TÜRKÜN MUCİZESİ…
Behiç ERKİN; çalışkan, disiplinli,azimli karakterinden,vatan sevdasından hiç ödün vermemiş ve vatanının ona yüklediği sorumlulukları hiç unutmamış, milletini ve devletini zor durumda bırakacak hiçbir teklifi kabul etmemiş bir vatanseverdir.
Atatürk’ün yakın arkadaşı olan Behiç bey’e Türkiye’nin ilk demiryolu okulunu kurmak nasip olmuştur.Aynı zamanda çok iyi bir yöneticidir.
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasındaki en önemli pay sahibi olan komutanlardan biridir.
“Günün birinde bir Amerikalı Ankara’ya Behiç beyi ziyarete geldi. Şu teklifte bulundu kendisine;
“Demiryolu inşaatından vazgeçin, müşterek karayolu yapalım ve motorlu nakil vasıtaları ile (otobüs, kamyon) yolcu ve eşya nakledelim” dedi.
Behiç Bey Amerikalıya sordu:
-Bu karayolu malzemesi ziftten yapılma değil mi?
-Evet dedi Amerikalı.
-Bu zift petrolden elde edilir değil m? Diye sordu Behiç Bey.
-Evet dedi Amerikalı.
-Bu mazot ve benzin petrolden elde edilir değil mi?
-Evet dedi Amerikalı.
-Bu petrol bizde var mıdır? Diye sordu Behiç Bey.
-Korkarım ki hayır dedi Amerikalı.
-Bu memleket kömürü olduğu halde kullanamamış, ağaç keserek odunla trenlerini işleterek, askerlerini düşmanın karşısına güçlükle dikip, özgürlüğünü kazanmıştır. Bizi, petrole bu kadar muhtaç hale getirirseniz kim bilir vatanı bir daha müdafaa etmek gerekse ne müşkül durumda kalırız. Bu zorlukları tecrübe etmiş olmam vesilesi ile milli menfaatler adına ülkenin her yerini karayolu yapmak düşüncesini sakıncalı bulurum” dedi. Behiç Bey.
Amerikalı ise bu girişimden bir sonuç alamadı.
Behiç Bey.ülke menfaatlerini her şeyin önünde kutsal sayan,günümüzde çok fazla özlediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz özel insanlardan biriydi.
Ülkeyi demir ağlarla örmek için durmadan çalışmış Atatürk tarafından daima takdir edilmiş bir vatanseverdi.
Atatürk bu takdirini 10. Yıl Marşı’nda “Yurdun her yerinde dumanlar tütüyor” mısrasını değiştirip, “Sizin emeğinizi tam olarak ifade etmiyordu, değiştirdim”. ’Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan ’yaptım” diyerek göstermiştir.
29 Ekim 1923’te Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilan edildiği zaman Ulu Önder Atatürk ve Behiç bey gibi karakterlerinden ve vatan severliğinden asla ödün vermeyen kahramanlar tarafından kurulduğunda ülkenin İğneden ipliğe her ihtiyacı dışarıya bağımlıydı.Ülkenin durumu:
• Maden imtiyazlarının %75 yabancılarda %5 azınlıklardaydı..
• 1919 da halkın %14 sıtma % 9frengi hastasıydı.Köylünün %72’si bitliydi.
• Evlerin %97 sinde tuvalet ve benzer kolaylıklar yoktu…
• Bütün Anadolu da Otomobil sayısı 1000 taneydi. bunun 800’ü İstanbul 100’ü İzmir deydi .
• Okuma yazma oranı ise %7 idi. kadınlar ise %1 bile değildi.
• Anadolu ya her türlü kolaylığı sağlayacak ziraat ve sanayi yatırımlar için birikmiş milli sermaye yoktu..
• Demiryolları çok az ve ilkel, deniz yolları da yabancı şirketlerin kontrolünde bulunuyordu.
• Bilim ve düşüncesi yok sayılacak düzeydeydi…
• Yasalar çağın gereklerinin gerisindeydi..
• Kadınların ilke olarak toplumsal hayatları ve hiçbir hakları yoktu
• Anadolu araştırmayan,yetersiz medreselerin elindeydi
• Her yer tekke,dergah,tarikattı…
• Osmanlının dış borcu Lozan da yeni Türk devletine yüklenmişti .
İç deki ve dışta ki düşmanlar Atatürk ve arkadaşlarına hiç şans vermiyor Türkiye Cumhuriyetinin oluşumunu imkansız ve bir hayal olarak nitelendiriyorlardı…
Atatürk çok kısa zamanda maddi ,sosyal ve kültürel alanda kalkınmayı sağlayan devrimlerle ve inkılaplarla yepyeni bir devlet kurdu…
Batı düşünürler bu hızlı ve görkemli gelişmeyi TÜRK MUCİZESİ olarak nitelendirmişlerdir…
Atatürk Türk halkına,laikliğe,bağımsızlığa,ilme ,bilime,sanatta,spora dil,din ,ırk ayrımı gözetmeksizin,aileye ,kardeşliğe,dostluğa, önem veren onurlu, yüksek karakterli bir vatan bıraktı…
Türkiye Cumhuriyetinde bir birey olarak demokrasiye, hukuka ,ülke ekonomisine ,laikliğe,düşüncelerimizi hür ifade edebilmeye, seçme,seçilmeye,zengin bir dile , ilimde,bilimde, sanatta İlerleme hakkına sahipsek ve kadınlarımız söz sahibiyse ise bunları Türk Mucizesini gerçekleştiren Ulu önder Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz…
Ulu Önderimiz Türk milletine olan güvenini şu sözlerle yinelemiştir,
“Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.” 1926 (Atatürk’ün S.D. III, S. 80)
Şanlı bir tarihin bekçileri ve onurlu,karakterli, cesur,vatansever bir önder Atatürk’ün ve kahramanlarının evlatlarıyız..
NE MUTLU TÜRKÜM ! diyene
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...
Dilek AKINCILAR