- 788 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHE BİR NOT
Gittin! Yürüyerek değil ama, koşarak gittin.Yaşarken yaptığın gibi ölürken de acele ettin.”Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” düsturunca Dost’a gidişinde de koşarak gittin.Biz yürüyenler ömrü boyunca koşan birini bırak anlamayı garipsedik hep.Nedir bu acelen dedik? Yıpratma bu kadar kendini gel sen de bizimle yürü dedik hep içimizden gelen o riya dolu şeytani fısıltıyla seslendik sana.Sen de yürü ki ne kadar geride olduğumuzu fark etmeyelim istedik.Çoğu bilmiyordu seni, çoğu umursamıyordu.”İnsanların çoğu cehennemde” değilmiydi zaten? Seni çok geç tanıma şerefine nail olan ben, takipçin olamadım, çünkü Nietzsche gibi birkaç asır sonrasına yazıyordun anlaşılmayı umarak.Artık ayin haline getirilen sözler duyuyoruz, duyacağız.Sağlığında radikal yaftasını yapıştıranlar “büyük düşünür” edalarıyla uğurlayacak seni bıyıkaltı gülümsemelerle...
Türkiye, yakın bir dostumun deyimiyle Dünya, Cumartesi gecesi büyük bir filozofunu, büyük bir alimini, Durmuş Hocaoğlu’nu kaybetti.Bu alemdekiler kendi aleminde olsa da, O’ndan bihaber yaşasa da 18.000 alem O’nu biliyordur ve mücadelesine şahittir.Şehrin tam ortasında, cephenin en ilerisinde, sancağı taşıyan ve düşürmeyen “adam” O.Hıra’dan nasıl çıkılır, Mekke’ye nasıl inilir gösteren “adam” O.Yokluğundan dolayı oluşacak büyük boşluğu kapatabilmek için kimbilir ne kadar çalışmak gerekecek? Yahut bu uğraşa ömürler yetecek mi acep? Her ölen insandan dolayı yaşayanların üzerine yük bindiğini düşünürüm.Onun hayatında yapamadıklarını yaşayanların hala fırsatı varken yapmaları gerektiğine inanırım.Ölen bir alimse üzerimize düşen yükün ağırlığını omuzlarınızda hissetmeye çalışın.Tahayyül edin çünkü böylesi bir yük ancak tahayyül edilebilir.Ya Rabbi! Hırasız bırakma ama hep Hıra’da da bırakma! Bize Mekke’ye inebilme gücü,ahlakı ve aşkı ver! Durmuş Hoca’nın yaptığı gibi...
Bu kıymetini bilmemezlikten dolayı doğan vicdan azabının bir tatmin çabası değil, değerini anlatabilmek için yazılan bir şey hiç değil! Senin anlatamadığını biz nasıl anlatalım ki? Bu yalnızca tarihe bir not düşme çabasından başka bir şey değil.Bizim olan fakat yazamadığımız tarihe, Durmuş Hoca’nın yazmaya çalıştığı tarihe...
24.10.2010