olmasını yazmasından çok okumasına, toplum kadını olmansa bağlıyorum. Onun eserlerini okudukça, toplantılarda bir araya geldikçe bunu daha iyi gözlemliyorum. Aldığı eğitimler, katıldığı, düzenlediği toplantılar zaten onun ne kadar sosyalitesi yüksek bir insan olduğunu gösteriyor.
Bu kadar özveriyle edebiyata ve kültürümüze yaptığı hizmeti Kültür ve Turizm Bakanlığının görmesinde de ehemmiyet görmekteyim. Çünkü bu genç kalemler, gelecekte edebiyatımıza hizmet aşkıyla koşacak edep insanlarına heyecan ve gayret getirecektir.
Edebiyatımıza emeğini esirgemeyen, evinden yuvasından ayrılarak Türk dilinin temsil gücünü hiçbir maddi ve manevi karşılık beklemeden savunup bunu yazılarına yansıtan saygıdeğer Öksüzoğlu gibi kalemlerin çoğalması gerektiği düşüncesindeyim.
Onu, sağlığında, naçiz kalemimden güller sunarak anlatmaya çalıştım. Edebiyatımıza hizmet eden saygıdeğer şair-yazar Emine Sevinç Öksüzoğlu’na yapmış olduğu güzel hizmetlerden dolayı minnettarlığımı sunuyorum ve diliyorum ki, kalemi elinden hiç düşmesin!
Murat DUMAN (DUMANOĞLU)