- 2061 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEĞER AŞK İMİŞ / ARİF DÜLGER
“Meğer Aşk İmiş”, şair Arif Dülger’in şimdiye dek yayımlanmış beş şiir kitabını tek kitapta topladığı kitabının adı. Arif Dülger’i herkes en çok 1978 de Yaşar Kaplan’ın çıkardığı Aylık Dergi’den tanır. (Aylık Dergi’nin enkazı ne yazık ki Arif Dülger’e ve Hicabi Kırlangıç’a kalacaktır; öğrenci harçlıklarını derginin giderlerine yatırıp, günlerce aç kalmayı göze alacaklardır, 1988’de, 10. yılın sonunda, Aralık ayında Aylık Dergi kapanıncaya kadar. O sıralar Kaplan yazdığı Demokrasi Risalesi adlı kitabından dolayı içerdedir.) Daha sonraları Ayane, Kardelen, Kayıtlar, İslami Edebiyat, Kırağı, Özülke, Seher, Kalem ve Onur, Edebiyat Ortamı, Düş Çınarı, Bir Nokta, Ay Vakti, Mor Taka, Anadolu Çınar, Ardıç, Aşkın e-Hali ve Edebiyat Otağı adlı dergilerde yayımlanır şiirleri, şiir üzerine çalışmaları ve denemeleri. 1980’lerin başlarında başladığı şiir serüvenini bıkmadan ve sakince sürdüren ender şairlerimizden biridir Dülger. O dönemlerde şiire başlayan çoğu kişinin bugün çok farklı yerlere savrulduğunu görmek her ne kadar üzücü gibi görünse de doğal bir seleksiyon bence bu olgu. Şiirin istediği sabrı göstermek ve yeterli donanıma sahip olmak hayli zor bir süreç. Bu süreç, gerçek şairi ve şiiri zamanla -kendine has yöntemlerle- öyle güzel ve son derece nesnel bir şekilde ayıklıyor ki bu sürecin sonlarını kestirmek mümkün olamıyor çoğu zaman. Kibrit alevi gibi yanıp kısa bir süre parlayan ve doğal olarak sönen öyle çok kişi örneği var ki her alanda. Toprağa ekilen bir tohumun toprak altındaki süreci hepimiz için ne kadar bilinmez ve önemli bir olguysa bir sanatçının da ürünlerini ortaya koymadan önceki süreci de o denli bilinmezdir ve önemlidir. Bir sanatçı için en büyük hazinenin çocukluk dönemi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu dönemde doğulan ve yaşanan hayat ikliminin ileride büyük açılımlara kapı aralayacağının önemli ipuçları sergilenir sessiz ve derinden.
Şair Arif Dülger söz konusu hazineyi her hücresinde yaşamış ve o hazinesine anlamlı çok şey katarak oluşturduğu sanatçı donanımının ürünlerini son derece özenli bir biçimde onunla ortak payda oluşturabilecek oylumda olan yüreklere nakış işler gibi sunuyor bu toplu şiirler kitabında: Şiir Nöbetleri (1990), Geçmiş Zaman Düşleri (1995), Ses Ver Bana (1998), Bana Aşkı Sun (2004) ve Sanki Bahar (2008) adlı kitapların hepsi bir arada.
Bir şairin şiir serüvenini ve katettiği mesafeyi irdeleme açısından tüm şiirlerinin tek kitapta yer almasının sağladığı fayda dışında ben genel anlamda özellikle şairlerin yaşadıkları zaman dilimi içerisinde şiirlerini toplu şiirler bazında yayımlamalarını çeşitli açılardan sakıncalı buluyorum. Bu sakıncaların en başında, bence şairin şiir serüvenini henüz sona erdirmediği söylenebilir. Şairin toplu şiirler kitabından sonra yazdığı/yazacağı şiirler hangi sıfatla anılacak? Diğer yandan farklı ruh ve hayata bakış açılarını yansıtan iklimlerin tek bir zaman dilimine sığdırılması söz konusu sanki. Bir de bir şairin bütün kitapları okuyucu tarafından aynı oranda sevilmeyebilir. Bu durumda okuyucu sevmediği kitaba da ücret vermiş oluyor veya kitaplığında yer işgal ediyor o kitap. Daha başka sakıncalar da sayılabilir şairi hayattayken çıkan toplu şiirler kitapları hakkında.
‘Şiir Nöbetleri’nde “şiir ve ateş yakar bir beni/…/ gözlerim terler yüreğimde aşk nisan yağmurlarıyla/…/ nöbetlerin sessiz aşinalığında yanar bir ibrahim/ ezan sesleri serilmiş kuş kanatlarında” diyen Arif Dülger şiirin uç beyliklerinden esintiler taşır ruhumuza ve ‘Geçmiş Zaman Düşleri’nde yorgunluğa açılan meydanların ufkunda batan güneşe dikkatimizi çeker ve yalnızlığımızı çoğaltan hüzün sarmalı üreten bir yürekle çıkar hep karşımıza geçmişe dair acılarımızı hatırlatırken: “bağrına saplanan bir kurşun gibi taşıyorum hasretini/ yitirdiğim ülkemin ağrılara bölünmüş coğrafyasında./ ağrılara bölünmüş coğrafyasında kalbimin/ yitirdikçe yaklaşıyorum cesaretime.” der ve yürek sancımızı koyultan çaresizliğimize sonsuz umut kapıları açmaya yöneltir bizleri. ‘Ses Ver Bana’ der, yüreğimizin ve ruhumuzun en kırılgan perdesinden seslenirken. ‘Bana Aşkı Sun’ derken çaresizlik yoktur asla ve acizlik te uğramamıştır şairin gönlüne, ama ince sızı bir şeyler de yok değildir, sürekli bir dip akıntısı çağlar durur yüreğinde şairin: “Bana ateşi sun, ey aşk erbabı/ Ufukta sükûnet, durma gülle vur!/ Zaman, soğumuş; zaman, ellerimde/ Deniz bozgunundan arta kalan bir ur.” İnsan oluşumuzun en ince ve en kırılgan zamanlarına yürek burkan dip notlar gibi çıkar karşımıza Dülger’in şiiri ve zamana ve ömre adanmış sevgilerimizin sağlamasını yaptırmaktan asla geri durmaz; ‘Sanki Bahar’dır yaşanan her daim ve ruhlarımız ölümsüzlüğe iyice kanaat getirmiştir artık: “Heyecanlı mevsim,/ Birden gelen bahar./ Sevgiden aşk doğar, / Hüzünden de şiir…”
Dülger’in şiir serüvenindeki bütünlüğü ve şiir sürecinin geçirdiği evreleri ortaya koyma anlamında oldukça güzel olmuş ‘Meğer Aşk İmiş’. Gerçek aşkı duyumsama ve anlamlandırma çabasında olan herkesi Dülger’in nahif ve içten duyarlılığına davet ediyorum.
(İstanbul Yayınları, Mart 2009, Tel: 0 212 216 51 44)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.