- 877 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yakalanınca
Yakalanınca
Halk arasında bir söz vardır. “Görürsen şaka, görmezsen yaka”
Meşhur bir hırsız, hırsızlığın püf noktasını şöyle açıklamış; “Yakalanınca utanmamak” hepsi bu kadar…
Milletin malını dolandıranlar piri olmuşlar bu işin. Yakalanırlarsa pişkinliğe vurup, utanmıyorlar.
Şeyh efendiyle yıllarca beraber olmuş, ondan menfaat elde etmiş bir kadın; yakalanınca aldatıldığını masum olduğunu söyleyiveriyor. Yakalanmasaydı bu masumiyeti ne kadar daha devam ederdi? Bilinmez.
Yani yakalanana dek her şey mubah! Yakalanınca “meşru” gerekçeler açıklanıyor.
Tecessüs (casusluk), başkalarının özelini araştırmak; dinimizce hoş karşılanmıyor ki daha fazla hatalara meydan verilmesin. Çünkü yalan, yalanı doğuruyor.
Fındık reklâmında var ya.
Yerseniz.
Saygılar.
YORUMLAR
Hocam anlatmak istediklerini kısaca özetlemiş ama yerli yerinde baştan sona hepsine katılıyorum derinine inersek konunun dahada yazacak çok şeyler var.
İnkar yiğidin kalesi diye bir söz geldi aklıma Afet hanımın yorumunu okuyunca yani yakalansada bazen bu kabullenilmiyor değişik laf dolambaçları ile inkar yoluna yanlış anlamışsınız diye geçiştiriliyor hatta dahada üstüne gidersen suçlu bile çıkartırlar insanı:)
Selam ve sevgimle
Afet hanım sizi yazdırmayı başardım işte.
Ne mutlu bana.
Afet hanımın yazdıklarına katılıyorum elbet.
Özet yazmamın nedenini de güzel ifade etmiş.
Uzun yazıların okunduğunu sanmıyorum.
Sözün değeri kısalığında gizli.
Yazıya dönersek suç tektaraflı değil de savunmalar çok manidar.
Herkes kendi açısından savunma yapıyor.
İşine geldiği şekilde...
------------
Aydın kadın -erkek çok yönlü bakıyor.
Afet hanım teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
Ahmet bey bir yazı yazmış. Özet gibi. Hırsızlıktan başlamış,zinadan dem vurmuş,en önemlilerinden birisi olan tecessüsü kısa geçmiş ve aganini örneğiyle yalanla bitirmiş. Ne yalan söyleyeyim bu kadar özetin içine uzun uzun yorum yazmak da benim zoruma gitti şimdi. Dinimizin hatta bütün hak dinlerin yasak kıldığı büyük günahlardan sadece bir ikisi. Aslında bunların her birisi için sayfalar dolusu yazı yazılır. "Yaz o zaman " diyeceksiniz ama yazmayacağım. Çünkü düz yazı yazmayı sevmiyorum. Hem yazacağım da ne olacak ki, zaten kimse dinlemeyecek. Herkes neyin ne olduğunu çok iyi biliyor da yapmıyor o başka. Tabi ki bu suçu daha da büyütüyor, daha çok cezayı gerektiriyor o başka mesele. Tamam, bu kadar yeter sanırım ama aklıma takılan ne oldu biliyor musunuz? Zina örneğini verirken şeyh efendi ve kapatması olan kadını gösterip kadının savunmasını ima etmiş . O ki koskoca şeyh yaptığının ne kadar yanlış olduğunu bilmiyor mu; kendisi razı olmazsa kadının ona zorla bir şey yapamayacağını bilmiyor mu? Neden suçlu sadece kadın oluyor ki? Kadın bu durumda kullanılmış, elbette ki bazı menfaatleri de olacak. Yani alan da veren de razı olmuş ve beraberce bir suç işlemişler. Neden örnek kadın olmuş o zaman. Çünkü yazarı Ahmet Bey.
Bazı erkeklerin düsturundan haberi yok mudur? Yatakta bir kadınla yakalanınca bile inkar edeceksin derler. Kadın bir nebze de olsa doğruyu söylerken erkek sadece yalan söylüyor. Bence bu örnek daha çok yakışırdı.
Yazının uzunluğu açısından sizi geçtim mi bilmiyorum. aslında erinmesem kelimeleri sayardım ama ona uğraşana kadar bir iki paragraf daha yazarım diye düşünüyorum. Herşeye rağmen yapılan yanlışları hatırlatmış. Kısa olması da rahat okunmasını sağladı işte. Bu da bir şeydir. Hiç düşünmeyenleri, oturup da yazmaya bile uğraşmayanları göz önüne alırsak kutlamak gerekiyor yazarımızı. Saygılar.