Masal (Meleğin gelişi ve Geçişi Kendinden)
Uzunca bir vakitti. Ümitler artık alışılmış bir umutsuzluk, heyecanlar, genzi yakan bir olağanlığa değişmişti yerini. Artık bahar yoktu. Yazlar yakmıyor, kışlar üşütmüyordu. Çiçekler açsa da, kokuları gelmiyordu. Elde kalan yalnızlıktı. Ahhh, başımın belası! bir rahat bıraksaydı… Yalnızlıkla aramıza giren tek şeydi, yalnızlık… Artık alışılmıştı, acıtmıyordu… Huzur yoktu, mutluluk… hıh! o da neydi?.. Unutulmuştu,.. yıllar olmuştu.
Bir geceydi.
Masmavi bir gece..
(Belki rengi veren algımdı... bilemiyorum… )
Gece maviydi, kimseler yoktu.
Yalnızlık vardı
O da gitsindi
Şiirler vardı, şarkılar vardı
Can yakıyordu gece leylak ve karanfil kokuyor
Gözler solmuştu
Bir melek göründü Bir’den Bir’e
Şavkı vurdu ay misali geceme
Dedi bana "mavi sensin kaybetme!"
Gözlerime değdi işte o gece
Maviliği anlattı hece hece
Elimden tuttu, gözyaşlarımı öptü
"Ben" dedi "gördüm seni Taaa uzaklardan.
Sana geldim, sona belki de
Al beni sakla göğsünde"
Sonra sonra işte…. Sonra aydınlandı gece. Meğer yaz gelmiş, meğer çiçek açmış, meğer kokmuş buram buram… Meğer yazlar yakıyormuş be!.. Masal böyle başlar, Nasıl sürer bilinmez…
Gökten üç elma düşer sonra...
Sonra?..
Aze Ayşe GÖKKAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.