- 3771 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
CUMHURİYET VE LAİKLİK KARŞITLIĞININ ÖZET TARİHİ
Osmanlının son dönemlerinde (Tanzimat hareketleri ve sonrası) devletin yenilikçi hareketleri yanında asker-sivil bürokratlar ile çağdaş eğitim almış aydınlar yer almışlardır.
Yenilikçi hareketin karşısında direnç sergileyenler ise temelde iki grupta toplanmışlardır. 1. Devlet müdahalesi karşısında, Pazar ekonomisini savunan iktisadi (çıkarcı- menfaatçi) temelli muhalefet hareketi.
2. Devlet karşısında yapılan yeniliklere direnen mahalli gelenekleri ve dinsel inanış biçimlerini savunan dinsel içerikli muhalefet.
Bu iki akım yani; devletçiler ile devlete karşı olanlar cumhuriyet döneminde de toplumun siyasi yapısını şekillendirmede etkili olmuştur.
Yukarıda sözü edilen gruplar Osmanlı toplumu içinde fikri çalışmalarını yürütürken özellikle II. Meşrutiyet ile parlamento içinde temsil edilmeye başlanmıştır.
II. Abdülhamit’in baskıcı rejimi içinde filizlenen ve gelişen "Hürriyet" kavramı ise, o günlerde sadece baskıdan kurtulmak anlamında, bir çok akım tarafından kullanılmıştır.
II. Meşrutiyetin ilanı sonrası parlamento içinde, çoğunluğu elinde bulunduran "İttihat ve Terakki"(Birlik ile İlerleme)’ ciler ile bunlara karşı olan "Hürriyet ve İtilaf" (Özgürlük ve uyum)’cılar yer almışlardır.
İttihat ve terakkiciler zaman içinde önce cemiyet, sonra parti (fırka) biçiminde örgütlenmişler, siyasi ve ekonomik anlamda devletçiliği, sosyal anlamda Türkçülüğü ve halkçılığı benimsemişler, padişahın iktidarının kısıtlanmasını isteyerek padişaha karşı gelenlerin toplandığı bir parti haline gelmişlerdir.
Hürriyet ve itilaf partisinde ise ittihatçılara karşı olanlar ve padişah taraftarları toplanmışlardır.
Birinci Dünya savaşı sonunda yenilen Osmanlı devleti yıkılmış ve bu ortamda yine iki görüş ortaya çıkmıştır. Bu görüşler: 1. İmparatorluk bakiyesini muhafaza etmek isteyen padişah ve İstanbul
Hükümeti taraftarları (bu maksatla 30’a yakın parti kurulmuştur)
2. Mustafa Kemalin başını çektiği Müdafa-i Hukuk hareketi,
16 mart 1920 yılında parlamentonun dağıtılmasından sonra Müdafa-i Hukukçular ile diğer görüşte olanlar parlamento içinde temsil edilemez olmuşlar ve Müdafa-i Hukukçular büyük çoğunluğuyla Anadolu ya geçerek 23 nisan 1920 de TBMM ne katılmışlardır.
Meclisin açılmasından sonra, bir taraftan kurtuluş mücadelesi verilirken diğer taraftan devletin alacağı şekil tartışılmaya başlanmış, bu tartışmalar, Müdafa-i Hukuk içinde birleşen grupların ayrışmasına sebep olmuştur.
Birinci meclis içindeki gruplar: Birinci grup: Başını Mustafa kemal’in çektiği yenilikçiler.
İkinci grup: Saltanatçı, hilafetçi, Mustafa kemal’in şahsına muhalif olanlar, İttihat ve Terakki Partisini yeniden ihya etmek isteyenler,birinci gruptan rahatsız olup ayrılanlar.
1 Kasım 1922 de saltanatı kaldıran meclis, içindeki görüş ayrılıkları sebebiyle çalışamaz duruma gelmiş, hükümet krizi çıkmış, hilafetin kaldırmasını istemeyen ikinci grup, meclis çalışmalarını kilitlemiştir. Bunun üzerine Temmuz 1923 de seçime gidilmiş, ikinci grupta bulunan milletvekillerin büyük çoğunluğu bu seçimde aday gösterilmemiş ve tasfiye edilmişlerdir.
11 Ağustos 1923 günü ikinci meclis çalışmalarına başlamıştır. Mecliste bulunan Müdafa-i Hukukçu milletvekillerinin katılımıyla 9 Eylül 1923 günü "Halk Fırkası" kurulmuştur( 1924 yılında isminin başına “Cumhuriyet” kelimesi getirilmiş, 1935 yılında partinin ismi” Cumhuriyet Halk Partisi” olmuştur.)
Bu meclis; -29 kim 1923 günü cumhuriyeti ilan etmiş,
-3 Mart 1924 günü hilafeti kaldırmış ve,
-20 Nisan 1924 günü Anayasayı kabul etmiştir.
Cumhuriyetin kurulmasını, Mustafa Kemalin cumhurbaşkanı olmasını ve hilafetin kaldırılmasını hazmedemeyen muhalifler, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele Ve Adnan Adıvar öncülüğünde Halk fırkasının karşısında muhalif bir düşüncede olan “Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası”nı (İlerici Cumhuriyet Partisi) 17 Kasım 1924 yılında kurdular. Partinin kurulmasını müteakip, cumhuriyet karşıtları, hilafet ve saltanat isteyenler ile Mustafa Kemal’e muhalif olanlar süratle bu partide toplanmışlar, kurulan bu partiyi Nakşi bendi tarikat şeyhleri de desteklemişlerdir.
Şubat 1925 yılında doğu bölgesinde şeriatçı ve Kürtçü Şeyh Sait ayaklanması başlamış bu ayaklanmanın kışkırtıcıları ise Terakki Perver Cumhuriyet Partisi yönetici ve üyeleri olmuştur. 4 Mart 1925 yılında çıkarılan "Takrir-i Sükun kanunu"na dayanılarak isyan, Haziran 1925 yılında bastırılmış, isyana katılanlar istiklal Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırılmışlardır. Bu yargılamalar sırasında Terakki Perver Cumhuriyet Partisi de yargılanmış isyana teşvik ve üyelerinin isyana katılmaları sebebiyle 5 Haziran 1925 tarihinde kapatılmıştır.
Mustafa Kemal Nutuk’ta bu parti ve yöneticilerini; cumhuriyet düşmanlığı, saltanatçılık, halifecilik, İngiliz yandaşlığı ve vatan hainliği ile suçlamıştır.
Çok partili bir sisteme geçişi Atatürk bizzat teşvik etmiş ve bu maksatla Ali Fethi(Okyar) Bey’e 12 Kasım 1930 tarihinde," Serbest Cumhuriyet Fırkası"(Bağımsız Cumhuriyet Partisi)nı kurdurmuş, ancak eski muhaliflerin süratle bu partide toplanmaları endişeye sebep olmuştur. Nitekim bu partide toplanan cumhuriyet karşıtları, dinci ve gerici zihniyet mensupları, Nakşi bendi tarikatı lideri Şeyh Esat’ında kışkırtması, desteğiyle ve şeriat isteğiyle, 23 Aralık 1930 tarihinde Menemen olayları olarak bilinen gerici ayaklanmayı başlatmışlar, Yedek Subay Mustafa Fehmi KUBİLAY ve emindekileri hunharca şehit etmişledir. İsyana katılanlar yakalanarak cezalandırılmış, bu olayların merkezi haline gelen Serbest Cumhuriyet Partisi 17 Kasım 1930 tarihinde kendini feshetmiştir.
Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrasında özellikle doğuda meydana gelen ayaklanmalarda hilafet ve saltanat taraftarlarının etkisi ve katsını çok fazla olmuştur. Bu isyanları zamanın hakim gücü İngiltere de desteklemiştir.
Bu dönemde meydana gelmiş olan isyanların başlıcaları;
-1920-1921 Koçgiri isyanları
-1930 Ağrı isyanı
-1931 Dersim’de Devlet karşıtı hareketlerin başlaması ve devamında,
-1935-1937 Şeyh Sait Rıza liderliğindeki Dersim isyanıdır.
11Eylül1937 tarihinde Şeyh Sait Rıza yakalanmış ve cezalandırılmıştır. 1938 yılında bölgede yapılan operasyonlarla bölge huzura kavuşturulmuştur.
Gerçek çok partili demokrasiye 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisi içinde bulunan muhalif grubun partiden ayrılarak “Demokrat Parti”yi kurmasıyla geçilmiştir.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle “YETER SÖZ MİLLETİN” sloganlarıyla iktidara gelen Demokrat Parti on yıl süre ile Türkiye’yi idare etmiş ve genel itibariyle rejime sadık kaldığı kanaatini verse de gerici ve dinci, cumhuriyet karşıtlarını bünyesinde barındırmıştır. Uyguladığı ekonomik politikalarla ülkenin dışarıdan borçlanmasına sebep olmuş halkın refah artışını sağlayamamış, muhalefete uyguladığı kanun dışı baskılar, öğretim üyelerine ve orduya yönelik aşağılayıcı söz ve tavırları sonucun da 27 Mayıs 1960 tarihinde İhtilal sonucunda yönetimden uzaklaştırılmıştır.
9 Temmuz 1961 yılında halk oylamasına sunularak kabul edilen Anayasa’nın getirdiği özgürlüklerden faydalanan dinci, gerici, hilafet taraftarı cumhuriyet karşıtları, Nakşi bendi tarikatının İskender Paşa dergahı şeyhi Mehmet Zahit Kotku’nun da teşvikiyle Necmettin Erbakan tarafından 1970 yılında “Milli Nizam Partisi”ni kurmuştur. Bu parti 1971 askeri müdahalesi sonunda Anayasa mahkemesi tarafından "laikliğe aykırı hareketleri sebebiyle" kapatılmıştır. Bundan sonra; bu zihniyet 1973 senesinde yine Necmettin Erbakan tarafından "Milli Selamet Partisi" adı altında parti kurmuş ve çeşitli koalisyon hükümetlerinde yer almıştır.
1980 askeri müdahalesi sonucunda, MSP’ de (diğer bütün partilerle birlikte) kapatılmıştır. İslami eğilimli "Refah Partisi" 1983 yılında kurulmuş 1991 seçimlerinde parlamentoya yeniden girmiş. 1995 yılında yapılan seçimlerde ise, Doğru Yol partisiyle koalisyona giderek hükümette görev almıştır. Ülkenin sürüklendiği 28 Şubat sürecinin ardından önce hükümetten ayrılmış sonra Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmıştır. 1988 yılında Erbakan’ın siyasi yasaklı olması sebebiyle parti, Recai Kutan tarafından "Fazilet Partisi" adı altında yeniden kurulmuştur. Bu parti de, 2001 yılında "laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak" suçlaması ile Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmıştır.
Fazilet Partisinin kapatılması sonucunda partinin eski yöneticileri fikir ayılıkları sebebiyle bölünmüş, 2001 yılında “Saadet Partisi” ve 13 Ağustos 2001 tarihinde “Adalet ve Kalkınma Partisi” kurulmuştur.
AKP 2002 genel seçimlerinde oyların %34.3’ ünü alarak parlamentoya girmiş ve tek başına iktidar olmuştur. 2002 yılından bu güne kadar iktidarda olan ve Anayasa mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak “ suçlamasıyla hüküm giymiş olan, geçmişini yukarıda özetlemeye çalıştığım zihniyetin bu günlerde neden cumhuriyet değer, ve kurumlarını yıpratarak, içini boşaltarak yok etme gayretinde olduklarını ve yaptıkları demokratik açılımlarla kimlere yol açtığını, milletçe ibretle seyretmekteyiz.
BEKİR GÜÇLÜER
YORUMLAR
Canım sıkıldı şimdi. Açacakları yol sınırlarımızın dışında kalsın diyorum ama iyi bir komşu olmayacakları ortada. Huzur bozan bir gelecek olacaklardır.
Selamlar, güzel paylaşımdı.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
BELLİ Kİ SİZİNLE AYNI DÜŞÜNCELERİ PAYLAŞIYORUZ. BU YAZIYI YAYINLARKEN DAHA DA SERT ELEŞTİRİLER ALACAĞIMI BEKLİYORDUM. NE YAZARSAK YAZALIM VEYA KONUYU NE KADAR DETAYLANDIRIRSAK DETAYLANDIRALIM BAZI DÜŞÜNCELERİ TÖRPÜLEMEK MÜMKÜN OLAMIYOR.
FİKRİ DESTEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDER SAYGILARIMI SUNARIM EFENDİM.
Sayın GÜÇLÜER ; 1946 da Demokrat Partinin kurulması önemli bir ayrıntı olmakla birlikte yazınızda bu hususa yönelik yeterli detayı bulamadığımı belirtmek istedim.2 nci Dünya Harbinin galipleri yeni Dünya düzenini şekillendirirlerken belli paktlara yöneldiler.Örneğin; malum Yeşil Kuşak projesi gibi.Pakistanlı,müslüman olmuş Hint'lidir.Bizimle bağlantısı bu pakt kurularak sağlanmıştır.Dolayısıyyla Demokrat Partinin Halk Partisinden ayrılanlarca kurulmuş olması yeterli bir derinlik içermiyor.Olayı bu yönüyle de ele almakta fayda olduğu kanaatimdeyim.
Çalışmanız için tebrik ediyor saygılar sunuyorum.
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
YAZININ BOYUTUNU GENİŞLETMEDEN TARİHİ AKIŞ İÇERİSİNDE SIKIŞTIRILMIŞ BİLGİLERLE KONUYU DİLE GETİRMEYİ HEDEFLEMİŞTİM.
ELEŞTİRİLERİNİZDE HAKLI OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORUM. BİR BAŞKA YAZIMDA YEŞİL KUŞAK VE PAKTLAR KONUSUNU İŞLEYE BİLİRİM.
SAYGILARIMLA.
Ders kitaplarından süzme bir yazı.resmi tarihin birsürü saplantılarıyla dolu.
Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi isimleri hiç araştırmadığınız ortada.Söylemek zorundayım;sığ bilgiden her zaman korkmuşumdur.
emek vermişsiniz,saygılar
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
AYNI GÖRÜŞTE OLMADIĞIMIZ KANAATIDAYIM
SAYGILARIMLA
Emek verilmş bir yazıydı...
Saygılar kaleminize...
Eser Akpınar tarafından 10/29/2010 8:38:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM
SAYGILARIMLA
Bölünmüş milliyetçilerle hiç aydınlanmayacak solcuların ve vatan haini teröristlerin bir de çeteci, dikta meraklılarının kucak kucağa olduğu bir zamanı yaşıyoruz.
Allah muhabbetlerini artırsın.
Onların dostluğu pazara kadar sürer. O pazar da ilk seçimlerdir. Ne yapsınlar ki; böyle güçlü bir iktidarı ne halk düşürüyor ne ordu. Çıldırmasınlar da ne olsun?
Gelelim yazıya: Başlardaki akademik bilgilere ya da alıntılara ne gerek vardı " YETER SÖZ MİLLETİN " dedikten sonra altına kendi fikirlerinizi bilimsel gibi giydirecektinizse.
Tamamen siyasi söylemle başlayıp öylece bitirseydiniz. Ama yok... Siz de bilimli kanaat bildireceksiniz.
O zaman olmuş yazınız.
Fakat ikna etmiyor. Selamlar.
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
YAZIYI DETAYLANDIRMAK MÜNKÜN OLSADA BU ORTAMDA UZUN YAZILARIN OKUNURKEN SIKINTI YARATTIĞINI BİLİYORUM, BU SEBEPLE,SIKIŞTIRILMIŞ BİLGİ OLARAK VERMEYİ DÜŞÜNMÜŞTÜM.
SAYGILARIMLA.
Aydınlatıcı ve gerçekçi yazınız için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum...
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
SAGILARIMLA.
Hepimizin öğrenmesi gereken gerçek bilgileri yansıtan, çok yararlı bir yazı. Fakat belli zihniyete mensup kişilerin, aydınlanmaları gibi bir ihtimal,maalesef mümkün değil.. Hiç değilse tarafsız kalabilenler aydınlanmalı.
Yazara teşekkür borçluyuz.
bekir güçlüer
ZİYARETİNİZ VE DEĞERLENDİRMENİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.
SAYGILARIMLA.