13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2403
Okunma
Tekin Sağcan, 2008, Aşkabat
Bugün doğum günüm ve ben hala seni anlamaya çalışıyorum.
Babama,
‘Tek ve hür diyordun’ okul yıllarımda. Tek ve hür… Tekil bir mücadelenin neferi diye büyütüyordun. Bunca yıl sonra tek başına yapayalnız başka bir toprakta kalacağımı nereden bildiğini düşünüyorum şimdi. Senin yerinde olsam, kalabalıklar içinde gülen bir yüz diye tarif etmek isterdim geleceği kendi oğluma. Uzak bir ülkenin yabancısı olmaya alıştırmazdım oğlumu. Tek ve hür… Omzundaki apoletlerce, ayağındaki postalların sertliğinde bir hayata yürütmezdim.
Her şeyden vazgeçtiğin an hangisiydi. Çocuk yaşta yaşadığın babasızlık zamanlarında mı yoksa dünyaya geldiğimde kaybettiğim annemin yokluğu mu daha sert kıldı bakışlarını. Ölümler peşini bırakmasa da “tek ve hür” yaşamayı öğretmemeliydin koca çınar.
Yalnızlık sadece ölümlerle tutmuyor yakanı. Yollar kesiyor bazen de benim yollarımı kestiği gibi. Hiç tanımayınca annesinin öldüğünü kavrayamıyor insan. Bir babadan başka bir şey ifade etmiyor aile. Oysa oğullarımın yalnızca annelerinden müteşekkil aileleri var. Bir de sen yazdan yaza. Kaç yıl oldu yarı ölü olarak sizden ayrılışım sayıyor musun? Seden’in doğuma girdiğini göremedim. Uzak bir akraba gibi gelip Ozan’ı öptüğümde 8 aylıktı. Sonra yeniden bir uçak, aldığım bilet kadar uzağa götürüp bıraktı beni. Kaç bina diktim, kaç aile kuruldu içlerinde. Düşünmek… Bazen cinnet kadar korkutucu geliyor.
Yalnızlık, Baba…Yalnızlık, geçen yıllar içinde kaldırılamayacak kadar ağır bir yük halini alıyor. Tek ve hür dememeliydin bana. Gözlerimi yumduğumda tuvaller dolusu resim çiziyorum size dair. Anılar okuyorum başkalarına ait. Çocukluk ağaçlarından bahsediyorlar. Dallarına tırmanmaktan. Şehrin ortasında her sabah erkenden işe giden yeşil giysili bir adamdan başka bir çocukluk anısı gelmiyor gözlerimin önüne. Oyun oynamak istedikçe aklını başına topla çocukluk etme deyişin geliyor aklıma. Başka bir şey yok. Aldığın oyuncak tank, senin bana gülümsemenden daha çok mutlu etmedi beni baba. Aslında sevmedim silahları. Oyuncak askerlerimin hepsinin yüzü sana benziyordu. Tek ve hür müydün sende. Ya mutlu muydun? Kaybettiklerine rağmen yanına kalmış olmam bir an olsun sevindirmiş miydi seni. Yalnızlık… Tekliğimin yalnızı ve yalnızlığımın esaretindeyim baba. Yazdığım hiçbir yazının sonuna senden kalan ismi tam olarak koymadım. Koyamazdım. Sen bu kadar ölümün ardından hiçbir zaman tam olamadın baba. Ben kaybettiklerinin yerini hiçbir zaman dolduramadım.
Uzun bir yol yorgunluğu var şimdi her cümlemde. Kokusunu hiç bilmediğim bir annenin resimlerinden başka hiçbir hatıra vermedin bana. Anlatmadın ne kadar güzel olduğunu. Uyuduğumu düşündüğün gecelerde boğazın serin sularına doğru yolladığın o eski şarkıları söylüyor musun yine. Tek ve hür müsün sahi hala. Bu kadar uzaktayken ben, sana yazdığım her satırı okuyor musun gecenin yıldız tarlalarında.