Fehm
Gecenin karanlığı şehre çökmüştü. Saat yarımı geçmiş olmasına rağmen ben uyuyamıyordum.
Senelerden beridir görmediğim çocukluk arkadaşımı görmüş gibi kalemime sarılmıştım. Karnı aç ve havanın soğukluğu ciğerlerine kadar işlemiş bir sokak çocuğunun, on dakikadır takip ettiği adamın, attığı izmaritten aldığı son dumanı gibi içiyordum sigaramı.
Bir şeyler karalıyordum ama ne için yazdığımı ve ne yazdığımı bilmeden, kalbimden ve aklımdan geçenler, sanki elime, oradan kaleme ve oradanda kağıda doğru kendiliğinden oluşmuş bir dere gibi akıp gidiyordu.
Gönlümü, henüz nedenini keşfedemediğim, kilometre’lerce genişliğinde bir çölde su bulmuş bir seyyah’ın midesindeki gibi bir ferahlık sarıyordu. Ben rahatladıkça kalemim hızlanıyor, kalemim hızlandıkça ben ferahlıyordum. Ne yazdığımı, ne için yazdığımı bilmeden karalıyordum, ama öğrendiğim bir şey vardı, oda bir muharrir’in en yakın dostunun kim olduğuydu ..
Mustafa YADİGAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.