ARABA SEVDASI
Hepimizin de bildiği gibi Recaizâde Mahmut Ekrem’in bu ismi taşıyan bir roman eseri var. Burada ondan bahsedecek de değilim. Bu benim araba sevdam.
Araba sevdası denince ne anlıyoruz. Belli bir marka arabayı sevmek, hoşlanmak ya da onunla vakit geçirmek mi? Belki öyledir. Ama benim sevdam yani araba sevdam arabayı sürmeye yönelik. Araba olsun da… Marka fark etmez gibilerinden. Ha bir Hacı Murat, ha Ferrari –ki bunları hiç sürmemiş olsam da- olmuş. Marka belli bir noktadan sonra geliyor. Yani bir Toros sürmekle Chervolet sürmek bir değil benim için. Aralarındaki fark dağlar kadar…
Erkeklere has bir özellik yani erkeğin fıtratında olan bir özelliktir araba kullanmak. Bu da bir şeye sahip olma, o şeyin başı olma hevesinden geliyor olsa gerek. Erkek ister ki gemide kaptan olmak… Uçakta pilot olmak… Sınıfta öğretmen, okulda müdür olmak… Sürekli yöneten olmak ister erkek. Araba sürmek de buradan geliyor diye düşünüyorum. O araca hâkim olmak, ilerletmek…
Küçük daha beş yaşına bile girmemiş çocukların birçoğunda oyuncak araba vardır. Bu heves daha o yaşlarda çıkıyor erkeklerde. Hiçbir bayan gördünüz mü sürekli araba oynayan, bilgisayarda araba yarışı yapan? Yine F1’de veya diğer motor yarışlarında da ben şu güne kadar bayan pilot görmedim. Ben de küçükken hatırlıyorum, köydeyken oyuncak arabamız olmadığı için kumların üzerinde şekilli güzel taşları araba diye çok sürmüşümdür.
Ben de bu küçük çocuklar gibi olmasa da içimde tüten bu hevesi kırmak istedim geçenlerde. Sadece araba kullanmak olsun diye gazetede gördüğüm “Yeni çıkan arabalar için test sürüşüne bekliyoruz.” İlânlarına kulak verdim. İçimde hemen gitmek iştiyakı doğdu. Merkezden biraz uzak da olsa gitmeliydim o markanın plazasına. Hiç kullanmasam da otomatik vites, içimdeki araba sevdası hafiften titreyen ellerime aldırış etmeden kontağı çalıştırmama yetti. Sonra başka bir gün başka bir marka araç… Bu sefer de hiç sürmediğim 4x4 bir jeep. Ama artık alışmıştım arabalara. Bu sefer de E5’te sürecektim.
Arabaya bindikten sonra hâkimiyet akıldan gidiyor, tamamen duygusal davranıyorum. Hızlı gitmek! Ne olacaktı ki hızlı gidince. Sadece tedbirsizlikten trafik kazasına sebep olacaktım.
Allah’ın erkeklere verdiği bu özelliği görmek ne güzel! Şimdi daha tedbirli olmak gerekiyor araba kullanırken. Hafizanallah yoksa bir felakete sebebiyet verilebilir dikkatsizlik sonucu. Hem kendini hem de başka masumları yakabilir bu kaza.
Hâsılı araba kullanmak çok güzel bir duygu erkekler açısından. Bu güzelliği yerinde, tadını kaçırmadan yaşamak gerekir. Sürat yapmak elimize bir şey kazandırmayacak. Beş dakika önce gidince para ödülü de vermiyorlar. Geride yetim bırakmaktan başka, mutsuz, huzursuz yüzlerden başka bir şey kalmaz. Sadece kendi başımızı yaksak neyse, birde birçok kişinin hakkına girmek vardır. Son olarak bir ağabeyimin şu sözleriyle yazımı noktalayayım:
“Ölüme hızla gitmeyin.”[*]
“Gözyaşı trafikten hızlı akar.”
[*] Özkan DURMAZ, 2006 trafik haftasında slogan yarışmasında birinci olmuştur.
İlhan KAPLAN