- 572 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARCI AYHAN (5)
Pazarın atmosferine gittikçe uyum sağlamaya başladı. Arkadaşları ile şakalaşıyor ve dertleşiyorlardı.
Defolu bayan kilotu satan Erol’un hikayesi gündemdeydi.Ağzına aldığı sigarayı, kovboylar gibi sağa sola dönderirken; bir taraftan başından geçenleri anlatıyor, diğer taraftan da “beni dinliyorlar mı acaba” diye kendi üzerinde dikkat toplamaya çalışıyordu.
“Emekliliğine beş,altı ay gibi kısa bir süre kala SSK..muna gidiyor.Orada çalışan yetkili bir bayana durumunu arz ediyor. Bayan memure,Erol gibi gelip derdini anlatanlar çok olduğu için, hazırladığı bir tuzağa Erol’u da dahil ediyor.
Bir sürü hesap kitaptan sonra;
“Amca senin altı ay beklemene gerek yok.Şu kadar para yatırırsan emekli olursun.Sen, bana parayı ver ben,senin işlemlerini yürütürüm.
Erol:
“Peki “ diyor.Parayı kadına veriyor.
Kadın ona göre tezgahı hazırlamış. Erol gibi yirmiye yakın zavallıyı kandırıp paralarına konuyor.Bir iki ay hesaplarına emekli sandığından alır gibi topladığı paralardan yatırıyor.
Tabi bu arada çarptığı paralarla, akrabalarının üzerine iki tane ev alıyor.
Sahtekarlık, iki ay sonra ortaya çıkıyor çıkmasına ama iş işten geçmiş oluyor. Bayan memure, kısa bir süre hapiste yattıktan sonra tekrar görevinin başına dönüyor.
Konyalı halı satan Mustafa’nın derdi de bambaşka. Pazar dönüşü evinin önüne park ettiği arabasını sabah kalktığında bulamıyor ne yazık ki! Durumu polise bildirse de nafile.Kamyonla birlikte dünya kadar halılar da hırsızların gazabına uğruyor.Düşünüp duruyorum.
- Üzülme ağabey! Sigortadan parasını alırsın.
- Sigortanın günü geçmişti Ayhan!
-Tüh ya!Tam da geçecek zamanını buldu!
Aslında kafamda tilkiler de dolaşmıyor değil. Gerçek mi yoksa yalan mı söylüyor,anlamış değilim.
Sakarya depreminde mağdur olan depremzede İlhan, geçkin yaşına rağmen çırpınıp duruyor.Sürekli konuşuyor.Bülbül gibi şakırdıyor sanki.Oldukça da sevimli.Ortam adamı olduğu belli.Hemen kendisini topluma kabul ettiriyor. Oğluyla birlikte gelmişler. Oğlu,Maltepe’de dükkan açıp ekmek parasını çıkarmaya çalışırken İlhan da oğluna yardımcı olmak istiyor.
- Hele bir işleri düzelteyim, Sakarya’ya geri döneceğim.Benim oradaki işlerim daha iyiydi.Buralar bana göre değil.
Açık öğretim mezunu Erdal,askerliğini yapıp gelmiş.Hiç bir yerde iş bulamayınca:
"Pazarlarda bir şeyler satıp, ekmek parasını bari kazanayım" diye düşünmüş.
Bulaşık süngeri satıyor.Sürekli borsadan bahsediyor. “Ayıların” son zamanlarda kağıtlarda nasıl spekülatör hareket çektiklerini ve acemi borsacıların nasıl çapraz ateşlerde yem olduklarını anlatıyor. Ülke ekonomisi ile oldukça ilgili. Ekonomik terimleri ve ekonominin kurallarını bir uzman gibi izah edebiliyor.
Girdiği hayat üniversitesi böyleymiş demek ki. Ayhan’ın pazardaki çevresi gittikçe artmaya başlıyordu. Hep aynı dertler,sıkıntılar;birbirlerine çok benzeyen yaşam öyküleri.
Ayhan, anlatılan bu yaşam öykülerinden kendine dersler çıkarmaya çalışıyordu.
Memurlukla yüz seksen derece zıt çelişkiler,gerçekler…
Artık hayal dünyası da değişmeye başladı. Pembe rüyalar, çoktan gerilerde kalmıştı.
DEVAM EDECEK’
YORUMLAR
Zaten bizlere yön veren, yolumuza daha emin adımlarla devam etmemizi sağlayan deneyimlerimiz değil mi ? Ticarette anladığım kadarıyla daha zalim işliyor. Aslında sizin iyi bir esnaf olmanız bile şaşırtıcı. Memurlar, ticaret yapamaz. Zihniyetlerine terstir. İstisnai durumlar hariç tabi. Tebrikler Ayhan Bey. Saygılar
ayhansarıkaya
Selam ve saygılarımla.
Ayhan Bey yine çok etkileyiciydi. Çevrenizdeki hayatları okudukça şaşkınlığım tavan yaptı. İnsanı hayat pişiriyor diye boşuna demiyorlar. Tebrik ederim. 10 numara bir yazı ve hayatın tam içinden.. Saygı ve selamlarımla...
ayhansarıkaya
Yorumunuz için tşkler.
Selam ve saygımla.
ayhansarıkaya
Ellerinden öpüyom.
selamlar.