- 635 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ABBAS
Abbas; takriben kırk yaşlarında, zayıf, kısa denecek bir boyda, hafif kirli sakallı, içten, ekmeğini taştan çıkaran çalışkan ve edepli bir insan.
Yıllarca önce, Abbas ilkokul yaşına geldiğinde babası Abbas’ın kaydını köylerindeki ilkokula yaptırmış. Okuldaki başarısı ve öğrenme isteği ile dolu yapısı öğretmenin dikkatini çekmiş. Öğretmeni Abbas’a bir traktör maketi yapıp getirmesini söyler. Abbas birkaç gün müsaade ister. Öğretmeni, öylesine, takılmak için bu ödevi vermiştir. Abbas birkaç gün uğraştıktan sonra sinyali bile çalışan bir traktör maketini yapar ve öğretmenine getirip gösterir. Öğretmen şaşakalır. Öylesine verdiği bir ödevin Abbas tarafından ciddiye alınarak harika bir esere dönüştürülmesi daha o yaşlarda Abbas’ın yeteneğini tescil eden bir uygulama olmuştur. Bunun üzerine Öğretmeni, Abbas’a babasını okula çağırmasını söyler. Baba okula gelir. Abbas’taki yetenek babasına anlatılır. İyi eğitim alırsa İleride başarılı bir mühendis olacağı söylenir. Öğretmen daha gerekçelerini bitirmeden baba olmaz demeye başlar. Hayvanlara kim bakacak? Kim otlatmaya götürecek? Diyerek öğretmene çıkışırcasına mazeretlerini sıralamaya başlar. Öğretmen çağırdığına bin pişman olur ama nafile. Baba azarı ile kalmayıp oğlumu elimden alacaklar korkusu ile Abbas’ı daha birinci sınıfı bitirmeden okuldan alır. Hayvan sayısını çoğaltarak sözüm ona Abbas’ın iş yükünü arttırır. Abbas’ın öğrenim hayatı bitmiştir. Babasına yardımcı İyi bir çoban olmuştur.
Gel zaman git zaman derken Abbas büyümüş, her vatan evladı gibi askerliğini yapmış, Sıra evliliğe gelmiştir. Annesi Abbas’ı, köyden komşuların kızıyla evlendirmiş, ikide çocukları olmuştur. Eskiden hayvancılık karın doyururmuş ama şimdi oda doyurmaz olmuş. Hayvanları beslesin diye okutulmayan Abbas geçim derdine düşmüş. Toprak olsun, havyanlar olsun ellerinde ne varsa kardeşler arsasında pay edilince şehre gelmek Abbas için zaruret olmuş.
Şehre taşınan Abbas başını sokacak kiralık bir daire aramış, mütevazı bir daire bulmuş. Bulduğu daire ise dilere destan bir daireymiş. Küçük, dar, bir oda bir mutfak, banyo tuvalet ortak. Bizim Abbas iş aramaya başlamış belki kırk yere iş için başvurmuş. Başvurmuş ama başvurduğu yerlerden geri dönen olmamış.
Şehirde iş için yine gezinirken bir mobilya mağazasının camında mobilya montajı için eleman alınacağı ilanını görmüş, sevinmiş. Doğruca içeri girmiş. Selamdan sonra, bozuk olan lisanıyla ilan için geldiğini söylemiş. Masada oturan işyeri sahibi Abbas’a mezuniyet durumunu sormuş. Abbas İlkokul birden ayrıldığını söyleyince bize lise mezunu lazım deyip savuşturmak istemiş. Abbas için zaten kaybedecek bir şey kalmamış. Olanca içtenliği ile başlamış konuşmaya. Lise mezunu bu işi yapmaz, lise mezunu bekliyorsanız boşuna beklersiniz. Hem işçiye ihtiyacımız var hem de kapınıza kadar gelip yapabileceğini söyleyen beni işe almıyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Eğer beni işe almazsanız zararlı çıkacak olan yine siz olursunuz. Benim gibi yetenekli, çalışkan ve de işine sadık birisini kaybedersiniz, ayrıca güvende olmazsınız. Evime ekmek götürmek zorundayım. Evime ekmek götüremezsem ya hırsızlık yapacağım ya da senin, çocuğunun, akrabanın önüne geçip zorla belki de zarar vererek paranızı çalacağım. Böyle bir durumun olmasını istiyorsanız beni işe almayın deyip mağazadan ayrılır. Akşamüzeri evini arayıp mağazaya gelmelerini söylerler. Abbas işe alınmıştır. Güvenlerini boşa çıkarmayacaktır. Yedi yıldır o şirkette canla başla çalışıp kazancını hak ederek evine helal lokma götürmektedir.
İlkokul birden terk Abbas’ın işe alınırken, işyeri sahibine verdiği cevaplar manidar olmakla birlikte nasihat ile dolu öğütlerdir. Abbas içimizden bir portredir. Yazılarımda hep ifade etmeye çalıştığım müspet hareket, sorumluluk paylaşım bilinci, sorunları en aza indirecektir. Yarınlarda güvende yaşayabilmek adına bugünden sorunları çözmeye yardımcı olmak gerekmektedir vesselam...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.