- 1048 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kıyamet Provası
Vapurun güvertesinde iki adam, sessiz boş gözlerle ufka bakarlar. Etraf kızıl kıyamet. Akşam kızıl oklarıyla şehri vurmada. Ak saçlı olan, kendisinden biraz daha genç olana dönüp, bir gün daha gitti. Nasıl bak kızıllık ortalığı kapladı; bir gün daha kurban edildi dünyadan. Nasıl kan kırmızı ışıklar akıyor her yere. Dünya bir gününü daha Rabbe kurban verdi, bazısı hiç bilmezken. Evet dedi genç olan, herkes için bir gün daha bitti. Bu günün kıyameti koptu dönüşü yok. Her günün sonu olduğu gibi bu günde öldü...
Denizin dalgalarına daldı gözleri, nasıl vuruyordu vapura; Allah Allah diyor her şey gibi denizin köpüren dalgaları. Koca şehir öyle bir güzeldi ki, sessiz zikir ediyordu. Işıklar birer birer yanmaya başladı. Işıklar kara gecenin bağrında açan çiçeklerdi.
Çaycı geçiyordu yanlarından elinde bir tepsi çay, sırtında bir dünya taşıyordu. Alırmısızın abiler, bu çay yeni. Birbirlerine baktı iki adam hafiften gülümseyip evet dediler. Bir bardak çay şu an, şu zaman içilen bir bardak çaydı. Büyük olan, işte kardeşim bir bardak çay içimi hayat; haydi soğutmadan içelim. Kopsun bir bardak çayda kıyamet ve yudum yudum bitsin hayat. Evet her nimet yazılıyor ne büyük değil mi? bir bardak çaydaki nimet. Evet mucize bu bir bardak çayı içebilmek. Rızkın kesildiğinde bir yudum su, bir nefes alamazsın. Bak Allah’ın sayılı nefesinden çektik, bir yudum insanız işte. Biz ağır ağır götüren bu vapur bir gün son limana yanaşacak.
Evet her gün bir kıyamet provası aslında her gece ölüp her sabah dirilir insan.
YORUMLAR
Başlanmış ama sürdürülüp bitirilememiş. Konu güzel seçilmiş işlenilememiş. Yazıdan anlaşıldığı kadarıyla yazarı inançlı biri. Tam manasıyla eda edilmemiş bir ibadet bu çalışma. Daha iyi işler çıkacaktır ama. "sessiz bir zikir ediyordu" burada "bir" anlamı daraltmış, sınırlandırmış zikredişi. Bir önceki cümlede de aynı şekilde daralma oluşturmuş.
Melik Haker
Yapmalı bu madem maden onda, maden bu cevherle kaplı gönlü, aklı. Evet usta yapmalı yapmak zorunda. Çünkü bu hakikat paslı teneke kutularda sunulmaz. Değeri yere düşürmeden anlatacak söz sanatları ister. Evet gereği gibi bu gerçekleri gün yüzüne çıkaracak sanatkarlara ihtiyaç var. Onlar ki kalpleri akılları vahiyle dolu. O engin hakikatin imbiğinden geçerek hayatta o özü anlatmalılar.
Maalesef onlardan az be usta. Kör gözüne parmağım der gibi bir anlatış benim gibiler çok. Yani en ağır alaycı anlatış İslam hakikatlerin de en çok Allah'a yakışırdı yani O'nun hakkıydı. Haşa Allah en güzel şekilde türlü türlü anlatıyor Kur'anı Kerimde. Öyle güzel anlatılıyor ki insanın ne olduğu ne olacağı usta gerçekten benim yazdığım o denizden bir damla be. İşte o sınırsız ummana bir işaretse ne mutlu bana, ne mutlu o kimselere
Teşekkürler
Evet denir her zaman dünya hayatı bir gün. Evet insan bir günü nasıl geçerse ömrü öyle geçmiyor mu? Sonuçta bir gündür bir ömür nasıl bakarsan nasıl düşünürsen bir gün, koskoca bir ömürdür bir gün. Elbet değişir daha iyiye yada daha kötüye gider sonuçta her şey bir gün içinde başlar biter.