Alo Orda Mısın (3)
Nazan evde artık daha ağırbaşlı bir genç kız olmuştu. Anne babasının bir dediğini iki etmiyordu. Yatağını kapatıyor dolabını düzenliyordu. Annesi yemek masasını kurarken ona yardım ediyor, tabakları çatal kaşık bıçağı yerleştiriyordu. Annesi söylemediği halde salatayı yapıyordu.
Yemekten sonra hemen masanın kaldırılmasına yardımcı oluyor annesini mutfaktan çıkarıp bulaşıkları akıtıp makinaya yerleştiriyordu. Bütün bunları yaptıktan sonra kahveleri yapıp anne babasının yanına öyle geliyordu.
Bu durum evde şaşkınlık yaratmıştı. Babası endişelenmeye başlamış ve sık sık, “Kızım iyi misin herşey yolunda mı” diye soruyordu. Ama kızının gözlerindeki mutluluğu görünce de kızının bu garip davranışlarına bir anlam veremiyordu. Yine de bu durum herkesi memnun etmişti.
Nazan annesine Murat’ dan bahsetmek için fırsat kolluyordu. Ama söze nasıl gireceğini bilemiyordu. Bu da onu kahrediyordu. Evde yalnız oldukları bir günde söze birden, “anne ben aşık oldum” diye giriverdi. Annesi şaşkın gözlerle bakarken, “evlenmeye karar verdik anne onu seviyorum” dedi.
Annesi gülümseyerek Nazan’ ın elini tuttu, bir yandan kızının saçlarını okşuyordu. Ona aşkın çok güzel olduğunu, ama evlilik için henüz çok erken olduğunu anlattı. Anlatırken bir taraftan da çok mutlu olmuştu. Kızı ilk defa aşık olmuş bu mutluluğunu da annesiyle paylaşmıştı. Kızına güvenmekle ne kadar doğru yaptığını düşünüyordu.
“Henüz ikiniz de çok gençsiniz önünüzde uzun bir hayat var. Birbirinizi tanımaya çalışın. Bu arada tahsilinizi tamamlarsınız, onun askerliği var gitsin gelsin işini kursun, sen de mesleğini eline alırsın ondan sonra hala birbirinizi seviyorsanız evlenirsiniz” diyerek olaya hemen oracıkta son noktayı koydu.
Nazan’ ın bütün hayalleri yıkılmıştı. Daha Murat’ ın yaşça büyük olduğunu askerliğini yaptığını ve meslek sahibi olduğunu bile söyleyemeden annesi olayı kapatmıştı. Buna izin veremezdi.
Birden, “anne ben hamileyim” dedi. Annesinin gözlerinde şimşekler çaktı ve Nazan’ ın yüzüne bir tane tokat attı ve yanından kalkıp gitti.
Nazan’ ın yüzü alev alev yanıyordu, canı çok acımıştı. Ama bunu düşünecek halde değildi.
’ Anne ben hamileyim ’ dedikten sonra annesinin attığı tokat Nazan’ ı biraz rahatlamıştı. En azından şimdi annesi olayı daha ciddiye alacak ve babasını da evlilik için ikna etmek zorunda kalacaktı.
O günden sonra evde anne kız arasında soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Birbirleriyle hiç konuşmuyorlar göz göze bile gelmekten kaçıyorlardı. Babası bu duruma bir anlam veremiyordu.
Evdeki gerginlik onu çok rahatsız etmeye başlamıştı. “Ne oluyor size böyle kavga mı ettiniz?” diye sorduğunda kimseden çıt çıkmıyordu. Bu sessizlik bir hafta sürdü.
Bir sabah Nazan yataktan babasının sesiyle uyandı. Sesi çok sinirli geliyordu. Evde bir kıyamet kopacağı belliydi. Nazan korka korka salona babasının yanına geldi. Annesi de salondaydı.
Babası yeşil koltuğu göstererek, “otur şuraya!” diye bağırdı. Nazan sessizce oturdu. “ Duyduklarım doğru mu?” diye kükredi babası. “Hamile misin?”
Nazan cevap vermedi, başını öne eğdi. Babası, “bunu sana kimin yaptığını bana hemen söyleyeceksin” dedi. Nazan babasından bunları duyduğu için çok utanmıştı. Babasının hiddeti giderek artıyor, “kim yaptı diyorum sana” diye bağırıyordu.
Nazan babasını daha önce hiç bu kadar sinirli görmemişti. Yalvaran gözlerle annesinden yardım istedi. Annesi babasının elini tutarak ona sakin olmasını böyle bağırarak bir yere varamayacaklarını söyledi.
Babası yüzünü ovuşturarak karşısındaki koltuğa oturdu, “tamam sakinim ama bunu bize nasıl yaparsın, hiç utanmadın mı biz seni böyle mi yetiştirdik? Daha o kadar küçüksün ki sana bu kötülüğü yapanı bir elime geçirsem onu kendi ellerimle boğacağım” dedi. Bunları söylerken gözünden yaşlar süzülmeye başladı.
Nazan babasını ağlarken görünce çok üzüldü elleriyle yüzünü kapattı, o da hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bu işin bu kadar zor olacağını hiç düşünememişti. Sevgisi uğruna annesini babasını hiçe saymıştı. Annesiyle babası bir tarafta kendi bir tarafta ağlıyordu.
Babasını annesini bu halde görmeye içi daha fazla elvermedi. Onlara gerçeği söylemeliydi. Herşeyi açıklayacaktı. Ağlayarak yerinden kalktı, “babacımmm” diyerek sarılmıştı ki babası, “söyle o pislik herife yarın hemen seni istemeye gelsinler” dedi.
Nazan karışık duygular yaşıyordu. Sonunda istediği olmuştu ama nedense sevinememişti. Başını, "pek"‘ anlamında salladı ve "odama gidebilir miyim" diye sordu. Babası, "git gözüm görmesin seni" dedi ve Nazan ağlayarak odasına gitti.
Durmaksızın ağlıyordu. Neden mutlu değildi istediği olmuştu. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Üzgündü, Murat’ ı aradı, ailesine hamile olduğunu söylediğini, artık istemeye gelebileceklerini söyledi.
Murat şaşırmıştı, “ailene bunu nasıl yaparsın, ben şimdi bizimkilere bunu nasıl anlatırım” diye sinirlendi. Nazan ağlayarak, “ben herşeyi aşkımız için yaptım” dedi.
İkisinin de istediği olmuştu sonunda ama ikisi de sevinemedi.
“Bizimkilerle konuşur seni ararım” diyerek Murat telefonu kapattı. Aradan üç saat geçmesine rağmen aramamıştı. Nazan tekrar aramaya karar vermişti ki Murat aradı. Sesi kızgındı, “böyle olmamalıydı, herşeyi karıştırdın” dedi.
Ailesine Nazan’ ın hamile olduğu yalanını söylemişti hiç istemeden. Murat söylemeseydi Nazan’ ı istemeye gittiğinde ailesi hamile haberiyle sarsılacaktı. “Ne olur ortalığı daha fazla karıştırma yarın istemeye geliyoruz” dedi.
Nazan banyoya gitti gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Yüzünü yıkadı korkarak babasının yanına geldi. “Aradım yarın geliyorlar” dedi. Babası cevap vermedi. Nazan yine odasına kapandı.
Yarın istemeye geldiklerinde yeni bir tatsızlık onları bekliyordu. Annesi babası Murat’ ın okuldan bir genç değil de kızından en az on yaş büyük bir erkek olduğunu görünce nasıl bir tepki verecekti. “N’olur Allah’ım herşey yolunda gitsin” diye dua etti.
Saat geç olmasına rağmen kahvaltı bile yapmamıştı. Canı hiç yemek yemek istemiyordu. Huzursuzdu, yarın olacaklar onu korkutuyordu. Bunca yükün altından nasıl kalkacaktı, Murat da söylediği yalanı onaylamamıştı zaten. Ya aileler kavga ederlerse diye düşündü. Babasının annesinin yarın nasıl davranabileceklerini hayal bile edemiyordu.
Peki ya Murat, o hazır mıydı herşeye?
Nazan bütün gece uyumamıştı. Bugün Murat ve ailesi onu istemeye geleceklerdi. Ailesi evleneceği çocuğun ismini bile sormamıştı. Bu onun en mutlu günüydü bunları düşünmemeye çalıştı. Artık aşkı ile evlenebilecek ve hep onun yanında olacaktı.
Evde sinirli gergin bir hava hakimdi. Eşofmanlarıyla kahvaltı masasına anne ve babasıyla birlikte oturdu. Babası, “saat kaçta gelecekler?” diye sordu. “14.00 de gelecekler” dedi Nazan.
Babası aceleyle kahvaltısını etti ve evden çıktı. Saat 13.00 olmuştu ama babası hala eve dönmedi. Annesi telaşlanmıştı.
Ev temizlenmiş mutfakta bütün hazırlıklar yapılmıştı. Herşey tamamdı artık. “Git üstünü değiştir” dedi annesi. Nazan, “peki anne” diyerek odasına döndü. Annesi de üstüne değiştirmek için üst kata çıkmıştı.
Tam o arada kapı çaldı Nazan koşarak kapıyı açtı. Gelen babasıydı ve ilk sözü, “saat kaç oldu sen misafirleri böyle mi karşılayacaksın” oldu.
Nazan, mahçup bir şekilde, “tamam baba hemen üstümü değiştiriyorum” diyerek odasına koştu.
Ne giyeceğine karar veremiyordu. Zaten çok güzel bir kızdı ne giyse yakışıyordu. Pantolonu hiç üzerinden çıkarmamasına rağmen etek giymeliyim diye düşündü. Dolaptan bütün eteklerini çıkardı. Ayna karşısında eteklerini denemeye başladı. Bütün etekleri çok kısaydı. Nasıl giyinmesi gerektiğine karar veremedi.
Murat’ ın ailesine kendini beğendirebilecek miydi ?
Annesinden yardım almaya karar verdi, tam gidiyordu annesiyle burun buruna geldiler. Annesi çok şık çok güzel olmuştu. Parfümünün kokusu ise bütün evi sarmıştı. Nazan’ ın yanına gelerek giyinmediği görünce, “hala giyinmedin mi sen misafirlerin gelmek üzere farkındasın değil mi” diye sordu. “Evet anne ama ne giyeceğime karar veremedim, bütün eteklerim mini” dedi.
Annesi, “etek giymek istiyorsan etek, pantolon giymek istiyordan pantolon giy. Seni en doğal halinle kabul etmeliler” dedi.
Nazan annesinden aldığı destekle mini eteğini giydi üstüne de badisini giydi. Pelüş ayıcıklı terliklerini çıkarmayı aklından bile geçirmedi. Sarı uzun lüle lüle saçları ipek gibi parlıyordu. Annesine, “makyaj yapabilir miyim” diye mırıldanırcasına sordu. “Yapabilirsin” dedi annesi.
Nazan abartısız sade bir makyaj yaptı. Harika görünüyordu. Parfümünü de sıktı. Artık Murat ve ailesini karşılamaya hazırdı.
Yatağın üzerinde oturan annesi Nazan’ a, “gel otur yanıma” dedi ve Nazan annesinin yanına oturdu. Annesi, “onunla evlenmek istediğine emin misin, hamileyim diye evlenmek zorunda hissetmiyorsun değil mi?” diye sordu.
Nazan, “anne biz birbirimizi seviyoruz evlenmek istiyoruz” dedi. Annesi, “peki o zaman ama bunları bilmek zorundaydım. Senin asla sonradan pişman olacağın birşey yapmanı istemiyorum kızım” dedi. Birbirlerine sarıldılar ve tam o sırada kapının zili çaldı.
Beklenen misafirler gelmişti...
YORUMLAR
Esma KAHRAMAN
Esma KAHRAMAN
Bu bölümde öyküyü çok güzel yaymışsınız.Kahramanların iç dünyalarında gezinmişi yer yer onların tavırlarını sergileyerek olayın akışına reaksiyon katmışsınız.
Tebrikler.
Esma KAHRAMAN
Bu bölüm gercekten de hayret edilecek olaylar ile dolu olmus.
Keske bitmeseydi dedim.
Sevgilerimle
Esma KAHRAMAN
:)) Bence çok güzel gidiyor diyeceğim ama demeye de korkmuyor değilim. Tam bir macera :)))) Bunlar motosiklete atlayıp balayına da çıkarlar :))) Hatta dur bakim, balayı da Ayder yaylasında. Harika devamın aleyküm Esma hanım. (Nasıl kıvırdı hemen öyle iki ayağı üstünde yalanı valla beni bile şoka soktu!İyi ki kızım yok dedirtti Nazan)
Esma KAHRAMAN
Esma KAHRAMAN
kova270167
asran
kova270167
Esma KAHRAMAN
(_)? (_)? (_)? (_)?
Yanında illa ki lokum