31
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2477
Okunma
Her dilin özgün kuram ve yazım kuralları vardır. Dili kullanırken bu hususu yok saymak gibi bir lüksümüz olamaz. Anlamını veya nasıl kullanılması gerektiğini bilmediğimiz kelime, deyim ve terimleri ya kullanmayalım, ya da araştırıp öğrenelim. Aksi halde trajikomik durumlara düşmekten kurtulamayız.
Bilmemenin değil öğrenmemenin ayıp olduğunu; öğrenmenin sonsuz bir süreç olduğunu ve her yaşta ve başta (=kültür) muhakkak bir şeyler öğrenebileceğimizi hemen hepimiz biliriz. Öğrenmek ve öğretmek, eğitim sürecinin etkileşimli (=interaktif) ve işteş iki temel öğesidir.
Dinimiz ilim öğrenmeye çok önem vermiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte; ‘Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, çalışınız!’ buyrulmuştur.
“Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.”- Fârâbî
“Bilmeden yapılan hata yanlışlıktır, bilerek yapılan hata ise ihanettir.”- B.Brecht
“Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa, efendim olur.”- Goethe
Atatürk, Türk Dili ile ilgili olarak “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.”
Yazılarda, yorumlarda, açıklamalarda dikkatimi çeken bazı belirgin hataları dilimin döndüğü ve kalemimin dile getirebildiği kadar örneklerle bilgilerinize sunmaya çalışacağım. Kimseden takTir (!) beklemiyorum zira hiç kimse başkasını taktir edemez; ancak takDir edebilir, edebiliyorsa! (Her iki kelime de Arapça kökenli olup, ‘takdir’ yerine ‘taktir’ kullananlar var, maalesef! Taktir: Damıtmak, imbikten geçirmek, fizikokimya terimi.)
Elbet Türkçe dilbilgisini ve yazım kurallarını tümüyle ele alarak burada açıklamanın mümkün olamayacağını takdir edersiniz!
"mi" EKİNİN YAZILIŞI
Soru eki olan "mi" kendinden önce gelen kelimeden ayrı yazılır. Kendinden önceki kelimenin son ünlüsüne göre ünlü uyumuna uyar. Kendisinden sonra gelen ekler bu eke bitişik yazılır:
—Oğlunu işe almadılar mı?
—Bitirdiğinde bana verecek misin?
—Tahtadaki şekli görüyor musun?
"-de" EKİ VE "de" KELİMESİN YAZILIŞI
Hal eki olan "de" bulunma, konumlanma belirtir ve kelimeye bitişik yazılır. Özel isimlerin sonuna geldiğinde kesme işaretiyle ayrılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar.
—Masada bazı belgeler var.
—Bende hiç para kalmadı.
—Ayakta durmaktan canım çıktı.
—Otomobil bozulunca yolda kalmışlar.
—Yurtta sulh, cihanda sulh!
—Dolabın anahtarı Ali’de olmalı.
Bağlaç işleviyle benzeşim, birliktelik belirten "de" ayrı yazılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar.
—Ayşe de çalışkandır.
—Yeni komşu da bize gelecek.
—Onları da gördünüz mü?
—Kerem de çalışmasını tamamlamış.
Bağlaç işleviyle zamanlama belirten "de" bitişik yazılır.
—Geldiğimde o çoktan çıkmıştı.
—Uyandığında oyuncağını sordu.
"-ki" EKİ VE "ki" BAĞLACININ YAZIMI
İlgi zamiri işleviyle iyelik bildiren "-ki" eki, ünlü uyumuna uymaksızın kendinden önce gelen kelimeye bitişik yazılır:
—Bizimki her zaman kurnazdır.
—Vazodaki çiçekler solmasın!
—Bu sayfadaki yazıyı okudunuz mu?
Sıfat işleviyle zamanlama bildiren "-ki" eki, ünlü uyumuna uymaksızın kendinden önce gelen kelimeye bitişik yazılır:
—Yarınki sınava katılacağım.
—Dünkü programı beğendiniz mi?
Bağlaç olan "ki" ayrı yazılır:
—Olmaz ki!
—Böyle de yatılmaz ki!
—Atatürk diyor ki: …
—Anladım ki sevmiyorsun; her şey bitti!
—Öyle bir güzel kitap okudum ki anlatamam.
"Ki" bağlacı bazı kelimelerle zamanla kalıplaştıkları için bitişik yazılır:
Hâlbuki oysaki sanki mademki ...
—O bizi pek sevmez oysaki biz ona çok değer veririz.
—Mademki gideceksin, bizi daha fazla üzmeyesin.
NOKTA ( . )
Türkçede yan yana iki nokta yoktur. Cümle sonuna ya bir nokta, ya da üç nokta getirilir.
Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur.
Kaçmayı namusuna yediremiyordu.
Kısaltmalardan sonra konur.
Prof. Dr. bkz. vb. Bn. P.T.T. T.B.M.M. ... (Not: Son yıllarda kısaltma harflerinin aralarına nokta koymama yaygınlaşmıştır. TBMM, PTT, TCDD ...)
Sıra gösteren sayılardan sonra konur.
II. Mehmet, 19. Yüzyıl, 150. sayfa...
Tarihlerde ay, gün, yıl arasına ve saatlerde zaman birimleri arasına konur.
23.04. 2001, 23.15...
Sayı bölükleri arasına konur.
Bu yıl nüfusumuz 75.000.000’u aşacak gibi.
VİRGÜL ( , )
Eş görevli kelimeleri (isim, sıfat, zamir), kelime gruplarını ve sıralı cümleleri ayırmada:
Türk övün, çalış, güven.
Bir varmış, bir yokmuş...
Uzun cümlelerde özneden sonra konur:
Okullar, her yıl Eylül ayının ikinci haftasında açılır.
Cümlede, vurgulu şekilde belirtilmesi gereken kelimelerden sonra:
Babam, zavallı babam, beni çok severdi.
Seslenmelerden sonra:
Sevgili Ahmet,
Sana çoktandır yazamadım ...
Aktarma cümlelerinin sonunda, tırnak işareti yerine:
—Ah şu aptalı bir yakalasam, diyordu.
Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda:
Okan, kim ne derse desin, iyi bir çocuktur.
Yazışmalarda yer adlarını tarihlerden ayırmak için:
Adana, 23 Nisan 2010
Ondalık kesirlerde tam ve ondalık kısmı ayırmada:
0,45 .......... 23,0056 ...
Belki hoş bir espri olmayacak ama bir virgülün iki cümle arasında nasıl anlam farkı yarattığını görebiliriz:
—Oku, adam ol baban gibi, eşek olma!
—Oku, adam ol, baban gibi eşek olma!
Yararlandığım başlıca kaynak:
TDK Yayınları
Esenlikler dilerim.