Yarkürenin Katmanı Aşkosfer
Hayrettin Eniz Taylan
…:Beni tanımadığım bende kalışının ikliminde yazların yazgıma ders veriyor.
Yaşadığımız,yaşanmışlığın közünde ömrüme kızarıyor.
Söylediğin, hissedilen bir ruhun sözlüğünde dile gelir.
Dil susar, dil kemiğine kündelenir, dil seni bana sobeler.
…:Her şey yıkanmış bir geleceğin güzellikleri için. Her şey aslında içimdeki senli isteyiş için aşka mumyalanır.
…:Sen de benim yaramsın ;ama içimi yakan , içimi yıkan, beni melankolik sarınmalara atan değil. Beni aşka öğreten, geleceğe kafiyeleyen, dize dize diz boylarına boylam yapan yeni tutku saatimin yarası.
…:Akreple yelkovan arasında Yedi Tepe… Her tepede seninle yediverenlerimiz büyüyecek. Sen yedi, ben tepe… İstanbul kucağını, aşk ocağını, ben sıcağını bekliyorum.
…:Ben miydim yüreğine seçtiğin seçilmiş .Gönlünün halkına teşekkür ediyorum. Vekilin olarak sevda meclisinde hep güzellikler için çırpınacağız…
…:Ey aşk! Evet, beni tanıyorsunuz, ben sizin meclisinizde hep bulundum;ama bu sefer durum farklı… Bu sefer beni gönlünün tahtına seçen mavi_şenin şemi sönmez yurdumda.
…:Kaybolan zamanlar, yitik kalışlarımı uzatıyor.
Issızlığın sızısıydım, yalnızlığın yalıncıydım,kavuşmaların kavuştağıydım, tükenmişliğin tükenmez kalemiydim, yazılıyordum bahtına…
…:Sustum, söyleyemedim. Konuştum ,söyleyemedim.
İçim ile için arasında ağlayan bebeğin can babasıydım. Memeli bir şeker istiyordum senden, elmalı bir şeker istiyordun benden,elma ile şeker arasında büyüyen aşk çocuklarıydık. Kumruluğun komşusuyduk. Kanatlarımız aşka açılmıştı ve bekleyişi ütülüyorduk dua ile…
"…:Seviyorum" ha işte burada kalıyorduk. Bir küçük cümlenin büyüyen aşklarıydık. Kokunu bekliyordu beklentilerim. Önce, havanın kokusunda Havva olarak kokladım seni.Sonra toprağın kokusunda tırtılın olarak çıktım nadaslarına…
…:Çiçeklerin kokusunu çabalarının yaprağında hissediyor ,bir çiçek olarak ruhumun ağacında meyve kalışına tat oluyor adım.
Senin kokunu bilmiyorum, gül kokusu mu, aşk kokusu mu, ömür kokusu mu, ya da hepsinin çeşnisi mi bilmiyor can mavişem …
…: Heyhat ! Kesin damarlarımı aşk ve sevdiğim akar. Kendini anlattığın kadarın ruhunda yaşıyorumdum. Ruhlarımız kumru, ruhlarımız denklemimizi çözüyorken, senli dağların da bir yanda büyüyordu.
…: Çin Sedlerimi bir bir kaldırıyordum.Ben Oğuz Kağan gibi setlerimi aştım, ruhunu açtım. Çevrendeki dağları aşamazsak yaramın göçü başlar, yarimin öcü başlar…
İçimde büyüttüğüm kadarın kaderiydim. Kederlerimi yüreğime bent eylemişim. Göz yaşların bile yıkamaz bendimi…
. …:Âşıktım.
…:Bütün sevmelerin A_şıkıydım .
Sorusuz, sorgusuz, beklentisiz çözümlerin son feneriydim. Yenilenmiş ve sevgine yenilmiştim. Gayrı gelmesen de olur, sevmesen de olur. Ben Mecnunluğun son yadıydım, sunaklarımda senli damlalar .
…:Vazgeçilmezin olmak için aşktan çeşmeler yapıyordum, senli soğuk pınarlar akıyordu.
…:Uğrunda uğurlarımı su eyleyeme gelen Fırat’ın asil cevelanıydım, yüreğimde seni sevmeye ,bir ömür yaşatmaya yeter duygular…
"Çık gel!" Uzaklarımın giyotin ağzında kanıyor sana.
…:Hiç olmadığın dünyamda hoşluğun sarıyor .
…:Çık gel, gelmelerin gelinlik giymiş yarıyor ruhumu.
…:Çık gel,kalmaların kavlarını yakıyor ömrümü..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.