- 710 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜKSELİŞ VE DÜŞÜŞ İNSAN İÇİNDİR YALNIZ ALLAH KALIR BİR KARARDA
YÜKSELİŞ VE DÜŞÜŞ İNSAN İÇİNDİR YALNIZ ALLAH KALIR BİR KARARDA
Dünya’ya gözünü açmış her insanı şu fani hayatta aynı malum son bekler. Yalnız insanı değil, her canlıyı aynı malum son bekler. “Ecel Aslanı” ağzını açmış tüm insanları ve tüm canlıları bekler. Kimse bu akıbetten kaçamaz. İnsanın kaçamayacağı bir başka akıbet daha vardır. O da “yükseliş ve düşüştür.” Evet, insanoğlu’nu yaşadığı hayatta manevi ve maddi olarak yükseliş ve düşüş bekler.
Evet, eceli aslana benzettik. Peki insanı bekleyen maddi yükseliş ve düşüşü neye benzetebiliriz? Belki de bir asansöre benzetebiliriz. Ya da paraşüte benzetebiliriz. Hayata gözlerini açan bir kişi zengin, fakir ya da orta gelirli bir aileye mensup olarak doğar. Bu durumdan sonra maddi olarak ya daha da iyi bir duruma yükselir ya da daha kötü duruma düşer. Ya da aynı konumunu muhafaza eder. Yükselmeye başladıysa “zenginlik asansörüne binmiş” demektir. Maddi bakımdan düşüş sözkonusu ise “fakirlik asansörü” çalışmaya başlar. Tabi, yükseliş ve düşüş hızlı ise bu durumda benzetmemiz için, asansör değil paraşüt misali gereklidir. Misallerle anlatmak istediğimiz husus özetle, hayatta maddi bakımdan düşüş ve yükselişlerin en tabi durum olduğudur.
Ne zenginlik, ne de fakirlik ebedi değildir. Hepsi de gelip geçicidir. Hiçbir kimse zengin olduğu için sevinmesin ve hiçbir kimse de fakir olduğu için üzülmesin. En güzeli “gönül zenginliği”dir. O da manevi yükselişle olur. Etrafınıza bir bakın, nice zenginlerin fakirleştiğini, nice fakirlerin de zenginleştiğini göreceksiniz. Bakarken de kısa dönemlerde bakmayın, 5-10-15 senelik dönemler itibariyle müşahede edin. Lafı uzatmaya gerek yok. Bu Dünyada nice Karunlar geldi geçti. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. Kimse zenginliğine güvenip şişim şişim şişmesin ve şımarmasın ve de azmasın. Kimse fakirliğinden dolayı acı ve elem çekmesin. Ben özetle bu duruma dikkat çekmek istedim.
Bu gerçeği bir şiir hâlinde de dikkatlerinize sunarım.
YÜKSELİŞ VE DÜŞÜŞ
Madalyonun bir ön yüzü, bir arka yüzü var,
Her mevsimin bir baharı, bir de güzü var.
Yolların iki yönü, bir gidişi, bir de gelişi var.
Bu Dünyanın düşüşü de var, yükselişi de var.
Yalnız Allah kalır, bu Dünyada, bir kararda,
İnsanoğlu iniş-çıkışlı, bir kârda, bir zararda.
Bir bakarsın yükselir, yükselir, şiştikçe şişer,
Bir bakarsın söner, söner, "güm" diye düşer.
Yükseliş dediğin, havayla da, çabayla da olur,
Herkes kendi meşrebine uygun bir yol bulur,
Kimisi kanaatkâr, çileli, safha safha yükselir,
Kimisi aç göz, hileli, beleş-bedava yükselir.
Düşüşe gelince, işte farklıdır bunda durum,
Yükselenin karşısında, her zaman bir uçurum,
Bunun için bir boşluk, küçük bir gaflet yeter,
Ayağın kaydığı anda, son sürat, işin biter.
Yükselenler afra-tafra, şaşım şaşım şaşarsa,
Şımardıkça şımarıp haddi, hududu aşarsa,
Bunları bekler işte aynı son, aynı akıbet,
Zindandır onlara hem dünya hem ahiret.
Yükseliş ve düşüş, birbirine zıt iki hareket,
Yalnızca olgunluktadır, hayır ve bereket,
Dünyada her şey, her şey insana hizmet için,
Yükselenler de bu hava, bu şişkinlik niçin?
Eskiden Padişahlara yedi gün, yedi gece,
“Senden büyük Allah var” derlerdi hece hece,
Ah sizi “zengin şişkinler” ah, ah, bilmem ki,
Şimdi size ne söylemeli, şimdi size ne söylemeli?
Ahmet SANDAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.