- 1564 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Vuslat mı ayrılık mı?
Halk arasında ölümle ilgili konuşan kişileri "şom ağızlı" olarak nitelendiririz. Sakın bana da şom ağızlı demeyin.
Geçenlerde eşime " senden önce ölürüm inşallah, benden önce ölürsen acına yokluğuna dayanamam" dedim. Aslında bu sözlerimde biraz da bencillik vardı.
Babam hayata gözlerini kapattığında daha kırk yedi yaşındaydı. Anacığım onun acısıyla , yokluğuyla yanıp kavrulduğu gibi hayatın tüm sorumluluğu da omuzlarına binmişti İşte eşimden önce ölme isteğimde onu çok sevmemin yanında belki de anacığımın tattığı acıları, çaresizliği zorlukları yaşamama isteği gizliydi.
Mutlaka tadacağımız ölümü bir zehir, acı son ya da vuslat şerbeti olarak görenlerimiz de var. Ölüme bazen ecel, bazen de beklenmedik bir olay deriz. Bazen de isyan ederiz çaresizce. Babamın ölümüyle yazdığım şu dizelerdeki gibi.
Bir kuş kanadında yolcu etmiştim sizi
Sağlıcakla gelmeniz için duacıydım
Gözbebeğinin çukurunda silerken göz yaşını
Sıcacık yanaklarını öperken ağlamaklı
Dizlerim titriyordu
Ah babacığım bilsen içimdekileri
Hergün isyan ediyorum
Ne kadar isyan etsem de
Tek sığınacak limanım dualarım.
(1989)
Nurlar içinde yat babacığım.
Ölümle gerçek anlamda babamın vefatıyla tanıştım. Kafamız bir takım dünya işleriyle meşgul olduğundan ölümü düşünmeye vakit bulamıyoruz. İnsan ailesinden dostlarından birini kaybedince ölümü hatırlıyor.
Ölüm hayat muhasebesi yapmamıza neden oluyor. Sahte gözyaşları da görüyoruz, yanıp kavrulan yürekleri de.
Dönüşü olmayan yolculuğa uğurladıklarımızı düşünürüm. Çoğalan acılar demeti. Yazarım anlatamam, düşünürüm yanarım, yaşamak bu işte derim.
Mezarlık adımızı kimliğimizi toprak üstünde bıraktığımız yer ise, toprak üstünde bırakacağım izleri düşünürüm. Ardımda bırakacaklarımı, yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı düşünürüm.Bensiz de hayatın devam ettiğini görürüm..
Bir cenaze gidiyormuş, ahali arasından konuşma olmuş "neden ölmüş acaba?" Bir arif zat cevap vermiş "doğduğundan" Evet ölüm kaçınılmaz olan soğuk bir yaşam gerçeği O halde hayattayken yaşamın değerini bilsek, seni seviyorum desek sevdiklerimize. Kalp kırdıysak özür dilesek.
Yaptığımız hataları, kırgınlıkları tamir etme zamanı gerçekten kaldı mı? Var mı?
YORUMLAR
Yazının son bölümünü tüylerim diken diken okudum.
Dediklerinize katılmamak mümkün değil.
Ölenlerin değerini sonradan anlıyoruz ama geç kalınmış oluyor.
Kutlarım yazınızı..
Çok samimi ve duygu yüklü bir yazı okuttunuz Zeynep hanım.
İlhâmınız dâim, kaleminiz kâvî olsun.
Evet. Vuslat mı, Ayrılık mı? iç içe...
Bazen vuslat ayrılık, bazen ayrılık vuslat getirir.
Hayat bu...
Selâm... Sevgi... Duâ ile...
Kalın sağlıcakla...
hanifi kara tarafından 11/3/2010 12:49:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
hanifi kara tarafından 11/3/2010 12:49:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
hanifi kara tarafından 11/3/2010 12:50:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
hanifi kara tarafından 11/3/2010 12:51:08 PM zamanında düzenlenmiştir.