TÜRBAN KONUSU
TÜRBAN KONUSU
Türban, kafalarında gizli bir gündemi olanların dini bir simgesidir. Onlar hep konuyu canlı tutarak magduriyet oyunu oynarlar. Çözüp bu işi bitirmek asla işlerine gelmez. Çünkü ozaman magdur rolü oynayamazlar, onun nemalarından yararlanamaz ve önemli saydıkları bu mağduriyet aracını ellerinden kaçırmış olurlar. Bu konunun Tarikat ve cemaat mensupları tarafından da desteklendiği yazılı ve görsel medyalarda sürekli canlı tutulmağa çalışıldığı görülüyor. Türbanın diğer devletlerce de yasaklanmsı sonucu, şimdilerde Türkiye de BAŞ ÖRTÜSÜ sorunu adı altında dillendirilmeğe başlandı.
Oysa adı Türban da olsa, baş örtüsü de olsa, Bunun "KAMU ALANLARINDA" takılıp kullanılmasının yasalarımıza aykırı olduğunu, bu konuyu sürekli mağduriyet ve sömürü aracı yapanlar kuşkusuz biliyorlar. Bunu kaşıya - kaşıya azgın bir yara haline getirdiler. Aslında baş örtüsü takanlara hiç bir kimse karşı çıkıp, laf etmemektedir. Buradadi sorun: " Ben baş örtüsüyle, evimde ve sokaktaki gibi takıp kamu alanllarında okuyacak ve de icrai sanat edeceğim" demelerinden ve bunun insan ve inanç özgürlüğünün vazgeçilmez bir gereği olduğunu idia etmelerinden kaynaklanıyor.
Oysa böylesi bir düşüncenin doğruluğu çok tartışmalıdır ve bu tarz bir eğlem CUMHURİYET yasalarına aykırıdır; "KAMU ALANI" söz konusu olunca. ÇÜNKÜ BU AYNI ZAMANDA LAİK DEVLET YAPISININ, "olsun mu, olmasın mı " tartışmasının açılmasınına da neden olur.
Yasalarınızda gereken değişiklikleri yapar, anayasamıza koyacagınız hükümlerle devleti laik yapısından kurtarır ve de bu değişikiği halk oylamasından çoğunlukla onaylatırsanız, size o taktirde hiç kimsenin lafedip, söz söylemeğe hakkı olmaz. İşin en akılcı hal yolu budur. Dövüşsüz kavgasız, gürültüsüz patırtısız bu konuyu suhuletle çözmüş olursunuz. Bu toplumu, bu necip halkı bukadar gerip, birbirlerine düşman etmeğe hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu ülke, bu vatan, bu topraklar kolay kazanılmadı. Sorunları çözmek için Yüce Yaratan, biz insanlara en mükemmel araç ve zenginlik olan aklı vermiştir. Aklın yolu birdir. Onu anlamsız bağnazlıklara tutsak etmemek de insanın görevidir.
"Bu eylem tarzı çok çetrefilli olur, hesapta olmayan bir takım zorluklar çıkar, bedeller ödenmek zorunda kalınabilir" diye düşünülecek olursa :
O zaman kışkırtmayalım bu güzel, narin ve masum kızlarımızı, kadınlarımızı efendiler. Onların baş örtüleri baş tacımızdır, analarımızın, bacılarımızın, hala ve teyzelerimizin, hülasa değerli bütün kadınlarımızın saygıyla karşılanan baş örtüsüdür. KAMU ALANLARI dışında özgürce, istedikleri gibi kullansınlar. İsteyenler yalnız baş örtüsüyle de yetinmesin, çarşafa bürünsün, burkalar giysin, arzu ettikleri biçimde örtünsünler !... kime ne, kim ne karışır. Sokakta, evinde, kamu alanlarının dışında örtünenlere tek laf söylenmemiştir,söylenemez de.TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK VE DEMOKRATİK ÖZGÜR BİR ÜLKEDİR. Dünya coğrafyasında böylesine güzel ve doğru, islami inanç anlayışına sahip tek bir ülke gösteremezsiniz.
YÜKSEK ÖĞRENİMDEKİ KIZLARIMIZA önemli tavsiyemiz:
Belirtiğimiz değişiklikler olmadan bu konu çözülemez. Sizler başınızı açmakla asla günaha batmazsınız. Çünkü siz isteyerek açmayacaksınız. BU İŞİN GÜNAHI VEBALI Sizleri baş açıklığına mecbur edenleredir. Aynı zamanda sizi örtünmeye zorlayanlar içinde aynı günah ve veballer söz konusudur. Aklınızı kullanın ve eyitiminizden olmayın, boş yere de üzülüp kırılmayın. ALLAHA nasıl inanıyorsanız, zor ve şiddet kullananların da birinci derecece günahkar olduklarına ve sizlerin de bu konuda asla günah işlemediğinize inanın.
Bu işin sonrasını da düşününüz. Ünversiteyi bitirmekle çözülmüyor bu sorun. İş hayatında daha da yoğun biçimde sürüp gidecek.
Bu sorunu çözmek için, ya burda belirttiğimiz yasal değişiklikler yapılmalı, ya da
günahı ve vebali sizlere ait olmayan " BU TÜRBANI BEN OKURKEN VE KAMU ALANINDA ÇALIŞIRKEN, İLLE DE TAKACAĞIM" düşüncesinden vazgeçilmelidir.
Halk ve toplum sevgisi ancak böyle gösterilebilir, toplumsal kargaşa ve insanların birbirlerine düşmanca bakışları bu anlayış ve akıl yolunun kullanılması ile ancak önlenebilir.
KEMAL POLAT
YORUMLAR
insanların kime oy verecekleri ideolojik görüntülere endekslenmemeli.
türban veya başörtüsü kişiyi bağlar. ve bu sorun yüzünden muhafazakar partiler oy topluyorsa muhalefetin bu sorunu çözmesi gerekiyor. eğer çözmüyorsa karşı çıkmasında akıl mantık yok.
şunu da diyemez: hayır yasak, devrim yasalarına aykırı, moderen değil, kamusal alan, okul vb...
eğer demeye devam ederse kemikleşmiş oylarından da kaybetmeye başlar.
çünkü nesil yenileniyor. ve chp nesil yetiştiremiyor. gençliği kucaklayamıyor.
bu durumdan en fazla ülkemizdeki sol partiler oy kaybediyor. 10 küsür yıl geçti ve hala çözülmeyen bir sorun var karşımızda. eğer bu sorunu chp çözmezse; bir sonraki seçimde de muhafazakar insanların biliçaltı algıları şunu ikaz edecek : veya ak partinin söylevlerinin özü şöyle olacak...
"biraz da sabır" ve bu sözle bile chp'nin aldığı oy oranını geçmeye yeter.
chp niye iktidar veya koalisyon ortağı bile olamıyor..
arınç'ın dediği gibi:(mealen) böyle muhalefet oldukça bize fazla bir iş düşmüyor..
yeni chp dediler olmadı.
çarşaf açılımı yaptılar olmadı.
chp neden güven vermiyor. veya chp'yi destekleyenler neden hep hakaratvari söylemlere yöneliyor.
veya neden hep korku imparatorluğu kurmak istiyor muhafazakar kesim üstünde.
kişiler kişilerin dinini nasıl yaşayacağına karışmamalı.
yazılan yorumlarq göz gezdirdim: başörtüsünü, türbanı geçmiş de başörtülü bir bayanın kamu kurumunda nasıl namahrem bir erkekle çalışacağını düşünüyor. bunu düşünmesi gereken ne tayyip, ne kılıçdaroğlu ne de bahçeli vb.. ne prof, ne doç. ne bilmem ne uzmanı...ne şair, ne yazar...
bırakalım bunu kişinin kendisi düşünsün.herkesin günahı sevabı kendine. herkes kendisi hesap verecek dinimize göre.
bireyin üstünde baskılar kırılmadıkça ülkemizde bundan nemalanlar her zaman olacaktır.
ak parti : başörtüsü serbest olsun diye bundan nemalanıyor.
mhp : haklısın serbest olmalı diyor.nemalanıyor.
chp: hayır, kamusal alan diyor. nemalanıyor.
ve bunu tüm millet görüyor.
ben açık ve net şunu istiyorum:
bırakın insanlar ne giyiyorsa giysin. başörtüsüyle mi çalışacak çalışsın. başörtülü kitleler akp bunu serbest bırakacak, biraz daha sabır diye oy vermesin
chp'ye oy verenler chp bunun olmasına izin vermez izin vermemesi için de oya ihtiyacı var chpye oy verelim derdine düşmesin.
siyasetimiz ve oy verenlerin tercihleri bu tür gündemlerle belirlenmesin artık.
akp bunu genelgeyle mı yapar, anayasa değişikliğiyle mi yapar. sonun da yapar bunu. ve yapmalı..ve eğer chp bir sonraki seçime kadar bu sorunu çözmezse yine kendi elleriyle akp yi iktidara taşır.
başörtüsü ve türbanın yasaklandığı zaman lise 2 veya lise 3 deydim.
matematik öğretmenimiz türbanlıydı: ilk dersine geldi. tahtanın önünde durdu. bizlere baktı sınıfı süzdü. gözlerinden bir kaç damla yaş geldi. sonra gözyaşlarını sildi. ve dersine kaldığı yerden devam etti.
bir kaç ay sonra da tayini çıktı.
insanların kılık kıyafetiyle uğraşmakla ne cumhuriyet ilerler ne de demokrasi..
bu ortamda ne çağdaşlık olur, ne de bağnazlık.
olan sadece kör dövüşü..
ve inanın o öğretmenin gözyaşlarına neden olanlar o bir damlada boğulur.
empati yapın: bir bayanın başı açık olduğu için devlette çalışamaması durumunu düşünün..
başı açık bir öğretmen bir yasa çıkıyor ve bir gün sonra derse başında bir örtüyle geliyor.
tahtanın önünde duruyor. öğrencilerini süzüyor. kelimeler boğazında düğümleniyor ve gözlerinde yaşlar süzülüyor. eliyle siliyor. ve dersine devam ediyor.
bu duruma maruz kalan öğrenci o gözyaşlarına sebep olan siyasi partileri , kurumları nasıl tanımlar kendi içinde ....
zalim, zulmeden, dikdatör, kötü vb...
ve inanın siyasetimiz ve gündeme gelen konuların gerçek gündemlerde hiç alakası yok.
asgari ücret yerlerde sürünüyor.
memur işadamların memuru durumuna düşüyor.
atamalar, tayinler, görevde yükselmeler siyasi iktidara bağlanıyor.
vergiler gittikçe artıyor.
benzin lpg tavanda seyrediyor.
zengin dağdan aşırıyor arabası da fakir devlete bel bağlıyor. devlette suni gündemle milleti oyalıyor.
Allah aşkına bir "yurttaş" bir "vatandaş" kelimesi bile insanları bölebiliyorsa;
bir şiirinizde bahsettiğiniz gibi..(aklımda kaldığı kadarıyla)
mahşere kadar günahlarımızdan yol olur
tdk ortak bir kelime bulsun artık. insandaş mı olur, gönüldaş mı olur artık ne olursa...
saygılarımla
hayırlı geceler.
Çok teşekkür ederim değerli CUMHURİYET aydını, toplumsever, değerli dost insan BELKİZ GÜNAYDIN. Okyanusların ötesinde, kıtalar arasında bile YURTSEVERLİĞİNİ, insan severliğini, yılmadan duyup gösteren değerli insan sana şüğkran borçluyuz.
Sizler gibi milyonlarca değerli, birikimli, yurtseverliği, toplum ve insanseverliği hep en önde tutan bilinçli kadınlarımız güven ve övünç kaynağımızdır. Türklüğümüzü, cumhuriyetimizi, her zorluk ve şartlar içinde yaşatıp temsil etmeniz, her btürlü taktirin üzerindedir. Siz ve tüm kadınlarımız baş tacımızsınız, toplumumuzun öncü kalkındırma güclerisiniz.
Size, avustralya da, yurt dışında bizleri onurla gururla temsil eden değerli kadınlarımıza binlerce kere teşekkürler, sevgiler, selamlar, saygılar, dost yürekli BELKİZ GÜNAYDIN KEMAL POLAT
Değerli dost, çok güncel bir konuya değinmişsiniz ve dediğiniz gibi her ne hikmetse gündemde tutulmaya devam ediliyor. Sanki ülkenin başka hiç sorunu yok. Hedef şaşırtmacadan başka bir şey değil bence.
23 yıldır yurt dışında yaşıyorum ve 56 yaşındayım. Dindar bir ailenin çocuğu olarak aile büyüklerimizde gördüğüm tek şey baş örtüsüydü. Bu türbanın kaç yıllık tarihi var acaba.... ben yurt dışında olduğum içinmi bilmiyorum
Her şey yerinde yapılırsa güzel ve uygun durur.
Kutluyorum ve size katılıyorum. Selam ve saygılar
kempol
Sizler gibi milyonlarca değerli, birikimli, yurtseverliği, toplum ve insanseverliği hep en önde tutan bilinçli kadınlarımız güven ve övünç kaynağımızdır. Türklüğümüzü, cumhuriyetimizi, her zorluk ve şartlar içinde yaşatıp temsil etmeniz, her btürlü taktirin üzerindedir. Siz ve tüm kadınlarımız baş tacımızsınız, toplumumuzun öncü kalkındırma güclerisiniz.
Size, avustralya da, yurt dışında bizleri onurla gururla temsil eden değerli kadınlarımıza binlerce kere teşekkürler, sevgiler, selamlar, saygılar, dost yürekli BELKİZ GÜNAYDIN KEMAL POLAT
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM SAYIN HİÇBİTMEZ.
lÜTFEDİP ZAMAN AYIRMIŞ, GAYET AYRINTILI BİR YORUM YAZARAK SAYFAMI ONURLANDIRMIŞSINIZ. GÜZEL BİR ELEŞTİRİ. HAKARET YOK, AŞAĞILAMA YOK, ÖZGÜR BİR FİKİR VE DÜŞÜNCE AÇIKLAMASI YAPMIŞSINIZ. SAYGIYLA KARŞILIYORUM.
YALNIZ BEN YAZIMDA KIZLARIMIZIN, KADINLARIMIZIN TÜRBAN TAKMALARINA KARŞI ÇIKMADIM, ONLARI VE TÜRBANI ELEŞTİRMEDİM, HELE AŞAGILAMA GİBİ BİR YANLIŞLIĞI VE BASİTLİĞİ HİÇ YAZMADIM.
TÜRBANI BİR DİNİ SİMGE OLARAK KILIÇ GİBİ KULLANANLARI, GÜÇ VE KENDİLERİNE PROPOGANDA MALZEMESİ YAPANLARI ELEŞTİRDİM.
BUNDA DA HAKLIYIZ. ÇÜNKÜ HUKUKA UYGUN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPARAK BU SORUNU ÇÖZMELERİ MÜMKÜNKEN ÇÖZMÜYOR, MAĞDURİYET MALZEMESİ OLARAK HEP GÜNDEMDE TUTUYORLAR. BÖYLE OLMASI İŞLERİNE GELİYOR, ÇÜNKÜ GENÇ KIZLARIMIZI VE MÜMİN KADINARIMIZI KIŞKIRTIYOR, TÜRBANI CUMHURİYET REJİMİNE BİR SALDIRI ARACI OLARAK KULLANIYORLAR. İSTESELER 24 SAATTE BİTİRİRLER BU SORUNU. AMA BİTİRMİYORLAR, HEP GÜNDEMDE KALSIN İSTİYORLAR. MAGDUR ROLÜNÜ OYNAMAK, SİYASETTE KULLANMAK İÇİN.
BEN ŞAHSEN BU DEĞİŞİKLİKLERİN BİR AN ÖNCE YAPILMASINI VE İSTEYENENİN İSTEDİĞİ YERDE TÜRBANI TAKMASINI İSTERİM. BANA NE ZARARI OLUR Kİ?
E, BEN BUNU YAZIMDA DA BÖYLECENE BELİRTTİM. BU DURUMDA NE YAZIM, NE DE BEN SUÇLANAMAYIZ.
İLK OKULDADA TÜRBAN TAKAN ÇOCUKLARA DEVLET EL KOYARMIŞ, YADA KOYMAZMIŞ. BU BENİM KONUM DEĞİLDİR BİLEMEM. HUKUK MESELESİDİR. BEN YAZIMDA BUNA DAİR TEK KELİME YAZMADIM.
TÜRBANIN SERBEST BIRAKILMASINA İLİŞKİN, BELİRTTİĞİMİZ ANAYASAL DEĞİŞİKLİK YAPILIRSA, BU KONUYU DA GEREKÇE YAPARAK İLK OKUL ÇOCUKLARINA DEVLET EL KOYAMAZ. O SORUNDA ÇÖZÜLMÜŞ OLUR.
ACABA SİZİ AYDINLATA BİLDİMMİ DEĞERLİ DOST ŞAİRİM?
SELAMLAR, SAYGILAR KEMAL POLAT
hicbitmez
Bu konuda bir sey diyemeyiz tabi haklisiniz.
Bir an önce tam bir netlik kazansa bu konu Ülkenin yararina olur.
Cünkü bu mesele baska meseleler yaninda önemsiz kaliyor da diyebiliriz.
Ama öyle bir tepkili bir sekilde yaklasiliyor ki ister istemez farkli bir algilama olabiliyor diyorsunuz ki örnegin;
" BU TÜRBANI BEN OKURKEN VE KAMU ALANINDA ÇALIŞIRKEN, İLLE DE TAKACAĞIM" düşüncesinden vazgeçilmelidir.
Neden vazgecsin bir üniversite ögrencisi bilgisizmidir akli ermez mi hayatina dair olan secimde.Yönlendirilmismidir sizce ?
Bu gibi konulari egitimsiz insanlar yapsa hadi diyecegiz ki cahildir.
Ama bilincli insanlarin secimine de saygi duymak gerekir.
Ve diyorsunuz
İLK OKULDADA TÜRBAN TAKAN ÇOCUKLARA DEVLET EL KOYARMIŞ, YADA KOYMAZMIŞ. BU BENİM KONUM DEĞİLDİR BİLEMEM. HUKUK MESELESİDİR. BEN YAZIMDA BUNA DAİR TEK KELİME YAZMADIM.
Bunu siz yazdiniz demedim bu da bu konu ile alakalidir ve o an deginme geregi duydum.
Bu sizin konumunuz degise türban da sizin konumuz olmayabilirdi...
Sonucta hersey ülkenin meslesidir.
Ve yorum da hakaret etmek asagilayici bir tavir sergilemek hic bana göre birsey degildir.Insanlar fikirlerini paylasabilir insani incitmedende.
Bir de sunu söylemek istiyorum sirf fikirler uysmadi diye dostluklarin dahi zarar gördügü oluyor ki bu hic anlam veremedigim bir seydir.
Bakis acim ve fikrim ne olursa olsun siz deger verdigim ve saygi duydgum bir dostsunuz sevgili Kemal Polat.
Bun da br degisiklik de olmaz.
Ayrintili cevabiniz icin tesekkür ediyorum
Sonsuz saygimla tekrar.
Çok teşekkür ederim HAZAN hoca hanım. Bütün şiirlerinizde, yazılarınızda ve yorumlarınızda som derece yetkin ve üstün performans sahibi değerli bir aydınımızsınız. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği mefkure sahibi örnek bir toplum insanısınız. Toplumsal çabalarınız ve çalışmalarınız hep dikkat çekmiş, örnek birikimli Türk kadınlığı ve fedekar analık rolleriniz, dostlarınız ve sizi tanıyanlar tarafından saygıyla, taktirle izlenmektedir.
Deneme yazılarıma başladığımda da sayfamı hep şereflendirdi çok anlamlı ve doyurucu içeriklere sahip harikulade güzel yorumlarınızı sayfalarımda esirgemediniz. Bu denli düzeyli ve yüksek birikimli eğitim ve öğretim konularını uygarca özümsemiş, çalışmalarında hep mantık ölçüsünü gözeten, yanlış ve doğruyu adilce saptayan, sizin gibi bir CUMHURİYET aydınının güvenini ve taktirini kazanmak mutluluk ötesinde bir ayrıcalıktır.
Şiir, yazı ve tüm edebi çalışmalarınızda, tüm eserlerinizde toplumsallığın, insan sevgisinin, insanlara ışık gibi rehber oluşunuzun vefakar ve cefakar çalışmalarını hayranlıkla izlerim. Çocuklar, gençler, genç kızlarımız, mutlu mutsuz insanlarımız hep gündeminizde, takibinizde olurlar. Onlara ulaşmak, onlara yararlı olmak için çabalarınız her türlü taktirin üzerindedir. Çoğu kez bu çabaların, kendi öz evlatlarınıza gösterilmesi gereken ihtimamların da üzerinde gerçekleştiğini görmek, size gösterilmesi gereken saygı ve taktiri fazlasıyla gerekli kılmaktadır.
“Türban Konusu” Yazıma yaklaşımınız, değerli ve narin genç kızlarımıza verdiğiniz önem, değer ve öğütler – tavsiyeler, toplumsal çalışmalarda hiç birimizin yalnız olmadığını çok güvenli bir biçimde anlattı hepimize.
İşte Türk toplumunun beklediği ve özlediği, ön yargıları olmayan, toplumunu, insanını, vatanını seven, çağdaş düşünen, insaf ve izan sahibi, ALLAH ın varlığını hiç unutmayan, bilgi ve birikimi paylaşan, akıl ve mantık ölçülerinde hoşgörü sahibi olan, her şeyin en az kendi varlığı kadar değerli olduğunu kabul eden aradığımız, görmek ve yüceltmek istediğimiz TÜRK İNSANI TİPİ.
Bunları sizde ziyadesiyle görüyor, mutlu oluyorum değerli Şairim HAZAN HOCA HANIM.
Esenlik ve mutluluk dileklerimle, saygılarımla selamlıyorum sizi.
Kemal Polat
Ülke olarak içinde bulunduğumuz gerçekleri net olarak anlatmışsınız.Size tümüyle katılıyorum.Vatanımız üzerinde türlü sorunlar yaratmak,ayrımcılıklara neden olmak isteyenlerin oyunlarına gelenler çok var ne yazık ki.Başörtüsüne karşı değiliz bu tamamen insanın kendi özgürlüğüdür laik cumhuriyetimizde.İfade ettiğiniz gibi günlük yaşam içinde türban takmak isteyen ,başörtüsü takmak isteyen özgürdür.Fakat bunu çalışma yaşamının içine taşımak tamamen dini alet etmektir.Kızlarımız bin bir fedakarlıkla üniversite sınavlarına hazırlanıyorlar,kazandıktan sonra ise öğrenimlerini tamamlamadan başlarını açmamam konusunda okullarını bırakıyorlar.Üniversite bitirmiş bir çok kızımız var,sadece başlarını açmamak için çalışma hayatından kendilerini soyutluyorlar.Neden bu düşünce.Neden başörtüsünü alet ediyorlar.Oysa ülkemiz hizmet bekliyor.Bu gibi saplantı haline gelmiş anlayışlar yüzünden bu hale geldik.Aslında ortaya atılan konu başörtüsü konusu değldir.Ülkemizde kanayan bir yara oluşturmak ve insanlarımızı birbirine düşürmek.Tarihimizin sayfalarına bakacak olursak,ülkede karışıklık,fikir çatışmaları sonucu çok zarar görmüşüzdür.Bir çok konuda ileri gitmemiz ,daha bilinçli olmamız gerekirken,tam tersi gerilere adım atmışızdır.Bunların hepsi amaçlı.Çözüm bekleyen bir çok sorun varken,gündemi ve zamanı bu kışkırtmalarla meşgul etmenin bir anlamı yoktur.
Türban, kafalarında gizli bir gündemi olanların dini bir simgesidir. Onlar hep konuyu canlı tutarak magduriyet oyunu oynarlar. Çözüp bu işi bitirmek asla işlerine gelmez. Çünkü ozaman magdur rolü oynayamazlar, onun nemalarından yararlanamaz ve önemli saydıkları bu mağduriyet aracını ellerinden kaçırmış olurlar. Bu konunun Tarikat ve cemaat mensupları tarafından da desteklendiği yazılı ve görsel medyalarda sürekli canlı tutulmağa çalışıldığı görülüyor. Türbanın diğer devletlerce de yasaklanmsı sonucu, şimdilerde Türkiye de BAŞ ÖRTÜSÜ sorunu adı altında dillendirilmeğe başlandı.
Oysa adı Türban da olsa, baş örtüsü de olsa, Bunun "KAMU ALANLARINDA" takılıp kullanılmasının yasalarımıza aykırı olduğunu, bu konuyu sürekli mağduriyet ve sömürü aracı yapanlar kuşkusuz biliyorlar. Bunu kaşıya - kaşıya azgın bir yara haline getirdiler. Aslında baş örtüsü takanlara hiç bir kimse karşı çıkıp, laf etmemektedir. Buradadi sorun: " Ben baş örtüsüyle, evimde ve sokaktaki gibi takıp kamu alanllarında okuyacak ve de icrai sanat edeceğim" demelerinden ve bunun insan ve inanç özgürlüğünün vazgeçilmez bir gereği olduğunu idia etmelerinden kaynaklanıyor.
Oysa böylesi bir düşüncenin doğruluğu çok tartışmalıdır ve bu tarz bir eğlem CUMHURİYET yasalarına aykırıdır; "KAMU ALANI" söz konusu olunca. ÇÜNKÜ BU AYNI ZAMANDA LAİK DEVLET YAPISININ, "olsun mu, olmasın mı " tartışmasının açılmasınına da neden olur.
İfade ettiğiniz gibi de,Türkiye cumhuriyetinin laiklik anlayışını zedeler bu tür tartışmaların her fırsatta tekrarlanması.Değişmeyen,hep tartışmaya açılan,kanayan bir yara haline getirildi ne yazık ki ülkemizde.
Aslında bu konuda o kadar çok yazılabilir ki.Fakat şu anda bu kadar yazabiliyorum.Dilerim ki gençlerimiz artık bilinçlensinler,baş örtüsüne takılıp kalmasınlar.Kendi özel yaşamlarında başörtüsü takmak isteyen taksın,fakat bunu okul ve iş yaşamına taşımasınlar.
Tebrik ederim Kemal bey.Ülke gündemini hep meşgul eden çok yararlı ve bilinçlendirici bir yazıydı.Yüreğinize sağlık.Saygı ve selamlarımı iletiyorum size.
kempol
Çok teşekkür ederim HAZAN hoca hanım. Bütün şiirlerinizde, yazılarınızda ve yorumlarınızda som derece yetkin ve üstün performans sahibi değerli bir aydınımızsınız. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği mefkure sahibi örnek bir toplum insanısınız. Toplumsal çabalarınız ve çalışmalarınız hep dikkat çekmiş, örnek birikimli Türk kadınlığı ve fedekar analık rolleriniz, dostlarınız ve sizi tanıyanlar tarafından saygıyla, taktirle izlenmektedir.
Deneme yazılarıma başladığımda da sayfamı hep şereflendirdi çok anlamlı ve doyurucu içeriklere sahip harikulade güzel yorumlarınızı sayfalarımda esirgemediniz. Bu denli düzeyli ve yüksek birikimli eğitim ve öğretim konularını uygarca özümsemiş, çalışmalarında hep mantık ölçüsünü gözeten, yanlış ve doğruyu adilce saptayan, sizin gibi bir CUMHURİYET aydınının güvenini ve taktirini kazanmak mutluluk ötesinde bir ayrıcalıktır.
Şiir, yazı ve tüm edebi çalışmalarınızda, tüm eserlerinizde toplumsallığın, insan sevgisinin, insanlara ışık gibi rehber oluşunuzun vefakar ve cefakar çalışmalarını hayranlıkla izlerim. Çocuklar, gençler, genç kızlarımız, mutlu mutsuz insanlarımız hep gündeminizde, takibinizde olurlar. Onlara ulaşmak, onlara yararlı olmak için çabalarınız her türlü taktirin üzerindedir. Çoğu kez bu çabaların, kendi öz evlatlarınıza gösterilmesi gereken ihtimamların da üzerinde gerçekleştiğini görmek, size gösterilmesi gereken saygı ve taktiri fazlasıyla gerekli kılmaktadır.
“Türban Konusu” Yazıma yaklaşımınız, değerli ve narin genç kızlarımıza verdiğiniz önem, değer ve öğütler – tavsiyeler, toplumsal çalışmalarda hiç birimizin yalnız olmadığını çok güvenli bir biçimde anlattı hepimize.
İşte Türk toplumunun beklediği ve özlediği, ön yargıları olmayan, toplumunu, insanını, vatanını seven, çağdaş düşünen, insaf ve izan sahibi, ALLAH ın varlığını hiç unutmayan, bilgi ve birikimi paylaşan, akıl ve mantık ölçülerinde hoşgörü sahibi olan, her şeyin en az kendi varlığı kadar değerli olduğunu kabul eden aradığımız, görmek ve yüceltmek istediğimiz TÜRK İNSANI TİPİ.
Bunları sizde ziyadesiyle görüyor, mutlu oluyorum değerli Şairim HAZAN HOCA HANIM.
Esenlik ve mutluluk dileklerimle, saygılarımla selamlıyorum sizi.
Kemal Polat
TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK VE DEMOKRATİK ÖZGÜR BİR ÜLKEDİR. Dünya coğrafyasında böylesine güzel ve doğru, islami inanç anlayışına sahip tek bir ülke gösteremezsiniz.
Sevgili Kemal Polat bunlari yazmis olmaniz yeterli aslinda kisaca burda bir haksizlik oldugu meydanda.
Özgür irade diye birsey var cag degisiyor zaman degisiyor.Ve olay beyinde bitiyor basi acik görüsü dar insan az mi?
Demokratik ve Özgür bir Ülkedir deniliyorsa bu kisitlama ne icin? ne anlam tasiyor?
Düsünüyorum da bu Ülkede vesikali genelev kadinlari bile saygi bekliyor.Ve bir de ragbet görüyor üstelik ne hikmetse.
Bu kinanmiyor olay olmuyor da Basörtüsü nasil olay oluyor.
Hangi Kitaba sigiyor bu?
Bu ne medeniyete ne de islamiyete sigmiyor.Medeniyet biraz da insanlik haklarini icinde barindirir.
Kisileri istemedigi birseye zorlamak tas devri insanina yakisir bence.
Örtünmek isteyen örtünsün her alanda yeterki isini yapsin Devlete faydali bir insan olarak cemiyette yerini kazansin.
Bir de su var, baska bir inanci olanin dahi müslümanligi ve örtünmeyi tercih ettigi oluyor.
Bu gibi olaylari cokca seyretmisizdir TV de bir de sanki övünerek lanse edilmistir.
Islam Ülkesinde yasayan insanlar bu konular hakkinda tepkisi olanlari dislamalidir bana göre tek kelimede.
Ben kendim kapali bir bayan degilim ama hakikatten dogru bulmuyorum bu gibi konularin Ülkede sorun olmasini.
Acik veya kapali hic mühim degil okusunlar cehalet yenilsin yeterki konu bu olmaliydi.
Henüz kilik kiyafet adina özgürlügü elde edememis bir devletin milleti nasil olur da
TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK VE DEMOKRATİK ÖZGÜR BİR ÜLKEDİR...diyebilir.
Hem de büyük harflerle.
Ve bir de deniliyor ki ilk ögretim caginda türbanla göndermekte israr edilirse devlet cocuklari ailelerden alir.
Bu devlet bu gibi bir aciklama yapacagina sokaktaki cocuklara sahip ciksin onlara bir care bulsun egitim konusunda.
Ilerleyen cagda gerileyen millettiz biz saniyorum durum onu gösteriyor.
Yüreginize saglik yine de, sonucta bunlar da sizin görüsleriniz.
Katilmadigim bir yaziydi ama hepimizin görüsleri ayni olamaz tabi.
Saygilarimla
hicbitmez tarafından 10/24/2010 7:56:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
kempol
lÜTFEDİP ZAMAN AYIRMIŞ, GAYET AYRINTILI BİR YORUM YAZARAK SAYFAMI ONURLANDIRMIŞSINIZ. GÜZEL BİR ELEŞTİRİ. HAKARET YOK, AŞAĞILAMA YOK, ÖZGÜR BİR FİKİR VE DÜŞÜNCE AÇIKLAMASI YAPMIŞSINIZ. SAYGIYLA KARŞILIYORUM.
YALNIZ BEN YAZIMDA KIZLARIMIZIN, KADINLARIMIZIN TÜRBAN TAKMALARINA KARŞI ÇIKMADIM, ONLARI VE TÜRBANI ELEŞTİRMEDİM, HELE AŞAGILAMA GİBİ BİR YANLIŞLIĞI VE BASİTLİĞİ HİÇ YAZMADIM.
TÜRBANI BİR DİNİ SİMGE OLARAK KILIÇ GİBİ KULLANANLARI, GÜÇ VE KENDİLERİNE PROPOGANDA MALZEMESİ YAPANLARI ELEŞTİRDİM.
BUNDA DA HAKLIYIZ. ÇÜNKÜ HUKUKA UYGUN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPARAK BU SORUNU ÇÖZMELERİ MÜMKÜNKEN ÇÖZMÜYOR, MAĞDURİYET MALZEMESİ OLARAK HEP GÜNDEMDE TUTUYORLAR. BÖYLE OLMASI İŞLERİNE GELİYOR, ÇÜNKÜ GENÇ KIZLARIMIZI VE MÜMİN KADINARIMIZI KIŞKIRTIYOR, TÜRBANI CUMHURİYET REJİMİNE BİR SALDIRI ARACI OLARAK KULLANIYORLAR. İSTESELER 24 SAATTE BİTİRİRLER BU SORUNU. AMA BİTİRMİYORLAR, HEP GÜNDEMDE KALSIN İSTİYORLAR. MAGDUR ROLÜNÜ OYNAMAK, SİYASETTE KULLANMAK İÇİN.
BEN ŞAHSEN BU DEĞİŞİKLİKLERİN BİR AN ÖNCE YAPILMASINI VE İSTEYENENİN İSTEDİĞİ YERDE TÜRBANI TAKMASINI İSTERİM. BANA NE ZARARI OLUR Kİ?
E, BEN BUNU YAZIMDA DA BÖYLECENE BELİRTTİM. BU DURUMDA NE YAZIM, NE DE BEN SUÇLANAMAYIZ.
İLK OKULALDA TÜRBAN TAKAN ÇOCUKLARA DEVLET EL KOYARMIŞ, YADA KOYMAZMIŞ. BU BENİM KONUM DEĞİLDİR BİLEMEM. HUKUK MESELESİDİR. BEN YAZIMDA BUNA DAİR TEK KELİME YAZMADIM.
TÜRBANIN SERBEST BIRAKILMASINA İLİŞKİN, BELİRTTİĞİMİZ ANAYASAL DEĞİŞİKLİK YAPILIRSA, BU KONUYU DA GEREKÇE YAPARAK İLK OKUL ÇOCUKLARINA DEVLET EL KOYAMAZ. O SORUNDA ÇÖZÜLMÜŞ OLUR.
ACABA SİZİ AYDINLATA BİLDİMMİ DEĞERLİ DOST ŞAİRİM?
SELAMLAR, SAYGILAR KEMAL POLAT
Çok teşekkür ederim değerli, aydın, birikimli ve toplum sevgisi , insan sevgisi yüksek SERAP ERTENCE hanımefendi. Sizin düşüncenizdeki kadınlarımızla hep iftihar etmiş, onları sadece bir kadın olarak değil, kendimizden, bölünüp ayrılmaz, erkeği tamamlayan yarı parçamız kabul etmişizdir. Kadınsız, bir toplum bir hiçtir. Onun elinin değmediği, nefesinin uğramadığı hiç bir şeyin anlamı ve hikmeti - harabiyesi olmaz. Kadınlarına ve onların her türlü ihtiyaç ve giysilerine, özgür düşünmelerine, "düzeylilik gözetilerek" özgür yaşamlarına saygı duymayan toplumlar hep perişan olmuş, tarihin derinliklerinden yokulup gitmişlerdir.
Kadın her toplumda uygarlığın, gelişmişliğin birinci derece de temsilcisidir.
Çünkü kadın insanı, canlıyı dünyaya getiren, ona ilk yaşam gıdasını ve şansını veren harika bir varlıktır. Hiç bir canlı onun katlandığı fedekarlık ve ferağatların bir zerresine bile katlanamaz. Bu nedenle de kutsaldır, saygı değerdir, her zaman baş üstünü ve baş köşeleri en fazla hak edendir.
Bu durum bu kadar açık ve kesinken, kadınlarımızı pek çok haklarından ve özgürlüğünden yoksun bırakmak isteyen kapkara düşünceli, bağnaz ve bencil kesimlerin de olduğunu üzüntüyle, hayret ve dehşetle görüyoruz.
Kadınımız, kızımız TÜRBAN ya da BAŞÖRTÜSÜMÜ takmak istiyor. İstedikleri biçimde taksınlar efendim. Zaten isteyenler istedikleri biçimde takıyorlarda, buna hiç bir engel yok; engellenmemelidir de. Ama Yasalarınız kamu alanlarında bir yasaklama getirmişse, bu yasaklar yasal değişiklikler yapılarak kaldırılsın diyoruz. Ben yazımda da bunu açıkça belirttim. Böylesi bir örtünme kadın için zorunlu ve zaruri ise; yasalarla, yasaklarla önü kesilmesin diyoruz, bunun gereği yapılsın istiyoruz.
Durum bu denli açıkken, mesnetsiz karşı çıkışların samimiyeti, toplumsal yaklaşımları elbette sorgulanır.
Sizler gibi aydın, toplum ve insan sevgisi ve çağdaş özgürlük aşinası kadınlarımız en büyük tesellimiz, övünç ve güven kaynağımızdır.
En derin saygılarımla selamlıyorum sizi ve değerli kadınlarımızı.
Kemal polat
serapertence
emeği çok büyük insan,onlar boşuna mı savaştılar Cumhuriyet adına ....sizi haklı yazınızdan dolayı bir kez daha kutlar ,gönülden en derin saygılarımı iletirim...esen kalın efendim...iyi ki varsınız.....
Bu yazıyı ve yapılan onca tenkidi dün herkes okudu.
Bütün yorumlar silinip yazı tekrar temcit pilavı gibi güne geldi.
Yorumcularda yasaklı.
SANSÜRCÜ ZİHNİYETİ KINIYORUM.
BU KADAR SIĞSANIZ BENİ DE YASAKLAYIN.
YORUMLARI ENGELLEYEN SİTE YAZINIZI DA ENGELLEMELİYDİ. ADİL OLAN BUYDU.
YAZININ İÇERİĞİNDEKİ KANDIRMA GAYRETLERİNİ,SİNSİLİĞİ DE KINIYORUM, YORMCULARI ŞİKAYEY ETMENİZİ DE.
Yorumlayamayacağım yazarı okumam. Değmez.
Sayın Kemal Polat,kanayan bir yaraya parmak basmışsınız ,aslın da bir türlü çözülmeyen bu durum,sizinde yazdığınız gibi
kamu alanları haricin de önemli değildir..isteyen istediği gibi yaşar,öyle incelikler var ki yaşamda eğer tam İslami bir
uygulama düşünülürse aslın da kadın erkek dirsek dirseye nasıl çalışıyor bunun baş örtüsü kadar önemi yok mu..islama tam uymak için kadın evden çıkıp çalışmamalı da değil mi...?öyle alanlar var ki erkek kadın yalnız ve bir odayı paylaşıyor,sadece örtünmekle halloluyor mu durum...anlıyamıyorum....İnsanın dini sadece baş bağlamakla olmaz bence...çok düşünülecek olaylar var...
Kutluyorum sizi, aynen düşüncelerinize katılıyorum,kamu alanların da çalışanların böyle tesettür kıyafeti hoş olmuyor sanki çalışmaya engel gibi geliyor...inşallah bu zorunluluk olmaz ve insanlar serbert oldukları alanda nasıl isterlerse öyle giyinirler...
yine de gönül ister ki...kıyafet reformuna uyulsun...saygılarımla dost her daim...serapertence...
kempol
Kadın her toplumda uygarlığın, gelişmişliğin birinci derece de temsilcisidir.
Çünkü kadın insanı, canlıyı dünyaya getiren, ona ilk yaşam gıdasını ve şansını veren harika bir varlıktır. Hiç bir canlı onun katlandığı fedekarlık ve ferağatların bir zerresine bile katlanamaz. Bu nedenle de kutsaldır, saygı değerdir, her zaman baş üstünü ve baş köşeleri en fazla hak edendir.
Bu durum bu kadar açık ve kesinken, kadınlarımızı pek çok haklarından ve özgürlüğünden yoksun bırakmak isteyen kapkara düşünceli, bağnaz ve bencil kesimlerin de olduğunu üzüntüyle, hayret ve dehşetle görüyoruz.
Kadınımız, kızımız TÜRBAN ya da BAŞÖRTÜSÜMÜ takmak istiyor. İstedikleri biçimde taksınlar efendim. Zaten isteyenler istedikleri biçimde takıyorlarda, buna hiç bir engel yok; engellenmemelidir de. Ama Yasalarınız kamu alanlarında bir yasaklama getirmişse, bu yasaklar yasal değişiklikler yapılarak kaldırılsın diyoruz. Ben yazımda da bunu açıkça belirttim. Böylesi bir örtünme kadın için zorunlu ve zaruri ise; yasalarla, yasaklarla önü kesilmesin diyoruz, bunun gereği yapılsın istiyoruz.
Durum bu denli açıkken, mesnetsiz karşı çıkışların samimiyeti, toplumsal yaklaşımları elbette sorgulanır.
Sizler gibi aydın, toplum ve insan sevgisi ve çağdaş özgürlük aşinası kadınlarımız en büyük tesellimiz, övünç ve güven kaynağımızdır.
En derin saygılarımla selamlıyorum sizi ve değerli kadınlarımızı.
Kemal polat