- 989 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
S E V G İ
Bitmez, tükenmez savaşların dünyamızı kan gölü haline getirdiği bir ortamda sevgiden bahsetmenin yersiz olduğunu söyliyebilir misiniz? Böyle zamanlarda barışa, sevgiye, hoşgörüye daha çok ihtiyacımız olduğunu inkâr edebilir misiniz? Onun için biz de bu yazımızda paylaştıkça sürekli çoğalan bir servetten bahsedelim istedik. Sevgiden.
Asrımızın dünyasında en etkili ele geçirme vasıtası, ne toptur, ne tüfektir. Bunlar şehirleri olduğu kadar gönülleri de tahrip ederler. Dolayısıyla bunlarla gönülleri fethetmenin boşa kürek sallamaktan başka bir anlamı yoktur. Zorla gönül almaya hiçbir zaman, hiçbir şekilde imkân olmamıştır. Zor karşısında korku nedeniyle gönüllerini vermiş gibi görünenler, buldukları ilk fırsatta bunun aksini hemen itiraf ederler. Ünlü Fransız düşünürü Rousseau “Kesenizi boşaltıp avuç dolusu vermeniz yetmez. Bir insanı paranın sevdirdiğini hatırlamıyorum. Kasalarınızı açabilirsiniz, fakat kalbinizi de birlikte açmazsanız başkalarının kalbi size daima kapalı kalacaktır. Sempati ve iyi niyet hediyelerden daha tesirli ve hiç şüphesiz daha faydalıdır” diyerek gönülleri fethetmenin pek de maddeyle ilgisi olmadığını ne de güzel ifade etmiş.
Gerçekten de gönül almanın yolu “Yarım Elma”dan geçmektedir. Durup dururken kendisine yarım elma uzatıldığını gören insan, bir anda, düşünülmüş olmanın derin hazzını yüreğinde hisseder. Düşünülmek, hatırlanmak insanoğlunun yüreğini ferahlatan bir zevk kaynağıdır. Bir dostunuza giderken, çocuklarını düşünerek aldığınız bir iki mütevazı armağan, eve gelip gidenlerin kendileriyle ilgilenilmemelerine alışmış çocukların gönüllerinin fethedilmesine yetecek, bir anlamda yüzünüzü güzelleştirecektir. Gönül ve ruh zenginliğine sahip olanların, bazı zaafları olsa da herkese şirin görünmeleri, onların şeytan tüyü taşımalarından ziyade sahip oldukları bazı zenginlikleri diğer insanlarla paylaşmalarında yatmaktadır.
Bencil insanların, cimrilerin sevilmemesi, yakışıklı veya güzel olsalar dahi insanlara çirkin görünmelerinin nedeni, kendilerinden başka kimseyi düşünmedikleri, kimsenin gönlüne aldırış etmediklerini ikide bir açığa vurmalarıdır. “Başkalarının gönlünü alacağım da ne olacak, bana onların gönlü lazım değil, benim gönlüm bana yeter” diyecek kadar gönüllerden uzaklaşma hünerini göstermek, dokunanın elini dalayan bir ısırgan otu değil de nedir. Bu kabil insanlara kimse sevgi besliyemediği için ömür boyu yalnız kalırlar.
Günümüzün bir takım ekonomik ve mali sorunlarının, bizleri kinler, öfkeler, kıskançlıklar içinde ömür tüketen, hoşgörüsüz bir toplum haline dönüştürmesine asla müsaade etmemeliyiz. Halbuki, sempatik bir yaklaşım, güler yüzle gönlümüzden v ereceğimiz bir parça sevgi ve birkaç tatlı söz karşınızdakinin cüzdanından önce doğrudan giden yolu açacaktır. Atalarımız süs için “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” dememişler.
Tüm kötülükleri dünyaya yalnız bir defa gelineceğini, er veya geç ayrılınacağını unutan bu yalnız insanlara bırakalım.
YORUMLAR
Sevgi, ruhlar arasındaki benzeşmeden dolayı oluşan imtizac ve kaynaşmadan ibarettir.Sözün bittiği yerde değil başladığı yerdeyiz. İnsanların yaşadığı yerde söz bitmez çünkü. Sorunlar çözülecek, bu coğrafyada birlikte yaşamanın hepimizi mutlu edecek bir yolunu mutlaka bulacağız. Güzel günler göreceğiz, güneşli günler!
Hayırlı bayramlar.