- 728 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sevmek üzerine
Çok sevmişti O’nu. Öyle çok sevmişti ki, başka biriyle mutlu olmasına bile razıydı gönlü. Ama biliyordu, biliyordu başka birinin olmadığını ve başkası olsa bile “O ben olmalıyım” diyordu.
Hâl böyleyken bir türlü anlatamıyordu kıza O’nu nasıl sevdiğini. Saçlarını bir rüzgârdan nasıl nefes nefese aldığını, gözlerindeki o benzersiz siyahı, bir çocuk masumiyetini andıran gülüşünü, içine ayrı bir huzur veren sesini, daha birçok şeyi söylemek istiyordu ama yapamıyordu. Sebebi aşktandı, biliyordu. Ne zaman bütün cesaretini toplayıp her şeyi anlatmak istese kelimeler harf harf düğümleniyordu boğazına. Sanki o gidiyor başka bir çocuk çıkıyordu kızın karşısına. İçine anlamsız korkular doluyordu. Eli ayağı titriyor, öyle anlamsız bir heyecan sarıyordu her yanını. Ya havadan, sudan konuşuyorlardı ya da uzun uzadıya susuyorlardı. Kız da olup bitenlerden habersiz soruyordu her defasında çocuğa. “bir derdin var senin, bana anlatabilirsin, biz arkadaş değil miyiz?” “arkadaşız, arkadaşız elbette” diyordu çocuk ve sudan bahaneler üretip geçiştiriyordu her defasında. Ne yapsa bir türlü anlatamıyor, kaçıyor, içten içe yanıyor, gün be gün eriyordu.
Yağmurlu bir eylül akşamı evinde bir boşluğa dalmış düşünüyordu çocuk umutsuz aşkını ve işin içinden çıkamıyordu, ne yapsa olmuyordu. O’nu görmek için can atıyordu ama her görüşünde içini tarifsiz duygular kaplıyor, aşkını anlatamayışının ezikliğini yaşıyor, öylece kalıyordu. Kapı çaldı, saat hayli geçti. “kim bu münasebetsiz gecenin bir yarısında” deyip kapıya doğru yöneldi çocuk. Kapıyı açtı, gözlerine inanamadı. Gelen O’ydu. “içeri buyur etmeyecek misin?” dedi kız. “pardon, bu saatte seni burada görünce, şaşırdım açıkçası” dedi çocuk, az sonra kendini kötü bir sürprizin beklediğini anlıyormuşçasına. “geç, geçsene içeri”. “buraya bu saatte neden geldiğimi merak etmiyorum deme, inanmam” dedi kız. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. “ettim, ettim tâbii ki” dedi çocuk, kendini nasıl bir sonun beklediğini biliyormuş gibiydi. Hiç eveleyip gevelemeden sadede geldi kız ve tabiri caizse pat diye şunlar dökülüverdi dudaklarından. “biliyor musun? Ben âşık oldum”. “ya, öyle mi” dedi çocuk, mahvolmuşluğun rahatlığıyla. Yine de bozuntuya vermemek için sordu kıza. “kimmiş bu şanslı çocuk, ben tanıyor muyum?”. Kız neşe içinde, “kim olacak şaşkın, sensin tabii ki” dedi. “demek anladın” dedi çocuk, şaşkın ve bir o kadar mahcup bir tavırla. “neyi” dedi kız.
“seni sevdiğimi” dedi çocuk. “evet anladım, anladım” dedi kız, “ama seni sevdiğimi”
Hüzünle başlayan bütün hikayelerin mutlu bitmesi dileğiyle ..
kadir günaydın / sevmek üzerine
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.