Alo Orda Mısın (8)
Nazan’ın babası, “her akıllarına estiği zaman sokaklarda buluşmasınlar. Görüşmek istediklerinde Murat eve gelsin, gözümüzün önünde olsunlar. Hem sen kimden yanasın? Görüşmelerine kısıtlama getirirsek belki birbirinden soğurlar. O heriften hoşlanmıyorum, ona hiç güvenmiyorum benim küçük kızımı kendine aşık etti“ diyerek kızgınlığını dile getirdi.
Karısı, “yanlış düşünüyorsun, sen kısıtlama getirdiğin sürece onlar birbirine daha çok bağlanır. Yasaklar hep cazip gelir. Hatırlasana, bize de yasak getirdiklerinde nasıl da gizlice buluşurduk“ dedğinde gülerek, “ne iyi yapmışız da buluşmuşuz, seni kandırmasaydım zalim baban seni bana vermezdi“ dedi.
Karısıi “işte şimdi aynı şeyleri Murat da sana hissedecek, Nazan’la daha çok bağlanacaklar birbirlerine. Onları gizli saklı buluşmaya sen sevk ediyorsun. Nazan’ın Murat’ı bırakmasını en az senin kadar ben de istiyorum ama bunun yolu bu değil“ dedi.
Nazan’ın babası, “Murat’ın bana ne hissettiği umurumda bile değil, yeter ki kızımdan uzak dursun ama ne yazık ki şimdilik yapabileceğimiz başka birşey yok. Sen yine de gözünü Nazan’ın üzerinden ayırma“ diyerek Murat’ı kızından uzak tutmaya çalıştı.
Nazan ise, odasında kendini derslerine adamıştı. Bir süredir yaptığı tembellikler yüzünden notları düşmüştü. Evdekiler bunu öğrenirlerse Nazan’a daha sert kurallar koyabilirlerdi, Nazan bunun bilincindeydi. En kısa zamanda notlarını eski haline getirmeli ailesi bu düşüşü fark etmemeliydi.
Saatlerce ders çalıştı, artık gözlerini daha fazla açık tutamayacağını anlayarak dersi bıraktı. Çantasını hazırladı ve uykuya daldı.
Sabah uyandığında biraz uykusuzdu ama okul çıkışı Murat’la buluşacağı için çok mutluydu. Hazırlıklarını tamamlayarak okulun yolunu tuttu. Okulun kapısına geldiğinde bir sürprizle karşılaştı. Murat Nazan’dan önce gelmiş kapıda onu bekliyordu.
Murat’ı görünce sevinçle koşarak boynuna sarıldı.
Murat, dün gece aramadığını derslerine konsantre olmasını istediğini söyledi. Nazan da aynı sebepten dolayı aramamıştı. “Bir süre böyle çalışırsam kısa sürede derslerim düzelir. Sonra rahat rahat konuşuruz” dedi. “
Murat, “buluşacağımızı annene söyledin mi?“ diye sordu. Nazan biraz üzgün, “evet ama babam bundan sonra ev dışında buluşmamızı istemiyor“ diye yanıt verdi.
Murat, “artık babanla konuşma zamanı geldi“ dediğinde Nazan merakla ne konuşacaklarını sordu.
Murat, “aşkım kafanı karıştırmayım şimdi, bunları akşam konuşuruz. Sen o güzel kafanı bunlara yorma. Sadece derslerini düşün de şu okul bitsin. Gerisini ben halledeceğim“ dedi.
Zil çalıyordu, Nazan, “bu zil de aşkımızı kıskanıyor. Bizi ayırmak için elinden geleni yapıyor” diye sızlandı.
Murat gülerek, “sen üzülme aşkım, bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecek” dedi ve yanağına bir öpücük kondurarak, hadi şimdi okula“ dedi.
Nazan tam gidiyordu, geri dönerek usulca, “seni seviyorum“ diyerek koşarak uzaklaştı.
Murat, Nazan duymasa da arkasından, "ben de seni seviyorum aşkım" diye mırıldandı...
Kararını verdi, Nazan’ın babasıyla konuşacaktı. En azından Nazan liseyi bitirdikten sonra evlenmek için onayını almaya Kararını çalışacaktı. Bu hiç kolay olmayacaktı bunu biliyordu ama denemekten başka çaresi yoktu
Kafasındaki soru işaretleriyle boğuşurken gözü saate ilişti. Nazan’ın okuldan çıkmasına az kalmıştı. Hemen kendine çekidüzen vererek okula gitti. Kısa bir süre sonra zil çaldı. Okul dağılmaya başladı. Biraz bekledikten sonra Nazan’ın koşarak geldiğini gördü. Sevgiyle kollarını açtı, işte yine birlikteydiler. Oyalanmadan arabaya binerek okuldan uzaklaştılar.
Murat yolda, “önce yemek yiyelim, acıkmışsındır“ dedi ve Nazan, “evet acıktım gerçekten“ dedi. Murat Nazan’ı çok şık çok nezih bir restorana götürdü. İkisi de acıkmıştı. Birlikte yemeklerini yedikten sonra Murat, “buranın tatlısı çok güzel, tatlılarımızı da yiyelim ondan sonra kalkalım. Rahat konuşabileceğimiz bir yere gideriz. Bu arada sana söylemek istediğim bazı şeyler var” dedi. Tatlılarını yedikten sonra kalktılar.
Nazan meraklanmıştı, “benimle konuşmak istediğin ne, söylesene çatlayacağım meraktan“ deyince Murat gülerek, “biraz merak et bakalım“ diyerek onu kızdırmaya çalıştı. Nazan ısrar edince Murat, “babanla evlilik işini yeniden konuşmaya karar verdim“ dedi.
Nazan çok heyecanlanmıştı, “ona ne söyleyeceksin?“ diye sordu. Murat iki dakika sabret, rahat konuşabileceğimiz biryer biliyorum, geldik zaten“ dedi ve arabasını park etti. Birlikte içeri girdiler. Ortam kalabalık olmasına rağmen gürültü rahatsız etmeyecek kadar azdı.
Gözden uzak deniz manzaralı cam kenarında bir masa tercih ettiler. Garson hemen onlara eşlik ederek yardımcı oldu. Murat garsonun, “ne alırsınız “sorusuna meydan vermeden, “siparişi biraz sonra vereceğiz“ diyerek garsonu masadan uzaklaştırdı.
Nazan merakla bekliyordu. Murat, “babana liseyi bitirdiğin zaman evlenmek istediğimizi ve bunun ikimizin kararı olduğunu söyleyeceğim“ dediği zaman Nazan, “bunu söylersen babam büyük ihtimal karşı çıkacaktır. Seninle buluşacağımızı öğrendiğinde nasıl tepki verdiğini görmeliydin“ dedi.
Murat, “kabul etseler de etmeseler de biz nişanlıyız ve karım olacaksın. Gizli gizli buluşamayız bu çok saçma“ dediğinde Nazan, eve gelebileceğini babasının buna izin verdiğini söyledi. Murat, “elbette eve de gelirim ama annenle babanla aynı odada seninle ne konuşabilirim ki” diye tepki gösterdi.
Nazan, artık ev dışında buluşamayacaklarını, babasının kesin yasak koyduğunu söyledi. Murat, “ben yapabileceklerimi adım adım yapıyorum, gerisi onlara kalmış“ dedi.
Nazan’ın aklı karışmıştı, “nasıl yani?“ diye sordu. Murat, “babamla konuştum, senin babanla da konuşacağım. Sonrasında günah benden gider” dedi.
Nazan, “daha açık konuşur musun“ dedi.
Murat, ”elimden geldiği kadar ılımlı yaklaşıyorum, hem kendi aileme hem de senin ailene ama onlar bütün kapıları kapatıyorlar “ dedi.
Nazan, “tam olarak kapatıyor sayılmazlar. Kapatsalardı yüzüklerimizi çıkarmamızı isterlerdi” dediğinde Murat, “ne farkeder ki, nişanımızı iptal ettiklerini söylediler zaten. Ama yüzgöz olmamak için yüzüklerimizi çıkarmamızı şimdilik istemiyorlar” diye karşılık verdi. .
“Nişanı geçersiz saymadılar ama artık istediğimiz zaman görüşmemize bile engel olmaya çalışıyorlar. Bizim evdekilerin düşüncelerinin ise bilmesen daha iyi. Belki de hata bizde, onlara birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi inandıramadık“ dedi.
Nazan kırılmıştı, “seni sevdiğime inanmıyor musun?“ diye sordu.
Murat Nazan”ın bu çocuksu haline güldü, “beni sevdiğine inanıyorum ben de seni seviyorum ama bu sevgimizi ailelerimize gösteremedik“ dedi. Nazan’ın kırıldığını anlayınca, “üzülme her şeyim sırası var. Zamanı geldiğinde aşkımızın büyüklüğünü anlayacaklar” dedi...
Bunun üzerine Nazan, “benim ailem seni çok sevdiğini zaten biliyor “ diye karşılık verince Murat, “ İyi ya işte, yarın akşam sizdeyim. Benim de seni ne kadar çok sevdiğimi anlayacaklar“ dedi.
Nazan, “yarın akşam bize mi geliyosuunn?“ diye sevinçle sordu. Murat, “ne var gelemez miyim, baban istediğim zaman seni gelip görebileceğimi söylememiş miydi?“ diye sordu. Nazan, “evet öyle söyledi, görüşeceğiniz zaman eve gelsin, evde görüşün demişti. Yaşasın yarın bize geliyosun“ diye sevinç çığlıkları attı.
Birlikte olunca vaktin nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Nazan’ın telefonu çaldı, arayan annesiydi. Artık eve gelmesini istiyordu. Nazan, “bir saat sonra evdeyim anne“ diyerek telefonu kapattı.
Biraz daha oturduktan sonra Murat, “hadi seni eve bırakayım, merak etmesinler diyerek hesabı ödedi ve kalktılar. İkisi de çok güzel zaman geçirmişti ama vakit nasıl da geçmişti oysa birbirlerine doyamamışlardı.
Murat yolda Nazan’ı sürekli derslerini ihmal etmemesi gerektiği konusunda uyardı. Derslerinin kötü olması durumunda Nazan’ın ailesinin bundan kendisini sorumlu tutacaklarını hatırlatarak dersleriyle problem yaşamamasını istedi.
Nazan bu konuda endişe edilecek birşey olmadığını, son yazılıda bütün notlarını yükselteceğini söyledi. Derslere yoğunluk vermesi demek üniversite sınavında da başarılı olmak demekti. Nazan bunun bilincindeydi. Üniversiteyi kazanmayı çok istiyordu. Yıl boyu bu hayalle deliler gibi çalışmıştı.
Nazan’ın üniversiteyi kazanması Murat için çok önemliydi. Nazan’ın her hayalinin gerçekleşmesini istiyordu. Bazı şeyleri kendisine saklamasının nedeni de, Nazan’ın sınavdan başka şeyler düşünüp kafasının karışmasını istemediği içindi.
Murat herşeyi üniversite sınavına endekslemişti. Sonrası için kendince geliştirdiği planları vardı ama Nazan’ın bu planlardan haberi yoktu. Kendi ailesiyle görüşmek, sonrasında Nazan’ın ailesiyle görüşmek planının ilk aşamalarıydı.
Kendi ailesiyle görüştüğünde bir sonuca varamamıştı. Nazan’ın ailesiyle evlilik konusunu tekrar masaya yatırdığında da hiç hoş şeyler işitmeyeceğini düşündü. Bu defa sadece verilen kararı dinlemekle kalmayıp kendi düşüncelerini söylemekte kararlıydı. Kabul ederlerdi ya da etmezlerdi ama Murat kendi fikirlerini açıklamak zorundaydı.
Bunu yaparken son derece dikkatli olmak zorundaydı. Söyleyeceği yanlış bir söz, Nazan’ı zor durumda bırakabilirdi. Hem dersleri açısından hem de aile ilişkileri açısından Nazan zarar görmemeliydi.
Bütün bunları düşünürken Nazan’ın sesiyle irkildi. Nazan panikle, “dursana evi geçtin!‘ diyordu.
Murat, “dalmışım aşkım“ diyerek geri geri geldi ve kapının önünde durdu. Nazan’ı öperek yolcu etti. Tam ayrılırken de, “müsait olunca telefon aç, merak ederim seni“ diyerek vedalaştı.
Nazan,”tamam açarım“ diyerek bahçe kapısından içeri girdi ve karanlıkta kayboldu.
Nazan eve geç kalmıştı ve bunun farkındaydı. Zile basmaya cesaret edemedi, anahtarıyla kapıyı açıp eve girdi. Annesi kapıda onu bekliyordu. Hiddetle, “nerdesin sen saat kaç oldu. Babana ne cevap vereceksin şimdi!‘ diye çıkıştı.
Nazan Murat’la birlikte olduğunu eve kadar Murat’ın bıraktığını söyleyince annesi, “tamam kızım, babana da böyle söyle de al cevabını“ diyerek sırtını döndü ve gitti.
Nazan salona hiç geçmeden doğruca odasına gitti ve üzerini değişti. Aynada kendine baktı, yorgun görünüyordu. Önce babasına hesap verecekti sonrasında da derslerine çalışacaktı. Bu tempoyla yine sabahlayacaktı. Bunların düşüncesi bile yormuştu şimdiden. Önce banyoya giderek elini yüzünü yıkayıp, oradan da salona geldi.
Salonda çıt çıkmıyordu. Babası cevap bekliyor gibiydi.
“Özür dilerim baba vaktin nasıl geçtiğini anlayamadım ama eve Murat bıraktı“ diye savunma yapma gereği duydu.
Babası, “hiç hoşuma gitmese de akşama kadar sokakta kalıyorsun ve arayıp gecikeceğini söyleme zahmetine bile girmiyorsun. Pes doğrusu!“ diyerek tepkisini dile getirdi.
Nazan, “Murat’la birlikte olduğumu bildiğiniz için merak edeceğinizi düşünemedim‘ dedi.
Babası, “Zaten Murat’la olduğunu bildiğim için merak ediyorum. Böyle sorumsuz davranırsan söyler misin bana sana nasıl güveneceğim de Murat’la olmana izin vereceğim!“ diyerek kükredi.
Nazan kırılmıştı, “ikinizden de özür diliyorum. Bir daha böyle sorumsuz davranmayacağım, söz veriyorum” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Babası da üzülmüştü biricik kızını böyle azarladığı için ama onu kaybetmekten ona zarar gelmesinden çok korkuyordu. Nazan ise babasının neden bu kadar sinirlendiğini bir türlü anlayamıyordu.
Babası yerinden kalktı kızının yanağına bir öpücük kondurdu, “hadi gel birlikte mutfağa gidelim sen yemeğini ye ben de sigaramı içeyim. Biliyorsun annen odada sigara içmeme kızıyor“ diyerek Nazan’ın gönlünü almaya çalıştı. Nazan tok olduğunu söylese de babası, “aç aç çalıştığın dersten bir şey anlamazsın, kırma beni“ diye ısrar ederek Nazan’ın yemek yemesini sağladı.
Babası bir taraftan Nazan’ın derslerini sorguluyordu. “Sınavlara çalışıyorsun değil mi?“ diye sordu. Sonra hemen ekledi, “benim güzel kızım isterse başaramayacağı ders yoktur“
Nazan babasının kendisine olan bu güvenine sevinmişti. Bu güveni hakediyordu da. Okulda her zaman başarılı bir öğrenci olmuştu. Anne babasını dersler konusunda hiç üzmemiş, her zaman onların kendisiyle gurur duymasını sağlamıştı.
Nazan’ın başarısına öyle alışmışlardı ki, bu başarı sıradan olmaya başlamıştı. Nazan’ın üniversiteyi kazanamama olasılığını akıllarına bile getirmiyorlardı.
Nazan da kendine güveniyordu. Okulda öğrendiği herşeyi, isteyerek çalışarak öğrenmişti. Öğrendiklerini ezberlemeden konuların mantığını anlayamaya çalışarak öğrenmeye özen gösterdi ve bunu başardı. Dersler konusunda oldukça donanımlıydı. Sağlam bir temeli vardı.
Bu anlamda, çok büyük bir aksilik olmazsa sınavı kazanamaması gibi bir durum söz konusu değildi.
Nazan yemeğini bitirmiş babası da sigarasını içmişti.
Babası, “yemeğini yediğine göre sen doğru odana, derslerinin başına. Ama önce bize birer kahve yap. Hem böylece annenin de gönlünü almış olursun“ diyerek Nazan’a tiyo verdi ve salona geçti.
Bir süre sonra Nazan kahveler elinde salona geldi. Annesi kızının bu hiç rastlanmayan kahve ikramına memnun olmuştu. Kahvesini alarak teşekkür etti. Nazan babasına da kahvesini ikram ettikten , “size afiyet olsun, ben odama geçiyorum“ dediğinde annesi, “benim prensesim annesine iyi geceler öpücüğü vermeden mi gidiyor‘ diyerek barış çubuğu yaktı.
Nazan gülümseyerek anne ve babasına iyi geceler öpücüğü vererek odasına çıktı.
Nazan bir günü daha böylece kazasız belasız atlattığına seviniyordu. Birden aklına Murat’ın, “eve gidince beni ara“ sözü geldi. Hemen Murat’ı arayarak, “aşkım herşey yolunda, ilk geldiğimde biraz azar işittim ama sonra barıştık. Beni merak etme“ diyerek Murat’a rapor verdi.
Murat Nazan’dan haber alınca rahat bir nefes aldı. O da evde benzer sıkıntılar yaşıyordu . Onun anne babasının kızgınlığı Murat’ın eve geç gelmesinden çok, bu saate kadar Nazan’la birlikte vakit geçirmiş olmasıydı.
Murat, “artık sizi anlamakta zorlanıyorum. Ne yapmaya çalışıyorsunuz bilmiyorum. Gerçekten Nazan’ı sevmekten vazgeçeceğimi falan mı sanıyorsunuz?” diye şaşkınlıkla sordu. Annesi hemen, “ artık nişanlı bile sayılmazsın, diğer kızlarla görüşmeyi kesmeyeceksin değil mi?” diye sordu.
Murat, “tabi görüşmeyi kesmeyeceğim ama Nazan’ı seviyorum. Bunu sakın aklınızdan çıkarmayın, Nazan’a karşı bu garip tutumunuzu sürdürmeye devam ederseniz beni kaybedersiniz haberiniz olsun!“ diyerek tavrını koydu.
Babası Murat’la yüzgöz olmak istemiyordu. Çok gerekmedikçe annesiyle olan tartışmasına katılmak taraftarı değildi. Bu demek değildi ki babası da gerektiğinde Murat’a tavrını koymayacak...
Annesi bu söz üzerine çok üzüldü. “Daha şimdiden sana neler söyletiyor. Sen eskiden benimle hiç böyle konuşmazdın“ diyerek kırgınlığını dile getirdi. Murat, “amacım seni kırmak değildi özür dilerim. Ama çok üstüme geliyorsunuz. Bu kadar tepki verecek ne var anlamıyorum. Sevdiğim ve nişanlım olan kızla birlikte zaman geçirmek istememin nesi yanlış. Bana mantıklı bir açıklama yapın, ben de ikna olayım o zaman. Böylece birbirimizi üzmemiş oluruz“ diyerek çaresizliğini anlatmaya çalıştı.
Sonra anladı ki bu kısır bir muhabbetti. Sürekli aynı şeyleri konuşuyorlar ve bir türlü kimse düşüncelerinden taviz vermiyordu. Üzüntüden stresten başka bir şey değildi yaşanan. “Artık susmalıyım“ diye düşündü. Bu şekilde biryere varamayacaktı.
Hiç aç olmadığı halde konuyu değiştirmek için, “ben gidip birşeyler yiyeyim“ diyerek soğuk rüzgarlar esen ortamdan uzaklaşmak için mutfağa gitti. Annesi yaprak dolması yapmıştı. Murat’ın en sevdiği yemekti. Hemen bir tabak dolma aldı. Kenarına yoğurt alarak ekmeksiz yemeğe başladı. Bir taraftan da, “bu işin sonu nereye varacak“ diye düşünüyordu.
Okulun bitmesine ve sınavlara çok az zaman kalmıştı. “Şu sınavı atlatmadan hiçbir şey yapamam“ diye düşündü.
Ertesi gün Nazan’ın evine gidecekti ve bir tartışma da orada yaşanacaktı. “Bu büyükler neden böyle acaba. Sanki evlensek kıyamet kopacak, hiç aşktan anlamıyorlar“ diye kendi kendine söylendi.
İçi sıkılmıştı. Dolaptan buz gibi bir bira alarak odasına çıktı. Odası ilk defa ona dar geldi. Oysa rahatlıkla iki kişinin yaşayabileceği büyüklükte büyük bir odaya sahipti.
Birasını içtikten sonra kendini yatağa attı. Uyumadan önce Nazan’ı arayarak, “iyi geceler aşkım. Seni çok seviyorum, sesini duymadan uyumak istemedim“ deyince Nazan da “iyi geceler aşkım. Ben de seni çok seviyorum“ diyerek telefonu kapattı ve dersine geri döndü.
Murat olabilecekleri düşündükçe ne kadar çaresiz durumda olduğunu farketti. Herkesi aynı anda memnun edemeyeceğini anladı. Birileri üzülecekti ama üzülen tarafın Nazan’la kendisi olmasını istemiyordu. Mantıklı açıklamalar da istemiyordu. Nazan’ı seviyordu ve onunla birlikte olmak istiyordu. Bunun dışında hiçbir şey düşünemiyordu.
YORUMLAR
Hanımefendi; Murat'ıntavrı olması gereken gibi.Nazan'ın bu ortamda derslerine akıl yönlendirmesi, başarılı olması, olağan üstü irade ister.Ancak,başarıyor.Aile tepkileri normal.Temel kural (Sanırım Tevrat'ta da geçer): ''Oğul anasını bırakıp karısına sarılacaktır''.Gidiş bu gidiş...
O değil de,
Bitirmişsiniz keskin bir biçimde .Du bakalım n'olmuş ?
Tebrik eder saygılar sunarım efendim.
Esma KAHRAMAN
Erkeklerin bencede kesin tavri cok önemli böyle konularda.
Anne Babaya saygi bir yana sevdigi insan ile olan beraberligi bir yana.
Güzeldi
Bakalim konusmada neler yasanacak, gercekten ailelerin bazen bukadar karsi cikilmasini anlamiyor insan.
Yüregine saglik
Sevgilerimle
Esma KAHRAMAN
Esma hanım ,
öykünüzü bu bölüme kadar takip ettim.
Daha önce de söylemiştim günlük olağan bir dil ve okuyucuda merak uyandıran bir üslubunuz var...
Fakat önemli bir hata yapmışsınız.
Sanırım kendinize ait bir site adresinden kopyala yapıştır yöntemiyle buraya aktarıyorsunuz yazdıklarınızı.. Öyküyü okurken yer yer diğer sitenizde ki adres linki gözüme çarptı .
Merakımı yenemeyerek siteye girdim ve tüm öykü çırıl çıplak karşıma çıktı.
Açıkçası bu öyküyü artık sonuna kadar biliyorum.
Bu önemli bir hata bence.
Çünkü sonuçta merak edilen ve bölüm bölüm sunulan ve sonu belirsiz bir eseri ben yaptığınız hata yüzünden okudum ve öğrendim.
Öykünün tamamı hakkında yorum yapmayacağım size haksızlık etmek istemiyorum.Ama linkleri silmeniz daha iyi olur :)
Saygılarımla.
qizLi özNe tarafından 10/29/2010 11:28:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
qizLi özNe tarafından 10/29/2010 11:33:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
Esma KAHRAMAN
qizLi özNe
ya arkadaşım,kızma ama hala Murat'la Nazan arpa boyu yol alamadılar bu evlilik konusunda.Yine aileler görüşecek,yne olumsuz cevap olacak her hangi bir aileden .Sonra yine Murat'la Nazan kendi aralarında seviyom,falan diye birbirlerine morel verecekler.
Bu öykü biraz ilerlese olmaz mı yani? Dokuzuncu bölümde de aynı şeyleri okuyacam diye tedirginim şimdiden.
Hadi sana kolay gelsin.Okuyana kolay da bir de yazana sor de mi.:))))
Selamlar.
ayhansarıkaya tarafından 10/28/2010 11:28:24 PM zamanında düzenlenmiştir.