- 2300 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İBADET
Yaşanılan hayatın iniş-çıkışları ve yaptığımız davranışlara binaen, kutsiliğine inandığımız bir zat huzurunda kendimizi hesaba çekme işlemine ibadet deriz. Bu eylem, her cemiyet veya her din mensubu için farklı şekillerle icra edilmektedir. Ama neticede gaye hep aynıdır. Yani amaç, ilah olarak kabul edilen zata ibadet etmektir. İbadette ki asıl amaç ise insanın kendisini hesaba çekmesi ve olgunlaşmaya çalışmasıdır.
Yeryüzünde yaşayan insanların büyük çoğunluğu Allah’ın ilahlığını kabul etmiş ve ne mutlu onlara ki doğruyu fark edip, ona ibadet etmenin gururunu yaşamaktadırlar. Zira Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar hepside farklı şekillerde de olsa Allah’a ibadet etmektedirler. Zaten yapılan ibadette doğru olan şey; şekilden ziyade aşk, şevk, samimiyet, tevazu ve ihlâs gibi değerlerdir.
Fiiliyat ve hissiyatlarımızı, her zaman Allah’ın denetiminde tutuyor ve de oluşturacağımız bütün davranış ve düşüncelerimizi onun istediği bir hayat tarzında şekillendirebiliyorsak ibadetimizi doğru yapıyoruz demektir. İbadetin bir diğer açılımı kulluktur. Zira tüm insanlar olarak, her birimiz kesinlikle birer kuluz. Yaşadığımız hayatın her anını da, ona yani Allah’a bağımlı olarak yaşamak durumundayız. Eğer her hareketimiz onun istediği doğrultuda ise hayatımızın her anını ibadet tadında ve doğru bir kulluk süzgecinden geçirerek yaşıyoruz demektir. İbadetin ve kulluğun gerçek manası ya da gerçek ibadet ve kulluk şekli işte budur.
Zira hayatının çoğu bölümünü, kötülükler içinde geçirerek yaşayan ve aynı zamanda da adeta kendini affettirircesine belirli dönemlere sıkıştırdığı ibadet anlayışı ile sınırlandırılmış bir kulluk tarzı asla doğru değildir. Yani insan hem çevresindekilere zarar verecek ve hem de malından infak edecek ya da hem zina yapacak ve hem de oruç tutacak… Bu ne kadar anlamlı ve ne derece doğru bir kulluk tarzı olabilir ki.
Hülasa ilahi kitaplarda zikredilen ve büyük günahlardan olduğunu bildiğimiz Allah’a şirk koşmak, adam öldürmek, zina yapmak gibi hatalardan birini veya bir kaçını işlemiş bile olsak, bundan sonrası için düzenli bir hayat yaşamak istiyorsak; hiç vakit kaybetmeden Allah’a sığınıp ondan af dilemeli, daha sonra da hayatımızın her anını gözlemlediğini bildiğimiz o Allah’ın istediği şekilde yaşamaya çalışmalıyız. Yani Allah’ın gözetiminde ve onun belirleyiciliğinde bir hayat yaşamak. İşte bütün mesele bu…
Bu anlamda bakınca, bir yetimin başını okşamak ibadettir. Dua etmek ibadettir. Sorumlusu olduğun ailenin rızkını temin etme amacıyla doğru ve düzenli bir işte çalışmak ibadettir. Tanıdık veya tanımadık herhangi bir insana Allah’ı ve onun esaslarını anlatmak ibadettir. İnsanların gelip geçtiği yerdeki zararlı bir maddeyi kaldırıp kenara koymak ibadettir. İnsanın eşiyle olan cinsi münasebeti bile, bir ibadettir. Kısaca ne şekilde olursa olsun iyi ve doğru davranışta bulunmak bir ibadettir. Ama yapılan iyiliğe de dikkat edilmelidir. İyilik bile hassasiyetle ve abartmadan yapılmalıdır. Zira Allah sürekli olarak, iyiliklerinizi orta bir iyilik vasfıyla kontrol altında tutun diye buyurmaktadır.
Biraz daha özlüce tanımlamak gerekirse ibadet için şöyle diyebiliriz ki, Allah’ın gözüne girebilme ya da sempatisini yani sevgisini kazanabilme adına yapılan her hangi bir davranış şeklidir. O nedenle attığınız her adıma dikkat edin. Zira hiç umulmadık bir anda Allah’ın çok hoşuna giden bir davranış sergilersiniz de onun sempatisini kazanırsınız. Onun sempatisini kazanan ise zaten bu âlemin de, öbür âleminde en mesut ve en bahtiyar insanı demektir.
Hayatımızın tamamını ve de yaptığımız her hareketi ibadet atmosferine dâhil edebilmek için yapmamız gereken tek şey; her hareketimizle kötülüklerden olabildiğince uzak durarak, en doğru ve en iyi davranış şeklini sergilemeye çalışmak olmalıdır.
Mehmet Akif UÇAR