sustum...
Sustum,tam iki yaz geçti aradan -üçüncü yazı da geçirmek üzereyim- ve sustuklarımda boğuldum.
Ama öyle zordu ki bir sevdayı söylemek,söyleyemedim,boğuldum.Yolculuklara çıkmak istedim seninle,oysa seni unutmak için çıktım yollara,olmadı.Gittiğim her kentteydin.Sonra döndüm.Söyleyecektim,sustum...
’Neden insanlar bir kente yerleşecek kadar birini sever de bir kenti terkedecek kadar sevmezler.’ diyordu yazar.Ben seni bir kenti terkedecek kadar sevdim.Bunu söyleyecektim,sustum...
Baktığım heryerdeydin.Okuduğum her kitapta ve konuştuğum her insanda.Senin çokluğundan mıydı bu yoksa sevgimin çokluğundan mı?Bunu soracaktım,sustum...
Sana yazılabilecek en güzel şiiri yazmak isterdim,yazamadım.Tuttum,C. Süreyya’dan bir şiir verdim -ve verseydim dünyanın bütün güzel şiirlerini yetmezdi de.- Bunu söyleyecektim,sustum...
’sesinden sonra bir de ikinci bir parıltı var senin bakışlarında.keşke yalnız bunun için sevseydim seni’ diyecektim,sustum...
Şimdi git,aynanın karşısına geç,kendine bak,bak ve tekrar bak.Kendini öyle sev,öyle sevki...Diyecektim,sustum...
Önce çarşambaları,sonra perşembeleri sonra da seni gördüğüm tüm günleri,yulaflı bisküviyi,büyüdüğün şehri sevdim...Diyecektim,sustum...
Şimdi neden bunca zaman sustuğumu anladın mı?...Diyecektim....hiçkimse kendisine duyulan aşkı, bukadar boşa harcamamıştı.Bu beden bu yüreği taşıyamıyor artık...