GAFFURİZM
GAFFURİZM
Gaffur yanlış yapan kişiye yanaşır ve tipinin tipik bir alameti olarak sorar,sorgular karşısındakini.Sonrası değişik ve uzatılabilir cevaplar olarak bize bir bulmaca gibi gelmelidir.Benim kendime uygun esprilerimle karşılayabildiğim cevaplar aşağıdadır.Uzatabilirsiniz,rahatlatır.
“Ne ayak?”
-Güzel ayak.
“Ne ayak?”
-Kırkayak.
“Sen de ne ayak?”
-Kokulu ayak.Hemide 44 numero! diye güzel lisanımıza aykırı yazsak alınmayın lütfen.Ya da altıncı ayak diye beygir yarışçılarını hoşnut edecek bir terim sözcük kullansak bu yarışları teşvik etmiş olmayız inşallah.Gaffurizm’in bu son ifade edilişidir tarzımca.Hoş görürsünüz kanımca.
Gaffurizm fırtınası devam ediyor sayın izleyiciler ,”Ağlamak istiyorum” tarzı bir Avrupa müsabakasında maç kazanmış spiker sevinci ile yazıyorum.Ağlamak istiyorum kanka!Ağlamak istiyorum.Nerede bir çizgili pijama takımı görürsem,haykırmak istiyorum:Daltonlar! diye.Red Kit’i arıyor gözlerim sonra.Red Kit sigarayı bıraktı,kürdan taşımakta ; Gaffur şiddeti bıraktı,slogan üretmekte; “Şiddete son.” diye.
Durup dururken konuşmanın ortasında bir kelime kullanır ve sinirlerimizi felce uğratır.O kelimenin telaffuzu ve hedefin yüreğine bir ok misali isabet edişi bizi şoka uğratır.O bazen Karagözü’dür günümüzün, bazen Hocası’dır ,bazen Kara Muratı’dır.Konuşursunuz, Gaffur aniden sazı alır eline ve der ki:”Sebep?”İşte bilimin başladığı noktadayız.İnsanoğlu sebeplerin peşinde koşmuş aydınlık için.Gaffur gibi bir ağızdan bu sebep sözcüğünü duymak ve bu şekilde manalandırmak elbette tarafgirlik olur.Ona mal etmek elbette insafsızlık olur.Ama o da kendi muhayyelesinde bir takım gerçekleri aramaktadır ve sorgulamaktadır.Sebep sözcüğünün dudaklarda dökülüşü çok yukarılardan dökülen bir şelale misalidir.Gaffur’un ağzından çıktığında ise nemrut bir yargıcın ifadesi gibidir.Direk vuruş.Iska namümkün sayın okuyucu.Kalem kırılmıştır ortasından cart diye.Hüküm verilmiştir boncuk gibi iki göz tarafından.
“Kanka nasılım?” dediği vakit hiçbir insanda bulmadığı,görmediği sevgiyi saygıyı beğeniyi sorgulamaktadır esasen.İyisin Gaffur, onca eleştiriye rağmen yoluna devam ediyorsun.Safsın Gaffur, bir yeni yetme kızcağızın karşısında kendini tanıtırken dahi elinden olmayan sebeplerden dolayı :”Buyıır, ben Gaffır!” diye yapmacık ama bir o kadar da doğal kaçan yanlışlara düşüyorsun.Ama iyi ki varsın.
Çevresindeki herkes ondan çekinmektedir.Deli gözü ile bakanlar var,küçümseyenler.Kim akıllı acaba burada?Kanımca Gaffur.En azından ne olduğu belli.Bir kaynak suyu gibi duru.Onun karşısında hayat bulan kahramanlara bakalım.Buhran içindeki Burhan Bey her ne kadar kankası olarak görünse de arada uçurumlar var sanırım.Çünkü Burhan Abi, Gaffur’u küçümseyen onunla dalga geçen ve de ondan korkan bir bıyıklı,elektrik saçlı,Nişantaşlı adam.Aristokratlığı temsil etmeye çalışan zamane Hacivat.Evinin duvarında asılan Bıyıklı Mona Burhan, ağabeyimizin ne kadar antika olduğunu göstermeye kafidir sanırım.Sahip olduğu taşınmaz mal tapuları yüzünden Makbule’ye takındığı gres yağlı kandırmacılık çok eğreti durmaktadır.Ev işlerindeki hamaratlığı ve evindeki her eşyasının üzerindeki oyalar onun evcilliğinin ispatıdır.Istakoz ve havyar ile değerinin artacağını zanneden bir idare müdürü.Kendisinden makam olarak altta olanlara dişlerini geçiren, onları rencide etmekle şad olan acımasız bir popülist adam.”Geriiii!”,”Ayıııııı” diye bağırması,”Pabucumun rakçısı,Pabucumun çaycısı!” diye derginin çaycısı Tanrıverdi’yi tahkir etmesi; hak etmediği halde makam sahibi olanların, ülkemde yaptıkları haksızlığı,hükmü en bariz şekilde vesikalandırmaktadır.Bu vesika tarihin ibretengiz sayfalarında sonsuza değin dalgalanacaktır.
Ülkemde ne kadar da çok hak etmeyen adam var oturdukları koltukları.Ya rabbim, bu memleket bunlara rağmen idamesini devam ettiriyorsa şehitlerinin,alimlerinin,gazilerinin yüzü suyu hürmetinedir sanırım.Bu memleket bunca yalana dolana rağmen ilerleyebiliyorsa günün yirmi dört saatini hesapsızca kendisi için verenlerin sayesindedir.İşini sevenlerin,milletini sayanların,vergisini ödeyenlerin hürmetine binaendir.Koltuk gitti,değer bitti.Hadi bakalım yukarı çıkarken selamlamadığınız ,hor gördüğünüz,hava bastığınız,sömürdüğünüz insanlarla karşılaşma vakti.Çünkü her çıkışın mutlaka ama mutlaka bir inişi vardır.Hüner o ki çıkışta başınız önünüzde, inişte yukarıda ola! Ne laf ama!Kanımca güzel oldu.Yürüyelim Gaffur,sayfalar bizi bekler.Bizi sevmeyenler gölgemizde dahi panikler.Ne kadar uydu ilçeme, aman aman bir hoş oldum.
Günümüz stres tiplerine uygun bir tiptir Burhan Abi.Panik atak,menfaatçi,dedikoducu,korkak.Gaffur beyazı temsil ediyorsa Burhan Abi siyahı temsil eder.O idare müdürüdür,Gaffur halk adamıdır.O sahtekardır,Gaffur dürüsttür.O dedikoducudur,Gaffur harbidir.İkisi de iyi beslenmek zorundadır izleyici tarafından.İkisi de hayatın tam kendisidir.
Toplumun sosyolojik tasviri aslında bu dizide ve kahramanlarında çok iyi ortaya çıkmıştır.Günümüzün İnek Şabanı’dır,Şair Eşrefidir,Nefi’sidir Gaffur.Ya da Don Kişotu’dur ülkemin.Yoktan şövalyelerle uğraşan,aristokrat idare müdürleriyle yarışan.”Kel,yanıma gel!” deyişi sağlam bir kafiye kulağına da sahip olduğunu gösterir bizim cahil Gaffur’un!
“Sacit Kral” dediği vakit Gaffur, akan sular durur.Ama gel gör ki Sacit Kral, Gaffur’un kız kardeşi ile fingirdemektedir ve burada trajik bir vaziyet karşımızda durmaktadır.Belki de gerilimi artırmak ve izleyici odaklamak için özellikle seçilmiş bu durum.Kim samimi? Gaffur mu diğerleri mi? Gaffur mu, delikanlı geçinen Sacit mi?
Kavgayı, şiddeti lügatinden çıkarmaya çalışan ve kadınlara yönelik şiddetin anti temsilcisi olan Gaffur, topluma bu güzel mesajları iletirken düşüncelere dalmamız gerektiğinin de altını çizmektedir.Neden insanımız birbirini sevmez diye.Nedir birbirimize karşı bu kadar tahammülsüzlük diye?Cinnet geçiren bir toplumun fertleri olarak bu cinnet haneden bir önce sağ çıkmanın yollarını aramalı ve sağlıklı gürbüz bir toplum oluşturmanın gayretini içimizde hissetmeliyiz.
“Her türlü şiddete son!”diye bas bas bağırır Gaffur.Avazı çıktığı, rolü yettiği kadar topluma bu kanaldan mesajlar ulaştırır,kaç kişide bir akım oluşturur,kaç kişiyi etkiler bilinmez.
Gönül ister ki eline silah alıp caka satanlara ,cana kıyanlara ,haraç kesenlere,yaptıkları ayyuka çıkanlara Gaffur örnek teşkil ede.
Gönül ister ki bu toplum yatağını bulmuş bir nehir gibi usulden hedefine ulaşa.
Gönül ister ki bu gazete iki bin sata.(Pardon hatlar karıştı.)
Kişisel Gelişim Kavramları’ndan haberdar olan Gaffur bundan bihaber olanlar tarafından eleştirilmektedir.Vurun siz de.Nasılsa garibandır.Dans ederek kişisel gelişimin tamamlamaya çalışan,spor yaparak üzerindeki olumsuz ve pis enerjiyi başka alanlara kanalize eden bir tiptir.Kendi halindedir,hoştur ,güzeldir zannımca.
“Bir sorum olacak.”şeklinde can yakıcı anlarda size yönelttiği sorular “Yoksa beni sevmiyor musunuz?”zirvesiyle son bulur.“Anladın sen onu” sözcüğü ile birlikte klasikleşen,”Yoksa yalnız mıyım?” itirafı ile bizleri demoralize eden ve en meşhur içeceği doğal olarak gazoz olan Gaffur, belli bir kesimi keskin bir üslup ile karakterize etmektedir.”Kanka nasılım?” ,“Kahrolsun yine çok yakışıklıyım.” ya da “Senin ayna yalancı!” diye bariz, etkili espriler patlatsak boşa gitmez umarım.
Gazoz en sevdiği içecek.
Çizgili pijaması en sevdiği giyecek.
Daha ne olacak.
Yürüyüşü ritmik bir hareket.
Konuşması kendince cinayet.
Az ve öz yorumu,
Anladın sen onu.