- 681 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zarf
Bir davet gelir hiç beklemediğiniz bir anda hiç beklemediğiniz bir yerden. Üstelik davetiyesini kendi ellerinizle yazmışsınızdır. Beklentilerinizin üzerinde bir hayat yaşamışsınızdır yaşamasına ama; beklediğiniz büyük teklifi alamamışsınızdır daha. Yaşadığınız hayat sizi gün be gün bu davete hazırlamış, giydirmiş, kuşandırmıştır da sizin henüz haberiniz olmamıştır.
Rüyalar vardır zaman zaman gördüğümüz hani. Bize yeni yeni ufuklar açan, hedefler sunan, derinden sarsan. Uyanıp kısacık bir not düşer bırakırsınız yüreğinizin en ücra köşesine. Yürek toprağınıza ta ezelden bir tohum ekilmiştir de sizi ebediyete taşımayı va’d eden, o tohumu yaşadığımız hayatta besleyip büyütememişsinizdir. Sonun başlangıcındasınızdır artık. Garip bir başlangıç sunar hayat size bazen. Sır yüklüdür ağzına kadar. Bir o kadar da cazibelidir bu yüzden.
Bir sürü anlamsızlığa bir sürü anlam yüklersiniz, anlamlı olan her şeyi de bir kalemde silersiniz. Kocaman bir OFF! gelir bağrınızdan bırakmak istemezsiniz. Bütün suçu ona-buna yükler, doğru olmadığını bile bile “hep sizin yüzünüzden” serzenişleriyle işin içinden çıkmaya çalışırsınız. En basit gerçekler en büyük yalanlar olur.Yalanlar ise ne de çabuk giyer gerçeklerin üzerine bir türlü olmayan elbisesini. Çıkmaz sokaklarda nefesiniz kesilir ama başka yerlerde de nefeslenemezsiniz. Bir önceki boyutta kalır herşey bir anda.
Tam bu tıkanmışlığın, bu çığlık çığlığa sessizliğin ortasında sizi bambaşka yerlere çağıran bir ses duyarsınız. O dakikadan itibaren sadece o sese kulak kesilirsiniz. Sevgiyi sevgiyle öğrenirsiniz. Bir tarafta kıyametler koparken bir tarafta sırat köprüleri kurulmaktadır mütemadiyen sanki. İsrafil’ in uyarıcı, haber verici vazifesini başka başka şekillerde yüklenmiştir birileri.
’Bir tecrübedir bu, hiledir bu
Yok,mahvıma bir vesiledir bu’ bocalamaları içinde mahsur kalır;
’Yalnız duyan yaşar’ derler ki doğrudur;
’yalnız duyan çeker’ derim en doğru söz budur...’ mısrasıyla dertleşir;
’Her nefeste eyledik yüzbin GÜNAH!
Bir günaha etmedik hiç bir GÜN AH! ’ dizelerinde de tefekkürün en koyusuna dalarsınız...
Büyük bir iştiyakla, garip bir yolculuk öncesi duyulabilecek endişeler içinde, hiç hazırlıksız, meteliksiz, azıksız ucu bucağı görünmeyen yollara düşersiniz. Enginde yavaş yavaş kaybolursunuz. Bir rota ararsınız yüreğinizde el yordamı ile. Ömrünüzün bir mevsiminde gördüğünüz o rüyayı hatırlarsınız birden. Sonuna kadar açılmış panjurlarıyla o perdesiz pencere gelir gözünüzün önüne. Bembeyaz giysileri içinde ak saçlı ak sakallı o mübarek zat ile otururken bulursunuz kendinizi ismi çoktandır gönlünüze düşen. Manzarayı birlikte temaşa edersiniz gördüklerinizin, duyduklarınızın, hissettiklerinizin bir gerçek olmasını dileyerek. Bütün renklerini bırakmıştır gökkuşağı yeryüzüne bu büyük buluşma için. Sizin için…
Göklerden gelir davet bazen ve böyle bir rüyada verilir elinize o zarf.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.