- 1486 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
mümine kadın ....
Kuran Ayetleri ile konuşan kadın Mumine Kadınlar Kuran Ayetleri ile konuşan kadın Mumineler
Abdullah b.Mübarek anlatiyor: “Hac farizasını eda edip Hz.Peygamber (s.a.v.)’in Ravza’sını da ziyaret ettikten sonra memleketime dönmek üzere yola çıkmıştım. Tam bu sırada, ileride yolun üstünde bir karartı gördüm. Yanına yaklaşınca yaşlı bir kadın olduğunu fark ettim. Önce ona selam verdim. O da;
-‘Onlara(cennet ehline) merhametli olan Rablerinden kıymetli bir selam vardır’(Yâsîn S.,58) ayetiyle karşılık verdi. Ona;
-Allah iyiliğini versin, bu mekanda yalnız başına ne yapıyorsun? diye sorunca, yaşlı kadın;
-‘Allah, kimi şaşırtırsa artık onun için yol gösteren yoktur’(el-‘A’raf,186) ayetini okudu. Yani; Allah, kimi kötü ameli nedeniyle sapıtırsa, onu doğru yola iletecek birini bulamazsın. Yaşlı kadının bu okuduğu ayet-i kerimeden, yolunu kaybettiği anlaşılıyordu. Ona tekrar sordum:
-Nereye gitmek istiyorsun? (Yardım edeyim)… Yaşlı kadın;
-‘Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan uzaktır. O, gerçekten işitendir, görendir’(el-İsrâ,1) ayetini okudu. Yaşlı kadın, bu ayet-i kerime ile de; hac farizasını eda ettikten sonra memleketi olan Kudüs’e gitmek istediğini ifade etmiş oluyordu. Tekrar sordum:
-Ne zamandan beri buradasın? Kadın;
-‘Üç gün boyunca’(Meryem Sûresi,10) diye cevap verdi. Ben de ona;
-Üç günden beri aç, susuz ve yapayalnız nasıl dayanabildin? diye sorunca, yaşlı kadın;
-‘Beni yediren ve içiren O’dur(Allah’tır)’ (Şuarâ S.,79) ayetini okudu. Tekrar sordum:
-Bakıyorum, yanında suyun da yoktur. Ne ile abdest alıyorsun? Yaşlı kadın;
-‘…Ve bu hallerde su bulamazsanız, temiz toprakla teyemmüm ediniz’(el-Maide,6) ayetini okudu. Bunun üzerine yaşlı kadına, yanımdaki yiyecekten bir miktar vermek isteyince bunu reddederek;
-‘…Sonra akşama kadar orucu tamamlayınız’ (el-Bakara,184) ayet-i kerimesiyle oruçlu olduğunu anlatmak isteyince, ona dedim ki;
-Ramazan ayında olmadığımızı biliyorsun (Onun için oruç tutmana gerek yok). Yaşlı kadın;
-‘…Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa, şüphesiz Allah (yaptığı iyiliği) kabul eder ve (yapılan iyiliği) hakkıyla bilendir’(el-Bakara,158) ayet-i kerimesini okudu. Ben, tekrar kadını ikaz mahiyetinde;
-Yolculuk esnasında oruç tutmayıp iftar etmek bize mübah kılınmıştır, deyince; yaşlı kadın;
‘…Eğer bilirseniz (güçlüğüne, zorluğuna rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır’(el-Bakara,158) ayet-i kerimesini okudu.
Yaşlı kadının, her sorduğuma Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerle cevap vermesi üzerine ona;
-Neden, seninle konuştuğum gibi sen de benimle konuşmuyorsun? diye sorduğumda, kadın;
-‘İnsanın ağzından hiçbir söz çıkmasın ki, yanında gözleyici ve yazmaya hazır melek bulunmasın (hemen konuştuklarını kaydetmek için)’(el-Kâf,18) ayetini okudu.
Yaşlı kadının Kur’an’a karşı bağlılığı ve hassasiyeti karşısında;
-Özür dilerim; (ne olur!) hakkını helal et, dedim. Yaşlı kadın;
-‘(Yusuf) dedi ki; bugün sizi kınamak yok. Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir’(Yusuf S.,92) ayetini okuyunca, ona;
-Seni, kafilene(arkadaşlarına) yetiştirmek için buyur, deveme bin, dedim…”
“Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir” (Bakara: 215) âyetiyle mukabele etti. Devemi yanına getirdim. Binecekken,
“Mü’min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar” (Nûr: 30) âyetini okudu. Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı,
bu arada elbisesi az yırtıldı.
“Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu hak etmeniz sebebiyledir” (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı.
“Sabret, deveyi bağlayayım!” dedim.
“Bu hususta Süleyman’ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık” (Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı
olduğumu kasdetti. Deveye bindi ve
“Bunu bize baş eğdiren Allah’ı tesbih ederim; yoksa bunu biz başaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!” (Zuhruf: 13-14) âyetlerini okudu.
“Haydi!”diye deveyi hızlandırdım.
“Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme. Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!” (Lokman: 19) mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
“Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!” (Müzzemmil: 20) dedi. “Şiir okumak haram değil ki!” dedim.
“Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!” (Bakara: 269) cevabını verdi. Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.
“Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!” (Mâide: 101) âyetini okudu. Derken kafilesine ulaştık ve “Kafile içinde kimsen var mı?” dedim.
“Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!” (Kehf: 46) dedi. Anladım ki, evlâdı var. İsimlerini sordum. “Allah İbrahim’i dost edindi; Allah Musa ile konuştu; Ey
Yahya, Kitab’a kuvvetle tutun!” (Nisâ: 125, 164; Meryem: 12)
âyetlerini okudu. “Ey İbrahim, ey Musa, ey İsa!” diye kafileye seslendim. Nur yüzlü üç genç “Buyur!” diye çıkageldi.
Onlara para verip, “Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatli
davransın!” (Kehf: 19) dedi. Yiyecek gelince bana, “Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!” (Hâqqa: 24) dedi. Çocuklara, “Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!” dedim.
“Annemiz” dediler, “Ağzından Cenab-ı Allah’ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur’an’la konuşur.”
İbn Mübarek, bu hadiseyi Kur’an’da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.
YORUMLAR
İNANINN ŞU AN SİZ NASIL Bİ KARŞILIK VERECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM ....ÖNCELİKLE TEŞEKKÜR EDİYORUM ..AMA ÇK ISRRCI OLDUĞUNUZU DA SÖYLEMEK İSTİYORUM ..ZORLA BENİ VİCDAN MUHASEBESİ YAPMAYA YÖNELTİYORSUNUZ ...AYETİ KERİMELER KABULUMDÜR AMENNA ....FAKAT BENİ KARIŞTIRIYORSUNUZ YA KİŞİLİĞİMİ KARIŞITIRORSUNUZ ....LÜTFEN BENİ DAHA FAZLA ZORLAMAYIN . TEPKİ ZAMANINI KAYBETMİŞİTİR .. O AN ÖYLE Bİ TEPKİ VERİLMESİ GEREKİYORMUŞ VE BEN DE VERMİŞİM ...GENE OLSA AYNI DUYGU İLE HAREKET EDER VE AYNI TEPKİYİ VERİRİDİM PİŞMAN DEĞİLİM TAMAM MI ....
ISRARCI OLMAYIN LÜTFEN ...HAMD OLSUN Kİ NEYAPTIĞIMIN .NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜN BİLİNCİNDEYİM ..VİCDAN KONUSUNA GELİNCE ...GAYET RAHATIM ....SAVUNULAMAZ Bİ DÜŞÜNCEYE DE SAHİP DEĞİLİM ...AYRICA ..KURA NI KERİM AYETLERİ İLE SİZ NASIL OLUR DA BANA KARŞILIK VERİRİSİNİZ ..NE ALAKASI VAR BU DURUMUN ONUNLA ....ÇARPITMAYIN OLUR MU ...BAHSEDİLEN AYETLER ...İNANÇ KONUSUNDA KABULLANMENİN İNANMANIN SÖZ KONUSU OLDUĞU AYETLERDİR ...VE DE HAMD OLSUN Kİ MÜSLÜMAN Bİ AİLENİN ÇOCUĞU OLARAK DÜNYAYA GELDİM VE HAMD OLSUN Kİ DE MÜSLÜMANIM ...RABBİM MÜSLÜMAN OLAAK ÖLMEYİ DE NASİP EDER İNŞALLAH ...
ÇARPITMAYIN BEYEFENDİ ....ÇARPITMAYIN ..YOKSA BENİM SİNİRLERİMDE ÇARPILACAK ....TÖVBE YAAA...
KEHF SURESİ
65... Derken kullarımızdan bir kul buldular ki,biz ona katımızdan bir rahmet vermiş,kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66... Mûsa ona, "sana öğretilen bilgilerden bana,doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı" dedi
67... Adam şöyle dedi; "Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin"
68... "İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin"
69... Mûsa ona, "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın.Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
70... O da şöyle dedi; éO halde eğer bana tabi olacaksan,ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soro sormayacaksın"
71... Derken yola koyuldular.Nihayet bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi.Mûsa "Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin ? Doğrusu şaşılacak bir iş yaptın" dedi.
72... Adam "sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi ?é dedi.
73... Mûsa, "unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma" dedi.
74... Yine yola koyuldular.Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü.Mûsa "bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün ? Andolsun çok kötü bir iş yaptın" dedi
75... Adam "sana benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi ? " dedi
76... Mûsa "eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam,artıkbenimle arkadaşlık etme.Doğrusu tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın.(Bu son özür dileyişim" dedi.
77... Yine yola koyuldular.Nihayet birşehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler.Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler.Adam hemen o duvarı doğrulttu.Mûsa "isteseydin bu iş için bir ücret alırdın" dedi.
78... Adam "İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir" dedi."Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım"
79... O gemi,denizde çalışan bir takım yoksul kişilere aitti.Onu yaralamak istedim,çünkü onların ilerisinde,her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.
80... Çocuğa gelince anası babası mümin insanlardı.Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.
81... Böylece,Rablerininonlara,bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.
82... Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi.Altlarında onlara ait bir define vardı.Babaları da iyi bir insandı.Rabbin,onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi.Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım.İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.
Sayın Gülsüm-Ramazan demek oluyor ki,bir işin iç yüzünü bilmeden o işle ilgili yorum yapmamak gerekir.Bizim şer sandığımız şeylerde bir hayır olabileceği gibi,hayır sandığımız işlerde de karşımıza şer çıkabilir.
Açıkçası yazdığınız yazıyı beğendim.Ve dinibütün bir insan olmanızı taktirle karşılıyorum.Bu yazınızı daha önceden okumuş ve yorum yazmamıştım.Ancak vicdan sahibi bir mümin olduğunuza hükmettiğim için size o notu ve mesajları yazmıştım.Sonunda da sizden gelen mesajlar doğrultusunda size bu yorumu yazmak zorunda kaldım.Sizde şunu unutmamalısınız ki bilgi sahibi olunmadan fikir beyan edilmez.Umarım yüce Rabbimizin kelamından ders çıkarmışsınızdır. Bilgi sahibi olunmadan yada yüzeysel bilgilere bakarak fikir beyan etmenin gıybetten farkı olmaz.
Yorumumu aynı surenin 57.Ayeti ile bitirirken bir kez daha vicdan muhasebesi yapmanızı rica ediyorum.Selam,saygı ve dua ile.
KİM.KENDİSİNE RABBİNİN AYETLERİ HATIRLATILIPTA ONLARDAN YÜZ ÇEVİREN VE ELLERİYLE YAPTIĞINI UNUTANDAN DAHA ZALİMDİR ? ŞÜPHESİZ BİZ ONU ANLAMAMALARI İÇİN,KALPLERİNE PERDELER GERDİK,KULAKLARINA DA AĞIRLIKLAR KOYDUK. SEN ONLARI HİDAYETE ÇAĞIRSAN DA ARTIK EBEDİYEN HİDAYET BULAMAZLAR
gülsüm-ramazan
ISRARCI OLMAYIN LÜTFEN ...HAMD OLSUN Kİ NEYAPTIĞIMIN .NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜN BİLİNCİNDEYİM ..VİCDAN KONUSUNA GELİNCE ...GAYET RAHATIM ....SAVUNULAMAZ Bİ DÜŞÜNCEYE DE SAHİP DEĞİLİM ...AYRICA ..KURA NI KERİM AYETLERİ İLE SİZ NASIL OLUR DA BANA KARŞILIK VERİRİSİNİZ ..NE ALAKASI VAR BU DURUMUN ONUNLA ....ÇARPITMAYIN OLUR MU ...BAHSEDİLEN AYETLER ...İNANÇ KONUSUNDA KABULLANMENİN İNANMANIN SÖZ KONUSU OLDUĞU AYETLERDİR ...VE DE HAMD OLSUN Kİ MÜSLÜMAN Bİ AİLENİN ÇOCUĞU OLARAK DÜNYAYA GELDİM VE HAMD OLSUN Kİ DE MÜSLÜMANIM ...RABBİM MÜSLÜMAN OLAAK ÖLMEYİ DE NASİP EDER İNŞALLAH ...
ÇARPITMAYIN BEYEFENDİ ....ÇARPITMAYIN ..YOKSA BENİM SİNİRLERİMDE ÇARPILACAK ....TÖVBE YAAA...