- 3060 Okunma
- 17 Yorum
- 0 Beğeni
Kardeş Katli Üzerine
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
I.BÖLÜM
BAKIŞ AÇIMIZ
Tarih iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Dikkatli olmak gereklidir. Çünkü bir anda ideolojilerin elindeki yıkıcı bir silaha dönüşebilir. İnsaflı olmak gereklidir. Çünkü doğru diye anlattıklarınızın ne kadarı hak ve hakikati yansıtmaktadır bilinmez.
NEDİR BU KARDEŞ KATLİ KANUNU?
II.Mehmed’in kendisinden sonra gelecek padişahlara kardeşlerini öldürmeyi TAVSİYE ettiği iddia edilen metin şöyledir:
“Ve her kimesneye ki evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşlarını nizam-ı alem için katl etmek münasip görülüp ekseri ulema dahi tecviz etmiştir. Onunla amil olalar”.
Fatih devrinde 75 tane kanunname hazırlanmıştır.(1)Konumuzla ilgili olan ‘kardeş katli’ ile ilgili kanunname TEŞKİLAT kanunnamesinde yer almaktadır Konuyla ilgilenenler için verilecek ilk bilgi bu kanunnamelerin aslının elimizde mevcut olmayışıdır.
Elimizde 3 farklı zamanda kopya edilmiş nüshalar var;
İlk olarak:Fatih’in ölümünden(1481) 139 yıl sonra Mehmet Arif Bey tarafından KOPYALANIP basılan(1620) nüsha var(2).Bu nüsha aynı zamanda ilk bulunan nüshadır.
İkinci olarak:Fatih’in ölümünden 134 yıl sonra Reisül Küttap Bosnalı Koca Müverrih Hüseyin Efendi’ye ait”Bedâyi’ül-Vekâyi”adlı eserde yer alan kopya var.
Üçüncü olarak:Fatih’in ölümünden 191 yıl sonra Hezarfen Hüseyin Efendi tarafından kaleme alınan kopya var.
VARLIĞI BİLE MEÇHULKEN…
1-)Kanunnamenin aslı niçin bulunamamıştır? Hâlbuki Osmanlı Devleti’nde Kalemiye sınıfı bu tarz yüz binlerce belgenin kaydını tutup saklamıştır. Hanedanın geleceği ile ilgili böyle bir kanunname nasıl olurda saklanmaz?
2-) Hezarfen Hüseyin Efendi’ye ait kopyada niçin “Kardeş Katli” ile ilgili kısım yoktur? Hâlbuki kanunnamenin diğer kısımları aynen mevcuttur(3)
3-)“Kardeş Katli” ile ilgili bölüm(çok önemli olmasına rağmen) niçin Sarayın işleyişi ve iç düzeni ile ilgili kısımda yer almıştır? Solakbaşı ve Peykbaşı’nın alacağı maaşın belirtilmesinden sonra“Kardeş Katli” ile ilgili kısım gelmiş, sonra tekrar saray işlerine dönülmüş ve Padişahın Has Oda Oğlanı’na yılda 4 kez Kaftan verilmesini emreden kısım gelmektedir. Diğer Osmanlı Kanunnamelerine hiç uymayan bir üslup! Bu insicamsızlık(4)ve savurganlık(5)dikkat çekici değil mi sizce de?
4-)Değerli hukukçu Ali Himmet Berki, Profesör Abdülkadir Özcan, Profesör Aydın Taneri,Profesör Ahmet Akgündüz,Profesör Ahmet Mumcu,Profesör Halil İnalcık,Alman araştırmacı Konrat Dilger ve araştırmacı Mustafa Armağan gibi nice bilim insanlarının bu konudaki itiraz ve eleştirileri dikkate alınmayacak mıdır?
Bu bilgiler ışığında varlığı bile tartışılan bir konuda; konu ile ilgisi olan olmayan şahısların gazete ağzıyla saldırıya geçip, Kan dökücü bir geçmiş fotoğrafı çekmelerini anlamakta zorlanıyorum vesselam. Aynı konuya bir sonraki yazımızda da devam edeceğiz efendim.
1 AKGÜNDÜZ,Ahmet,Osmanlı Kanunnameleri ve hukuki Tahlilleri I-IX,İstanbul,1990-1996
2 Viyana Kütüphanesi,No:554 A.F
3 HEZARFEN Hüseyin Efendi,Telhisü’l-Beyân Fi Kavânin-iÂl-i Osmân,Hazırlayan:Sevim İlgürel,Ankara1998,TTK Yayınları
4 İNALCIK,Halil”Osmanlı hukukuna giriş: Örfi-Sultani hukuk ve Fatih’in Kanunları”,Osmanlı İmparatorluğu:Toplum ve Ekonomi,İstanbul1993,Eren Yayıncılık,s.331
5 ARMAĞAN,Mustafa,Ufukların Sultanı,İstanbul2006,Timaş Yayınları,s.191
Selâmi SEVİNÇ Tarih Öğretmeni/Ankara 2010
YORUMLAR
Açıkcası, kardeş katlinin daha fazla konuşulması gerekirdi.hep bir geç kalmışlık hasıl oluyor.
kendi tarihimizin bile, öğrenmemizi istedikleri kısmını öğrenebildiğimiz için, bu bile bir kazanç sayılabilir.
Muhteşem Osmanlı'nın aslında o kadar da muhteşem olmadığının bir kaç örneğidir bu yalnızca.
tebrik ederim
Tarih ilgi alanlarımdandır. Özerllikle de kendi tarihimiz. Osmanlı ve inkılap tarihi. Yazınızı okumaktan zevk duydum. Güne yakışan bir paylaşımdı. Tebrik ediyorum.
Ayrıca değerli yöneticilerimize de teşekkür ediyorum. Nesir de zenginleşti epeyce.
Nermin Kaçar tarafından 10/25/2010 7:58:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
SelamiSevinç
SelamiSevinç
Yenilik de bana denk geldi şansımdan:)
Bu bilgiler ışığında varlığı bile tartışılan bir konuda; konu ile ilgisi olan olmayan şahısların gazete ağzıyla saldırıya geçip, Kan dökücü bir geçmiş fotoğrafı çekmelerini anlamakta zorlanıyorum vesselam. Aynı konuya bir sonraki yazımızda da devam edeceğiz efendim.
ve aleykum selam
bekliyoruz hürmetlerimizide bırakarak
Kardeş katli inkâr edilemez. Osmanlı'nın en büyük hatasıdır. Kurum için fert feda etmek... Bunun inkârına çalışanlar tarihte asla kapanması mümkün olmayan bir yarayı kapatmaya çalışıyorlar. Bizzat saray vakanüvisleri anlatıyorlar bu tarz olayları... Nasıl reddedelim? Bence hatalarımızla da yüzleşmemiz lazım.
SelamiSevinç
Tarihte mutlak gerçeklik yoktur,yeni belgeler ortaya çıkar ve gerçek olarak anlattıklarınız yalan oluverir.Ayrıca vak'anüvislerin eserleri çokta muteber kaynak kabul edilmez.
İlginiz için teşekkür ederim
bu kitapların bugün elimizdeki nüshalarını gerçekten bu kişiler mi yazdı ...?
kendi kutsal kitaplarını bile değiştirenler acaba orijinaline ne kadar sadık kaldı..?
Hocam, yazınızı ve yorumları okudum. Bilhassa Sabiha Hanım'ım yorumundan alıntı taptım. Çok doğru demiş. Kendi kutsal kitaplarını bile değiştirenler acaba orijinaline ne kadar sadık kaldı. Şimdi o kişiler bizim çok konuşulan kanunumuzu kafalarına göre yorumlama hakkına sahip oluyorlar. İşlerine gelen kısmını kullanıp,işlerine gelmeyeni göz ardı ediyorlar. Bahsettiğiniz kanun çokça konuşulan ve merak edilen bir kanundu devamını merak ediyorum. Emeğinizi kutlarım.
saygımla...
SelamiSevinç
"Tarih iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Dikkatli olmak gereklidir. Çünkü bir anda ideolojilerin elindeki yıkıcı bir silaha dönüşebilir. İnsaflı olmak gereklidir. Çünkü doğru diye anlattıklarınızın ne kadarı hak ve hakikati yansıtmaktadır bilinmez. "
bugün dünyayı yönetenler gerçekleri gizleyerek veya çarpıtarak çıkarlarına uygun tarih yazmaktadırlar...:)
örnek:
"Batı’nın Antik Yunan Saplantısı"
bilim tarihçileri 1800 lü tarihten geriye doğru giderek; matematik, fizik, astronomi, tıp, felsefe, tarih, sosyoloji, vs. gibi günümüzün popüler akademik disiplinlerinin yani bilimsel çalışmaların temellerinin ne zaman ve kimler tarafından atıldığını kaynakları inceleyerek aşağıdaki sonuca ulaşmışlar...
16.yy.dan sonra Avrupa’nın,
7.-16. yy.lar arası İslam Medeniyeti’nin,
2.-7. yy.lar arası Bizans Medeniyetinin,
M.Ö. 2.-M.S. 2. yy.lar arası Roma Medeniyeti’nin,
M.Ö. 8.-2. yy.lar arası Antik Yunan Medeniyeti’nin, Eski Hint Medeniyetinin ve Eski Çin Medeniyeti’nin,
M.Ö. 8. yy.dan geriye doğru ise ;
Mezopotamya Krallıkları,
Eski Hint Medeniyeti,
Eski Mısır Medeniyeti ve
Çin Medeniyeti’nin eş zamanlı olarak var olduğunu tesbit etmişler..
"Batı merkezli bir bilim tarihi " yazma niyetiyle oluşturulan bu ‘ilkler’
Antik Yunan’ın, mitolojik kahramanlar, nü heykeller ve Ege’nin muhteşem mekânları ile sarmalanmış tarihi ile karşılaşınca ‘aradıklarını bulmuşlar’ daha geriye gitme ihtiyacı duymadan orada kalakalmışlardır"...(!)
ve doğal sonuç olarak her bilimin babası Antik Yunan’dan çıkar ..(!)
Örnek:
" Hipokrat (M.Ö. 5. yy.),
Tarihin babası Herodot (M.Ö. 5. yy.),
Matematiğin babası Arşimet (M.Ö. 3. yy.) ve/veya Tales (6. yy.),
Sosyolojinin babası Xenophon (4. yy.),
Biyolojinin babası Aristo (M.Ö. 4. yy.)
ve Felsefenin babası Sokrat (M.Ö. 5. yy.) / Eflatun (M.Ö. 5.-4. yy.) / Aristo (M.Ö. 4. yy.) olarak kabul ve ilan edilir."
işin ilginci bunlardan çok önce bu bilim dallarında çalışmaları yapmış olan " Doğulu Alim " ler es geçilir..(!)
batının işlerine geldiği gibi düzenleme alışkanlığı bilinmekte... yani işlerine geldiği gibi ayıklamak...ve göze çarpan ilginç bir başka durum ise ;
"""" yukarıda adı geçen ‘babaların’ yazdığı söylenen eserlerin bugün elimizde bulunan nüshalarında "sadece kendi milletinden olanlara –Antik Yunanlılara- atıfta bulunmalarıdır."
kendilerinden önce yaşamış ve kendisi ile aynı konularda çalışmış hiçbir Doğulu (örn. Mısırlı, Hintli veya Çinli) âlimden hiç söz etmezler..
Ya bu Antik Yunan âlimleri gerçekten ‘ilahi’ / ‘doğa üstü’ güçlere sahiplerdi ve bütün bilgiler kendilerine ‘malum olmuştu’,
ya kendilerinden önceki âlimleri okumuş, onlardan yararlanmış fakat atıfta bulunmamışlardı,
ya da onların orijinal eserlerinde bu atıflar vardı fakat sonradan gelen ve Doğu’ya karşı intikam duygusu ile dolu olan Avrupalı mütercimler bu atıfları ayıklamışlardı..""""""
"Antik Yunan eserlerinin kendi yazarının ölümünden ne kadar sonra yazıldığını biliyor musunuz?”
merak ediyorsanız buyurun
Herodot’unkiler yazarın ölümünden 1300 yıl sonra,
Aristo’nunkiler kendisinin ölümünden 1400 yıl sonra,
Sofokles’inkiler 1400 yıl,
Homer’inkiler ise 500 yıl sonra yazılmışlar.
bu kitapların bugün elimizdeki nüshalarını gerçekten bu kişiler mi yazdı ...?
kendi kutsal kitaplarını bile değiştirenler acaba orijinaline ne kadar sadık kaldı..?
..............gel şimdi ayıkla tarihin taşını ......!"
araştıran sorgulayan düşündüren yararlı paylaşım ..devamını bekliyoruz..
sevgim saygım tebriklerim günün yazısına çok değerli yazarına...:)
SelamiSevinç
Resmi tarihin yada hakim medeniyetin kabullerinin dışına bir çıkabilsek!
(Tabiiki bunların hepsinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz)
ben bunlara akıl tutulmaları diyorum sayın yazar / kişi evladını neden öldürür veya kardeş kardeşini ,yedikule zindanlarında herşey neden çığlıktır ve entrika doludur
kutlarım
SelamiSevinç
teşekkürler hocam
böyle konularda sizin elinizden aydınlatılmak ne büyük bir kazanç bizim için
sözünü ettiğiniz kanunname ilgili ve şehzade Ahmetin katli ile "KATLEDİLEN ŞEHZADELER" İsimli eseri okumuştum.(erdoğan tokmakçıoğlu) bilgiler ötüşüyor anacak soru yine muallakta kalıyor niçin.?o belgeler neden kayıp?
çokça faydalanacağım bu güzel bilgileri paylaşımınız için teşekkürler hocam...
SelamiSevinç
Yazınızdan yararlandım . Ciddi bir çalışma .. İzin verirseniz görevli olduğum Tarih Haber sitesinde yayınlamak isterim .
Selam ve dua ile ...
SelamiSevinç
Teşekkürler. Öncelikle "Makale" başlığı altında doğru bir üslupla bu araştırmayı neşrettiğiniz için. Ardından genel olarak tarihin doğru kaynaklardan araştırılarak hakikatini ortaya çıkarma gayretinizden dolayı. Zaman zaman eleştiri olarak yorumlar kısmında Osmanlı Tarihi ile ilintili bu konularla alakalı kulaktan dolma saldırgan görüşler okuyup, konuyla ilgili bilgi sahibi kimselerin aydınlatıcı makaleler yazmamasına duyduğum üzüntüye cevaplar gelecek artık sanırım.
Tebrik ve teşekkürlerimle...