Kurşuna Asi Sevdalar
Hayatımda bulduğum en mücevher duygularla sana yolladığım zamanlar ölümün gergefinde isyan olan yaşamlardı…
Uzun süren dedikodularda uçup seni bulan sözler, hayalinin gölgesinde biriken anılarım, bir bıçak sırtı gibi dökülen hatıralar ve gözyaşlarım damla damla düşerken güllere, yeniden başlayan hıçkırıkların içine dinamit koyan inanılmaz sevgim…
Yaşantımın en dar uçlarında kelebek ömrü kadar uzun süren nefretim… Sana yazdığımı dahi unuttuğum şiirlerim sanki benden intikam alıyor.
Hadi vur aşkımı! Öfkenin doruklarında mavzer alan silahın gibi. Kalbimin en köhne yerlerini saray haline getiren senin tahammül edemediğin sevdamı… Ama buna güçün yetmeyecektir.
En zayıf yerinden tekrar düğümlendiğinin farkında olmadan vuruyorsun beni! Bitti derken başlayan, başladı derken biten zıt kutuplu bir aşkın kollarındayız. Yazgımız mı böyle, yoksa biz esaretin köle ruhlu hainlerine ölümcül mantar olan kutsal vatan sevgisini gönlüne köşk yapan bir güneş yetimi arzuların savaşçısı mıydık?
Çiçekler derinden susar, güller haşmetini kandan alır, iğne ile kana giren
zehirlere umursamadan. Sana bakarken karanlık bir dehliz olan gözlerin, sen başkasına bakarken neden yıldız gibi parlıyor. Gece gözlerini aydınlık yapan aşkın gözlere yansıyan bir anlık veya bir ömürlük görüntüsü... Keşke ben olsam gözlerindeki!
Lakin Ay’ı kutsal yapan kurtların uluması gibi. Senide kutsal yapan ruhumda gönlümün gözleriydi. Sana duyduğu sevgi olmasa kalbimin atışının manasızlaşması, hep bundan ileri gelirdi…
Ayrılık içimde gizli bir yara
Bedenimde infialin adı sara
Ruhuma yağan bak, kanlı kara
Talihim gözlerinden bile kara
Kurşuna asi olan derin bir sevda 3.1.2005