- 655 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nefsimle Söyleşiler-1
Ruhumun saklılığından emin olduğum bedenime eza veren acılı noktasından seslenişimin üzerinden seneler geçti, sessiz çığlıklarımın duyulmaması üzerinden zaman eskidi.
Ben, kendi dünyamın içine gömülürken dışa dair ne varsa unuttuğumu sanma ki yaşamakta olduğumuz devranda olana bitene dair ne varsa kayıt altına alınmaktadır, bundan eminim.
Nerede huzura müdahale eden varsa tarihe tanıklık eden kalemler, bunu yazmaktadır, kuşkusuz.
Dünyanın sahipliğine soyunanların karşılaştıkları aklın almayacağı sonlara bakıp, bundan ibret almaktan nasipsiz olanların karşılaştığı elim, ıstırap verici manzaralar karşısında haksızlıklara uğrayanların bedduaların yerde kalacağı mı sanılmaktadır?
Ey Nefsim, sen kendini her daim bir imtihanda bulmaktasın ve her dem senin için bir imtihandır.
Hayatta karşılaştığın olumsuzluklar karşısında yılma ve yalnızlığından sitemkâr kılma benliğini. Ruhunun şahid olduğun çürümüşlüklere karşı yılmamasını öğütle kendine. Bilmelisin ki yılgınlık, korku ve kötülüklere müdahale etmeme, senin yaratılışınla mutabık durum değildir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, yapılan hiçbir haksızlık cevapsız kalmayacaktır. Tarihten ders almayanların kendilerini ölmeyecekmiş gibi görmeleri ve yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını kimse düşünmesin.
Seninle bir arada olduğum elli seneye varan dünya yaşantısında hayatta olana ve bitene kayıtsız kalma. Senin önünü aydınlatacak olan, yaşanmışlıklardan ders çıkartarak, geleceğe emin adımlarla ilerlemen için bu günü güzel yaşamandır. Güzel yaşamadan lüks ve şatafat içinde bir yaşantı manası çıkarılmasın. Gerektiğinde kuru ekmekle suyla ayakta durman, bir başkasının önünde el-pençe durarak önüne atılanla yetinmekten daha hayırlıdır. Boynunda tasma altından da olsa yine özü gürlüğünün önünde engeldir. Onlar, nasıl bir sarsıntı ile sarsılacaklarını ve devrileceklerini bilmezler. Onlar, bu sarsıntılarla tarihi sayfasına günahları ile geçtiği zaman, sen başı dik alnı açık biçimde, onları sorgulama ve yaptıklarının insanlığa neler kaybettirdiğini anlatacaksın. Sen, haysiyetten yoksun, zulmetle dolu bir yaşantının ne olduğunu bilirsin.
O’nun bir eline şemsi bir eline kameri layık görenlerin, dünya malına ve zevkine boğmak isteyenlerin sonunu bilmektesin. Daha öncekilerin nelerle imtihan edildiğini bilensin.
Girdiği sarayda kölelikten hükümdarlığa yükselenin neden ve niçin böyle bir yükselişe nail olduğunu bilensin.
Sen, kendi dünyada ördüğün kozada kelebeğin kanat çırpışları ile nereye gideceğini çok iyi bilensin.
Dünyanın dört bir yanında beklenmeyen sarsılışların neden ve niçin olduğunu bilensin.
Sen, haksızlığın daim sürmeyeceğini yaşayan birisisin.
Sen, iyiye, mükemmele, doğrudan ayrılmadan güzel olanla kavuşacağını bilirsin.
Birçok insan, dünyayı değiştirmek için beklenen kurtarıcının kendisi olduğu iddiası ile yola çıkarken, dünyanın ne beklediğini elbette yaşayansın.
Sen bu devranda daima kendin ol. Elinle düzeltemediğini dilin ile düzelt. Dilinle düzeltemediğinden kalbinle buğz et.
Ey Ruhum, sen nefsine kendini tanıt, unutma. Çünkü sen kendini tanıttığın ve tanıtmayı unutmadığın müddetçe ayakta kalırsın, her zorluğa karşın. Senin varlığının yok oluşu, ideallerin tükenişidir, huzurun geç kalışıdır, yeryüzüne.
Bilmekteyim ki seninle konuşmalarımız, kendi içimizde kendi lisanımızladır. Bir başkası anlar mı, kendimizle konuşmalarımızdan? Onu da sen bilirsin. Hayat, ancak insanın haksızlığa karşı direngenliğiyle mana kazanır, insanlığa güzel hasletler kazandırma yolunda.
Sen ürkek adımlarla yol alır isen, içindekini dışa vurmaz isen, bildiklerinle hayatına şekil vermez isen, hiçlikler dünyasında unutulanlara yelken açan şatafatlı dünya hayatında yol alırsın. Dün bak geride böylesi yol alanlardan kaç kişi, hatırlardadır ve kendilerinden bahsedilirken rahmetle anılır?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.