NOTALARI ÇALINMIŞ SÖZLER.
Teker teker zincire vurulmuş karanlığa baki umutlarımın arasında bir eski istasyon kadar yalnızlıkla doluyum bu akşam. Oluk oluk kanlar dökülmüş kalbimle darmadağınım. Sanırsın ki kuralsız yaşamışım.
Her sabah güzel hayallerle yola çıktığım sokaklar, mutluluğa elveda çiçekleri uzatır bana... Tabii bir çorap söküğü gibi sürekli üstüme gelen hayatın gerçeklerini saymazsak.
Oysa bir nisan yağmurunda ıslanmak isterdim. Sevda şehrimin kana bulanmış caddelerinde... Belki sonsuzluk sunulurdu. Acemi âşık nöbetlerinde savunmasız kalmazdım belki de...
Yüzüm layık değil sanki tebessüme, bu kadar gözyaşıyla yıkandıktan sonra. Notaları çalınmış sözlerim suskun şarkılara gebe. Varın Üsküdar’a selam söyleyin Aziz Mahmuda. Belki bende gelirim, IV. Murad gibi tebdil-i kıyafetle; kapıdan sultan şanıyla kovulmamak için. Çok muhtacım ağzından bal akan sözlere...
Başı tulgalı fatihler döner mi gittikleri seferden. Geceler küser mi yıldızlara... Ay sıkılır mı güneşle yarışmaktan. Pencereme yansıyan buğulu karanlığa bakarken,düşüncelerim yoğunlaşır ölüm üzerine...Kefensiz kaldığımı hatırlarım ruhum intihar ettiğinde.
Akşam uğrarken çiçekleri susmuş gönül bahçeme ... Bomboş bir çölü andırır gökyüzüm. Düşlerim dalında vurulur, yavru bir kuş gibi. Daha uçmayı bile beceremezken. Sahilden meçhul bir tren kalkar, derin bir keder, bir dalga gibi yüzüme vururken…
Hüseyin Özbay 30.06.04.