GRİ İSLAK YAŞLI KENT
Biliyormusun bu sabah ıslak bu gri kent yağmur bu yedi tepeli yaşlı kentin parke kaldırımlarını dört kenarındaki çizgilerden nazlanarak geçip hızla öbür parke taşa akması ve bu arada yerdeki izmarit kibrit çöplerini de beraberinde sürüklemesini insanların koşturarak dolmuşlara yetişmesini şemsiyelerin rengarenk havada açılmasını seyrederek başladım.
Ne tuhaf daha evvel hiç fark etmemiştim yağmurun yağışını ve hayatın o anki akışını
İşe geldim ofise girdim her sabah yaptığım gibi sert hızlı bir yere yetişecekmiş gibi hızlı değil (hep acelem vardır hep bir yerlere toplantılara kıta kıt yetişirim zaman yetmez)yavaş sakin adımlarla yürüdüm kapıda güvenlik odasından çıkmak istedi gazeteyi sakladı dur dedim otur gazeteyi elime aldım …… deprem olmuş içim burkuldu 1999 düzce depremini 17 ağustosta denizde yaşamıştım güvenlik şaşırdı şöför e arabanın yıkanmasının acelesi yok dedim çayını iç bu gün bir yere gitmeyeceğim ofisteyim hep ofis e girdiğim hep haber verilir herkes masasına koşar projeler açılır planlar bakılır ben hepsine günaydın dedim meltemin kızının okulunu sordum fahrinin oğlunun futbol maçını sekreterim elinde defter 9 da toplantı 10 de brifing dedi sus dedim sus bugün toplantı yok misafir yok baş mühendis arkadaşlar girsin sonucu bana bildirin bir sürü yazı mektup teklif elinde kalsın dedim içinden en önemli 3 tanesini seç gerisi yarın dedim hayretle bakıyordu elinde bir sürü yazı yerime geçtim her zamanki kahvem geldi jacops 3 ü bi yerde bir yudum çektim ve kimse gelmesin telde bağlamayın dedim sana yazıyorum işte….
Dün en son yazdığım yazıya baktım
Neden sen aslında yarım kalmış eksik kalmış biraz ekleyim eksikler gitsin
Neden mi sen benim hedeflerim bitmişti hayallerimle başbaşaydım artık kendim için değil insanlar için çevre için yaşıyordum .Kalbimi görebilseydin nasıl geldim buralara iki üniversite bitirmekle değil yaşlanırken yaşayarak öğrendim hayatı ben al hayallerim işte
Nedenmi sen sen benim için çok güzel etten bir biblo değildin
Seni ben aksiliğinle cadılığınla ukalalığınla benimle yarışmaya kalkmanla inatlaşmanla sevdim
Asla arsızca dokunmaya vucuduna bakmaya kalkmadım düşünmedim bile
Sevdiğin adam olmasam bile biliyorumki benimle ben olduğum için konuşansın
Pazarlıksız bir sevgi var bende
Ben diğer erkekler gibi senin kaşın gözün yüzün demedim bacakların güzel demem benim derdim vucuduna sahip olmak değil ben ne denizlerde ne limanlara sahip oldum benim derdim kalbine sahip olmak sana kızdım eleştirdim takıldım şakalar yaptım
Hiç kimseye benzetmiyorum seni sen bambaşka birisin kimsenin göremediği bilmediği asıl biz senle buradayız sanalmıyız yok yok gerçekliğin tam ortasında beraberiz bakıyoruz yine öyle dokunuyoruz gözlerimize
Seni bekliyorum senin o fırtınalardan bıkkınlıklardan hayal kırıklıklarından çıkıp gelmeni bekliyorum tut ki gelmedin olsun canın sağolsun diyecek kadar seviyorum seni Hayal kuruyorum seni beni senin aklına gelmeyen her şeyi Biliyorum oradasın varsın arda konuşuyoruz msnde sana şiirler yazıyorum bu yazıları susuyorsun bazen hiç yazmıyorsun bazen bir iki kelime ile geçiştiriyorsun benimde hep işim var sana neler yazıyorum sana yazdıklarımı okudum geçen ne kadar çok şiir yazı okurken 1-2 damla yaş aktı gözlerimden yanaklarıma hadi be dedim erkek adam ağlarmı
Senin göz görmüş bakış değmiş ama el değmemiş yüreğini okuyorum seninle yazarken başka bir adam oluyorum
Hoşuma gidiyor, huzur buluyorum , mutlu oluyorum
Senin benim için ne kadar değerli ve özel olduğunu hissediyorum
Senden hiç birşey beklemiyorum istemiyorum ne diyor bir şarkı seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli
Seni uzaktan seviyorum ben
Senden uzakta olmanın acısını çekiyorum yaşıyorum hissediyorum
Senin aşkının acısı bile bana mutluluk veriyor çünki sensin senin aşkın
Günün aydın olsun
Sen sevilmeye mutlu olmaya layıksın bırakıp gidilmeye değil