- 914 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖDÜL TÖRENİNİN ARDINDAN YAZAR HAYRETTİN İVGİN
ÖDÜL TÖRENİNİN ARDINDAN
YAZAR HAYRETTİN İVGİN
Yeniden Merhaba,
Sevgili büyüğüm yazar-şair-araştırmacı Sayın Hayrettin İVGİN ile; BM-UÖK’nca beş ülkenin teklifi ve elçi Prof. Dr. Elçin İskenderzade’nin de destekleriyle BM Sosyal Ödüller Şûrası’nın 14.04.2009 tarihli kararıyla Rus Edebiyat Akademisinin bünyesinde oluşturulan Aydınlanma Fedakârı Aleksandr Sergeyeviç Puşkin Altın Madalya ve Edebiyat Ödülü’nün bir Türk yazarı olarak Hayrettin İvgin’e verilmesinin kararlaştırılması üzeri geçtiğimiz yılın ağustos ayında yaptığımız söyleşide; “Puşkin Edebiyat Ödülü ve Madalyası” sahibi olarak duygu ve düşüncelerine yer vermiş, söyleşiye aldığım yanıtlardan da konuşulması gereken çok şeyin olduğuna karar vermiştim.
Bu vesile ile Ödül Töreninin ardından kendisine “Nasılsınız?” demek için ofisine uğradığımda laf lafı açtı yine.
Sordum:
İ.İMER- Değerli Hocam! Nasılsınız?Gerçi başka ödülleriniz var ama BM Ödülü sahibi olmak aydınlanma yanlısı bir isimle anılmak nasıl bir şey ?
H.İVGİN- Sayın İmer, iyiyim. Siz nasılsınız? BM Puşkin Edebiyat Ödülü’ne sahip olmak gurur verici bir olay. Anlatılmaz bir duygu bu. Ama önemli olan nedir, biliyor musunuz? Bu ödülü bir Türk yazarın almasıdır. Esasen bu bakımdan mutluyum, bu bakımdan gururluyum.
İ.İMER- Hocam sormak istiyorum. Yazar Hayrettin İVGİN Rusya’da nasıl karşılandı?Orada bir yazara verilen değer ne?
H.İVGİN- Puşkin Edebiyat Ödülü ve Madalyası töreni 16 Aralık 2009 tarihinde Moskova’da Rusya Yazarlar Birliğinin salonunda gerçekleşti. Bana, Puşkin Edebiyat Ödülü ve Madalyası verildikten sonra; Rusya Federasyonu Yazarlar Birliğinin üyelik belgesi de verildi. Üyelik kartı Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği Başkanı şair-yazar Vladimir Boyarinov tarafından bana takdim edildi. Bu takdim töreninde Başkan Vladimir Boyarinov bana şunları söyledi: “Yazarlar Birliğimize Türkiye’den sadece iki yazar üyedir. Bu yazarlardan biri de Hayrettin İvgin’dir. Avrupa’nın pek çok ülkesinden birliğimize üye olmak isteyen başvurular masamın üstündedir. Bizim birliğimize yedi bin yazar kayıtlıdır. Ama biz bu sayının Rusya içerisinde daha da artmasını istiyoruz. Dünyanın saygın yazarlarının da birliğimize üye olmasını arzuluyoruz. Ancak, kalite ve seviyeyi de düşürmek istemiyoruz. Onun ‘Manas’ romanı dünyanın iyi romanları arasında önemli bir yeri vardır. Hayrettin İvgin, yazarlar birliğimize saygınlık kazandıracaktır ve kazandırmıştır. Biz Ruslar, Türkleri sadece tarih kitaplarından tanıyoruz. Tarih kitaplarının da bir milleti tanımada hiç bir katkısı olmadığını hepiniz bilirsiniz. Biz Ruslar; Türkleri Hayrettin İvgin gibi değerli yazarlarla şimdi daha çok sevmeye ve tanımaya başladık. Dünya barışını ve hoşgörüyü yeryüzünde ancak yazarlar sağlayabilir. O sebeple Hayrettin İvgin; Rusya Federasyonunun Yazarlar Birliğinin seçkin bir asli üyesidir.” diye konuştu.
İşte Hayrettin İvgin Rusya’da böyle karşılandı. Bu konuşma orada bir yazara ne denli bir değer verildiğini de açıklıyor sanıyorum.
İ.İMER- Sizi tanımayanlar için tekrar soruyorum. Kimdir Hayrettin İVGİN? Ödüllerden önce kimdi, sonra kim ?
H.İVGİN- Sayın İmer kardeşim! Benim edebiyat ve halk bilimi konularında 47 kitabım ve 2000’i aşkın yazım bulunuyor. Samsun-Vezirköprü’de doğdum. Milli Eğitim Bakanlığında ve Kültür Bakanlığında üst düzey görevlerde bulundum. Bazı eser ve yazılarım; Çince, Kırgız Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Azeri Türkçesi, Romence, İtalyanca, Fransızca, Almanca, İngilizce ve Rusçaya çevrilerek yayımlandı. Türkiye’de üç dilde yayımlanan “Kültür Evreni” ve “Karadeniz” adlı uluslararası hakemli bilimsel dergilerin sahibiyim.
Bana bazı ülkenin ilimler akademileri ve üniversiteleri tarafından; akademik üyelik, fahri doktora ve profesörlük payeleri verilmiştir. Merkezi Azerbaycan’da bulunan Türk Dünyası Beynelhalk İlimler Akademisinin İlmî Şûra üyesiyim.
Ödüllerden önce Hayrettin İvgin’dim, şimdi de Hayrettin İvgin’im. Hayatımda hiçbir değişiklik olmadı, olmayacak. Doğrunun, iyinin, güzelin yanında ve Türk milletinin bir ferdi olarak hayatım bitene kadar, bu ülke için çalışacağım.
İ.İMER- 16 Aralık 2009 tarihinde Rusya Federasyonunun başkenti Moskova’da düzenlenen törende, BM Sosyal Ödüller Şûrası Başkanı M. Pekelis ile Rus Edebiyat Akademisi Başkanı A. Simonov tarafından size altın madalya takıldı ve ödül belgesi verildi. Tören nasıldı, bizlerdeki gibi tantanalı durum var mıydı? Katılan Türk vatandaşı oldu mu? Kimler katıldı?
H.İVGİN- Sayın İmer! Tören çok tantanalı değildi. Zaten Rusya’da bu tür törenler gayet mütevazi bir şekilde yapılıyor. Salonda yeteri kadar kalabalık vardı ama önemli olan katılanların kim olduklarıdır. Birleşmiş Milletler Ödüller Şûrası Başkanı ve üyeleri, Rusya Edebiyat Akademisinin Başkanı ve öğretim üyeleri, Rusya Federasyonu Yazarlar Birliğinin Başkanı, başkan yardımcıları, üye yazarlar bulundu. Tabiki Azerbaycan’dan Bakü Vektör Beynelhalk İlim Merkezi Başkanı ve BM Ödüller Şûrasının fevkalâde yetkili üyesi Prof. Dr. Elçin İskenderzade de vardı. Beni hiç yalnız bırakmadı. Moskova’nın görüntülü ve yazılı basın mensupları da bulunuyordu. İ.İMER- Hocam, Büyük Rus Hikâyecisi-Romancısı ve Şairi Aleksandr Sergeviç Puşkin olarak bildiğimiz kişi kimdir? İnsanlığa faydası nelerdir biraz bahsetsek nasıl olur?
H.İVGİN- Büyük Rus Hikâyecisi-Romancısı ve Şairi Aleksandr Sergeviç Puşkin 1799 yılında Moskova’da doğmuş, yine Moskova’da bir düello sonunda 1837 yılında hayatını kaybetmiştir. Ölümünden bugüne kadar Puşkin’in her doğum ve ölüm yıl dönümünde halk, Moskova’daki heykeline akın eder, şiirlerini ezbere okur. 2009 yılı onun doğumunun 210. yıl dönümü olduğu için yıl boyu çok önemli etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Bana verilen “Puşkin Edebiyat Ödülü”, Puşkin’in doğumunun 210. yıl dönümüne rastlaması sebebiyle daha da önem kazanmıştır.
Puşkin’in; Bahçesaray Çeşmesi (1822), Kafkas Mahkumu (1921) adlı hikâye kitapları, Tunç Süvari (1933) adlı şiir kitabı, Biyelkin’in Hikâyeleri (1830) adlı kitabı, Yüzbaşının Kızı (1836) adlı romanı, Maça Kızı (1834) adlı povesti bulunuyor. Puşkin, hem lirizme ve hem de gerçekliğe yönelen bir yazar olarak Rus edebiyatının kurucusu sayılabilir.
İ.İMER- BM Sosyal Ödüller Şûrasının bu ödülü ilk defa Türk dünyasına göndermesi sizce ardını getirir mi?
H.İVGİN- Buna ben inanıyorum İbrahim kardeş! Nobel’i bir Türk aldı, Puşkin’i bir Türk aldı. Ardı gelecek, siz de inanın.
İ.İMER- Duyduğuma göre şu anda Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği’nin asli üyelik belgesine sahip tek Türksünüz. Nasıl oldu bu iş? Başka Üyemiz daha öncelerde olmuş mu? Ne dersiniz başka genç Türk yazarlara bu unvan nasip olur mu ? Mesela bana?
H.İVGİN- Sayın İmer! Benimle birlikte yazar-hikâyeci Özgen Keskin de Rusya Federasyonu Yazarlar Birliğinin üyesidir. Üye olan tek Türk ben değilim. Demek ki şu an Rusya Federasyonu Yazarlar Birliğine iki üye Türk bulunuyor. Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği 1954’te kurulmuş. O yıllarda SSCB’nin Yazarlar Birliği idi. SSCB döneminde Nazım Hikmet, Aziz Nesin gibi Türk yazarlar üye imiş. Ama 1992’de bütün üyelikleri yenilemişler. Şu anda Rusya Federasyonuna bağlı Özerk devletlerdeki yazarlar da bu birliğe üyedir. Değerli kardeşim, siz de her şeye layık bir yazarsınız. Tabiki olabilir, neden olmasın.
Sayın İmer! Siz sormadınız ama ben söyleyeyim. Moskova’da başka bir gelişme oldu.
1954 yılında kurulan Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği’nin 2009 yılı kuruluşunun 55. yılı olması dolayısıyla bu birlik tarafından “Dünyada Saygın (Önemli) 500 Yazar” tespit edilmiştir. Bu 500 önemli yazar arasına beni de seçmişler. Aynı törende, bana “Önemli Yazar Madalyası” yine Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği Başkanı V. Boyarinov tarafından takıldı ve madalya sertifikası verildi.
Ben, Moskova’da kaldığım süre içerisinde Rusya Federasyonu Yazarlar Birliğinin rozeti ile dolaştım. Benimle ilgili olarak basında övücü haber ve yazılar yayımlandı.
İ.İMER- Bildiğim kadarıyla Moskova’dan, Doğru Yol Kuruluşu tarafından “Süleyman Brina Balkan Türk Kültürüne Hizmet Ödülü” için Kosova-Prizren’e gittiniz? Biraz bahsetmek ister misiniz? Bu tören nasıldı? Kimler katıldı?
H.İVGİN- Kosova’nın en köklü Türk kültür ve sanat kuruluşu olan 1951 yılında kurulan Prizren Doğru Yol Derneği; Balkan Türk kültürüne eser ve yazılarıyla hizmet edenlere, 14 yıldır ödül vermektedir. 19 Aralık 2009 tarihinde Prizren’de düzenlenen bir törenle, “Süleyman Brina Uluslararası Balkan Türk Kültürü Hizmet Ödülü” sahiplerine takdim edildi.
Ben; Moskova’dan İstanbul’a 18 Aralık günü geldim ve bağlantılı uçak seferiyle Kosova’nın Priştine Havaalanına gittim. Aynı gün Prizren’e ulaştım.
2009 yılı başında ödül komitesi tarafından, “Süleyman Brina Uluslararası Balkan Türk Kültürü Hizmet Ödülü”nden birine ben layık görülmüştüm. Doğru Yol Derneğinin salonunda yapılan törene çok sayıda konuk ve izleyici katıldı. Törende, Doğru Yol Teşkilatının Başkanı Tahir Luma ve Ödül Komitesi Başkanı Zeynel Beksaç birer konuşma yaptılar. Ödül alanların gerekçelerini tiyatro sanatçısı Etem Kazaz okudu. Törende benim ödülüm, Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Müferra Şinik tarafından bana takdim edildi.
İ.İMER- Araştırmacı için ödüller çok şeyi ifade etmez onu çalışmaları mutlu eder, diye düşünüyorum. Zira ödüller mutlu ederse sadece ödüle oynar. Ki siz yaklaşık 40 yıldır Türk folkloruna araştırmalar ve yazılarla hizmet ediyorsunuz. Ödül töreni geride kaldı bize göre yeni çalışmalarda neler var? Sevenlerinizin, dostlarınızın önümüzdeki günlerde sizden ne görme ihtimalleri var?
H.İVGİN- İbrahim kardeş! Aslında yapacağım çok çalışmalar var. Epeyce klasör olarak hazırladığım dokümanlar öylece duruyor. Allah ömür verirse; Âşık Deli Boran, Âşık Sefil Ali, Âşık Sarkis Zeki gibi âşıkları bir-kaç yıl içerisinde kitap haline getireceğim. Bu yıl içerisinde “Felek” kitabı yayımlanmış olacak. Bir de elimde bitiremediğim bir roman bulunuyor.
İ.İMER- Peki sevgili Hocam bana sizi görmek sürekli nasip oluyor. Size bu zamana kadar çok şey sordum, çok cevap aldım. Okuyuculara söylemek istediğiniz başkaca şeyler var mı?
H.İVGİN- Okuyuculara sağlık ve selamet diliyorum. Kültürümüze, değerlerimize sahip çıkmalarını istiyorum. sana da çok teşekkür ediyorum. Beni okuyucularla tekrar buluşturdun. Eline, kalemine sağlık.
Söyleşiler, muhabbetler, sohbetler hepsi bir yere kadar. Sözün sonu yok elbette ama temennim şu ki, söylenenler ve yazılanlar unutulmasın bir yerlerde. Paylaşmak her zaman güzel ki bu sevgi ve bilgi ise, ancak bilginin en önemli kaynağı da tecrübe... Bize bu tecrübe ve bilgilerini her zaman sunan Hocam Hayrettin İvgin’e teşekkürlerimi okuyanlar adına sunuyorum.
Sevgi ile kalın.