- 820 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mutlu Son
Bildiklerin haykırdı kendini artık, fark ettiler bilindiklerini. Gizli yelkenin açıldı denizine, söylüyor sakladığı ezgisini. Sen, ‘burada mısın?’ diye soran gözleri bıraktın artık; yorgunluğun kustu bilincini.
Trafik kazaları gibiydi aşk öykülerin. Bin şahit isterdi sevildiğini bildiklerin. Malzemelerini attığın bir yemek tarifi kağıdına sardığın yüreğin, senin sesini bile özlemiş belli ki…
Aslında sadece, duvarları karalanmış aklının yansımasıydı seninki. Fark ettiğin şey oyunun kuralları mıydı, yoksa oyunun sonu mu? Boşver, sen devam et en masum oyununa…
Bir kazı çalışmasının en çalışkan makinesi olurdu kalbin, değil mi? Kazan, kazıyan, kazılan… Hepsini yaşamak kolay değildi tabii. Kazanan var mıydı dersen, kaybedenler hep kazananlardan önce söylenirdi. Bunu bilmek de hep birimizi incitirdi.
Üzerine basılan dalların acı çığlığı gibiydi sevda sözlerin. Aşkın en tatlı yerinde oturup, en çok acıtan kısmına kadar yürümemek mümkün değildi. Öyle çok seviyordu ki aşkı kemiklerin, ilaçların en zehirlisini bile içebilirdin.
Bir hayat vardı sanki hayalinde büyüttüğün. Sonra bir hikayen oldu, aşktı içine düştüğün. Acemi bir söz yolcusu oldun, adını mutluluğa eşitleyeni unuttun. Kendi hikayeme mutlu bir son yazmaya heveslenmiştim; ama senin hikayende kayboldum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.