Bilmiyorum…
zaman o kadar çabuk geçiyor ki yakalayamıyorum... eskiden olsa hiç değilse yan yana giderdik zamanla.. yol arkadaşı can dostuyduk.. ne oldu, aramıza ne girdi, neden geride kaldım ya da ne yaptım da bana küsüp adımlarını hızlandırdı bilmiyorum... aramızda kilometrelerce yol var.. koşuyorum, durmadan dinlenmeden koşuyorum ama yakalayamıyorum...
aslında düşünüyorum da sadece zaman değil bana küsen... aynalar küsmüş... aynalarda gördüğüm o masum yüz küsmüş... gözler küsmüş, bakışlar küsmüş... hiç istermiydim böyle olsun.. hiç ister miyim...nasıl oldu ne zaman oldu bilmiyorum da zaten... bir gün bi baktım akşam dağların arkasına saklanan güneş doğmamış sabah.. yer karanlık gök karanlık... karanlığın içinde ben karanlık... terketti beni en zor anlarımın tek tesellisi umutlarım... terketti beni pamuk ipliği ile hayata bağlayan hayallerim... terketti sadece kendimi değil yeryüzündeki herkesi düşünenen azmim, kararlılığım... sanırım yoruldum... gerçekten yoruldum...yürümekten, konuşmaktan, görmekten, duymaktan... herşeyden ama herşeyden.... yalnız kalmak istiyorum bazen.. uzun bir süre yalnız.. herkesten herşeyden uzakta uzun bir dönem geçirmek istiyorum.... düşünüp kafamı toplamak istiyorum... sabah ağaçların hışırtısını, kuşların ötüşünü dinlemek güneşin doğuşunu izlemek, derin derin soluyup temiz havayla ciğerlerimi yıkamak; akşam güneşin batışını, ayın doğuşunu , yakamozları izlemek, yıldızların sohbetini dinlemek istiyorum... yaşadığımı anlamak istiyorum ben.. zamanın ardından koşarken son durağa gelmek istemiyorum.. . o son durağa geldiğimde kafamı geri çevirecek, keşke dedirtecek bişey kalsın istemiyorum...
bilmiyorum.. bilmiyorum... zaman beni neden bıraktı bilmiyorum... umutlarım, hayallerim beni neden terketti bilmiyorum... bu kalabalığın içinde bu kadar yalnızken aslında, neden hala yalnız kalmaya ihtiyacım var bilmiyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.